Hemen dolabın yanında, bir çöp poşeti vardı. İçinden minik bir parça gözüküyordu. Bu bir kumaştı yani galiba bir kıyafetti ve.. kanlıydı. Jeongin, Seungmin'in yanına geldiğinde onun gözlerinin içine bakıyor, neye bu kadar şaşırdığını anlamaya çalışıyordu. Onun baktığı yöne baktığında kumaş parçasını fark etmemişti.
"Jeongin, çok boktan şeyler dönüyor." Seungmin lafını bitirir bitirmez çöp poşetinin yanına ilerledi. Çöp poşetini alıp, Jeongin'in yanına geldi. Hemen düğümünü çözüp poşetin içindekileri yere döktü. Gördükleri kıyafetler, onlar için son noktaydı.
"Bunlar.. Hyunjin Hyung'ın saçını boyatmaya gittiği günden kıyafetler. Ve bunlar kanlı.."
Seungmin bir şeylerin farkıma varmışçasına gözlerini şaşkınlıkla araladı. "Jeongin, şuna bak. Kanın yoğun olduğu yerde bir delik var. Hem de kalbine çok yakın bir yer. Birini öldürdüğü değil de, birinin onu öldürmeye çalıştığı anlamına gelir."
Jeongin bakışlarını Seungmin'e doğrulttu, "Ama Hyunjin Hyung o gün sapasağlam geldi. Nasıl vurulmuş olabilir ki? Yine de bu kıyafetler baştan aşağı onun. Of, nasıl ya?"
Seungmin elini saçlarına attı, "Ya bizimle olan Hyunjin değilse?"
"Ne?"
"Ya o değilse diyorum?"
"Ama Hyunjin Hyung olmaması imkansız değil mi?"
"Şuan ki Hyunjin'in bir ikizdem bahsettiğini hatırlıyor musun? Bizim Hyunjin de hiç ailesinin geri kalanından bahsetmedi."
Jeongin onu onayladı. Hala anlayamamıştı, fakat Seungmin'in fikri bir bakıma da mantıklıydı. Jeongin bir şey hatırlamışçasına gözlerini araladı.
"Geçen Pazartesi Hyunjin Hyung yataktaydı ve bende yeni uyanmıştım. Ona uyandırmaya gitmiştim ve makyajını çıkarıp çıkarmadığını sordum. Çünkü gözünün altındaki benini göremedim. Biliyorsun hep kapatıyor bu aralar. O da makyajını çıkarmayı unuttuğunu söyledi."
Seungmin olduğu yerde kalakaldı, "Jeongin, Pazar akşamı biz onunla beraber makyajlarımızı çıkarmıştık. Fakat ben hiç benine dikkat etmemiştim."
Jeongin şaşkınlıkla ağzını araladı, "Saçını boyattığı günden beri benini kapatıyor.."
"Jeongin, o Hyunjin değil."
Jeongin kafasını onaylarcasına salladı, "Ama ya kaçırılan üçlü ne olacak? Onun yalanlarını onaylamadılar mı?"
"Her ne oluyorsa, onların kesinlikle olanlardan haberleri var. Ve bu işin içinde onların da parmağı var."
"Ya gerçek Hyunjin Hyung?"
"Kıyafetlerine bakılırsa.. onun yaşadığından şüpheliyim."
——
Günün ardından akşama doğru evlerine gitmişlerdi. Hiçbir şey çaktırmamaya çalışıp, gözlem yapmışlardı. Dışarıdan bakan biri her şeyin normal olduğunu düşündürdü. Fakat, değildi. Onları uzun zamandır tanıdıkları için değişiklikler çok çabuk belli oluyordu. Öncesinde bunu travma sebebidir diyerek kafaya takmamış, görmezden gelmişlerdi. Ama şuan kaybedecek bir şeyleri yoktu. Bu yüzden en küçük şeyi bile araştırıp ne olduğunu öğrenmeleri gerekiyordu. Eğer akışına bırakırlarsa kötü şeyler tekrardan gün yüzüne çıkabilir, ve sebebini anlayamazlardı. Hyunjin'in bu kişi olmadığını düşünüyorlardı. Kanlı kıyafetler, olmayan ben gibi şeyler ellerinde ki birer kanıttı. Ama asıl soru, bu Hyunjin değilse gerçek Hyunjin neredeydi? İşte buna verebilecekleri bir cevapları yoktu.
Felix o günden sonra çok boş bakan biri olmuştu. Sürekli dalıp gidiyor, yine de neşeli gözükmeye çalışıyordu. Sanki söylemek isteyip korktuğu bir şey vardı. Belki de bu olay ile ilgili bir şeydi. Fakat bir şeyler hakkında içinde oluşan pişmanlık duygusu yüzüne ara sıra yansıyordu.
Jisung da ise durum daha değişikti. Hyunjin ile yan yana gelmeyi zorunlu olmadıkça tercih etmiyormuşa benziyordu. Sürekli gülümsüyordu. Fakat gözlerinde ki bu konular açıldığında oluşan endişe onu her zaman ele veriyordu.
Changbin ise daha karmaşıktı. Uzun süre tutulmuş olmasına rağmen, bazı sorunlar vardı. Diğer ikilinin aldığı bir miktar da olsa psikolojik desteği kesinlikle reddetmişti. Buna ihtiyacı olmadığını söylemişti. Yine de onda da gerginlik kolayca sezilebiliyordu.
Hyunjin ise bahsedildiği gibi daha garipti. Resim çizmeyi tamamen bırakmıştı. Artık bunu sevmediğini söyleyip duruyordu. Eskiden de ara sıra makyaj yaptığında kapattığı benini, artık sürekli olarak kapatıyordu. Jeongin o gece yattığında bile benini görmemişti. Ve bu çok garipti. Jeongin'e ayrı bir yakınlık duyuyor, bu da herkesin dikkatini çekiyordu.
Herkesi korkutan bakışlarını kullanmayı asla bırakmıyordu. Bu da ürkütücü geliyordu.
Changbin'in, Seungmin'e beslediği duygulara gelecek olursak.. bu konu hakkında çok konuşmamışlardı. Sadece bir-iki ay öncesinde Seungmin zamana ihtiyacı olduğunu söyleyip geçiştirmeye çalışmıştı. Bu hem Changbin'i üzmüş, hem de başka birine duyguları olabileceği düşüncesi onu sinirlendirmişti.
Her şey böyle geçip gidiyordu. Normal sandıkları hayatları aslında hiç de normal değildi. Onlar sadece görmezden gelmek ile yetiniyordu. Chan ve Minho ne mi yapıyordu? Diğerlerinin yaptığını. Gariplikleri görmezden gelip, gruba anne-babalık yapmaya devam ediyorlardı. Ancak onlar da bazı şeylerin oldukça farkındaydı, Seungmin ve Jeongin'in farkında olmadıkları şeylerin bile..
Selam selaamm!! Bölüm biraz kötü oldu ama olsun.. sınavlar başlıyor bölüm yazamayacağım🥺 haftaya belki yazabilirim fakat ondan sonra ki hafta yazamam.. lise 1 sınavlarının nasıl olacağını hem merak ediyor hem de korkuyorum. Düzenli bir çalışma içine gireceğim. Konulat üzerinde pek eksiğim olmasa da, kimya ezberi yapacağım :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başıboş Çocuklar-Stray Kids
Fanfic8 çocuk, yetimhane de beraber büyürler ve çok yakın arkadaşlar olurlar. Fakat büyüdüklerin de başlarına gelen olaylar, onların arkadaşlık bağını ortaya çıkarmaya yetecektir. -Angst-