Çilli Melek

1K 104 64
                                    

Felix şaşkınlık ile ayrıldı Jeongin'den. O an o iç aydınlatan gülümsemeyi gördü.. Miniği her zaman ki gibi çok içten gülüyordu. O kadar çok özlemişti ki bu iç ısıtan gülümseyi. Tekrar sarıldı miniğe. Gözyaşlarının akmasına izin verdi.

"Senin suçun değildi." Dedi Jeongin zorlukla.

"Ne?"

"Senin suçun değildi diyorum. Aptallık ettim, etrafıma bakınmadım. Seni her zaman duyuyordum. Tüm söylediklerinden, her gün şarkı söylemenden haberim var Hyung." Dedikten sonra da gülümsemesi büyüdü Jeongin'in. 

Felix ise buruk bir sırıtış sergilemişti göz yaşları ardında. Bu buluşma öyle normal bir buluşma değildi, acı doluydu, sevgi doluydu, üzüntü doluydu. Ama bunların birleşiminin bir hiç olduğu bir buluşmaydı. Başıboş çocuklar'a göre kendileri hep bir hiçlerdi. Hiç olmak öyle kolay değildi, gizliydi. Bir dalga ürünü değildi, asaletti. Onlar böyle görüyorlardı. Ve buluşmaları da bir hiçti. Gözler buluşup hiç kalpleri görür mü? Bu çocuklar görüyordu. Felix Jeongin'in gözlerinden, kalbini görebiliyordu. Her şeyin en iyisi bu çocuktaydı sanki. Felix için değeri o kadar ayrıydı ki.

Ardından doktoe içeri girdi. Jeongin'le biraz konuştu. Çok ağır birşeyi olmadığını uyanmasından anlamışlardı. Üç gün sonunda taburcu olabilecekti. Felix bunu duyunca sanki tüm yıldızlar önünde diz çökmüş gibi hissediyordu.

Doktor odadan çıktığında Felix'in düşünceleri sesliye dönüştü;

"Tüm yıldızlar önümde diz çökmüş gibi hissediyorum Jeongie."

"Çillerin önünde diz çökemez Lixie."

Dedi Jeongin kıkırdayarak. Felix ise utanarak ensesini kaşıdı ve güldü. Jeongin'e göre, Felix'in her bir çili bir yıldızın ta kendisiydi. O kadar güzel ve narinlerdi ki, sonsuza kadar bakmak istiyordu. Felix ise çillerini pek sevmiyordu. Jeongin ona oldukça kızıyordu bu konuda, ona göre bu çiller bir hediyeydi. Hem de çok özel ve güzel bir hediye. Bu hediyeye sahip olmak istediğini hiç söylememişti. Çünkü zaten sahipti. Felix kendisi de nadide bir yıldızdı. Jeongin onun gökten düştüğüne inanıyordu.

Felix'e hep 'Göklerde ki yıldızlarını yanağında taşıyan melek.' Diyordu. Çünkü gerçekten öyleydi. Sanki bir meleğe Dünya'ya gitme görevi verilmiş, tabii ki o melek Felix, ve o melekte kendi yıldızlarını yanağında taşıyormuş gibiydi.

Ve Jeongin'in böyle düşündüğü o kişi kendini sevmiyordu. Bu Jeongin'in canını çok yakıyordu. Neden bilmiyordu, ama bildiği tek şey Hyung'unun mükemmel olduğuydu.

Böylesine bir melek Dünya da ne geziyordu? Felix grubun meleğiydi. Onlara bir melek gibi davranırdı. Her yaralandıkların da itina ve özenle yaralarını sarardı. Onlar için canını düşünmeden verirdi. Ama bu son olanlar dan sonra onlardan fazlasıyla kopmuştu. Diğerlerinin canını yakan bu durum tabii ki Felix'in canını da yakıyordu. Ama artık bi önemi yoktu. Belki eskisi gibi olmaları zaman alacaktı, ama bir şekilde olacaklardı, olmalılardı.

Aklıma birşey gelmedi kısa tuttum🤗

Başıboş Çocuklar-Stray KidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin