Seungmin çok yorgun olduğu için uyumaya karar vermişti. Bu halde giderse bayılabilirdi. Gece 3 gibi uyuyup, sabah 6:30 gibi kalktı. Çantasını alıp üstüne rahat birşeyler geçirerek pencereden aşağı indi. Ardından terk edilmiş eve gitti. Changbin'in bedeninin olduğu yere gidince... bir dakika? Büyük bir hata vardı. Changbin'in cesedi... yoktu? Neredeydi? Burada yoktu? Bu nasıl mümkün olabilirdi? Her şey gittikçe daha da garip bir hal alıyordu. Evin her köşesini aradı, yine de Changbin'e dair bir şey bulamadı. Polisler bulmuş olsaydı şu an da her yer polislerle çevrili olurdu. Bu işi kim yaptıysa, kesinlikle onun işiydi bu.
Geri eve dönecekkem bir şey gözüne çarptı.. bir yüzük? Yüzüğü eline aldı ve biraz inceledi. Bu yüzüğün aynısı Hyunjin ve Minho da vardı. Yanlışlıkla aynı almışlardı.Yani.. bu yüzük ikisinden birine aitti? Hemen yurda gitti ve pencereden içeri girdi. Çocuklar çoktan kalkmış, yataklarını toplamışlardı. Yanlarına geldi ve bir şey arayan Minho'yu gördü.
"Ne arıyorsun?" Dedi Seungmin.
"Yüzüğümü. Dün akşam onunla geldiğime eminim, yine de bulamıyorum." Dedi Minho.
O an Seungmin'in bedenini buz kesti. Ne yani Changbin'in bedenini.. hayır, hayır buna inanmak istemiyordu.
"Sen neredeydin?" Dedi Minho şüphelenmiş bir şekilde.
"Terk edilmiş eve gittim. Changbin'i görmeye. Ama orada yoktu. Ve yüzüğün sanırım bu." Dedi Seungmin ve cebinden yüzüğü çıkardı.
"Nerede buldun bunu?" Dedi Minho.
"Sabah odada yerdeydi. Bende kaybolmasın diye cebime attım." Yalan söyleyerek söyledi Seungmin.
Minho yüzüğü alarak parmağına taktı. Seungmin'in gözüne garip gelmişti parmaklarında ki yüzük. Emanet gibi duruyordu. Garipti.
Ardından Hyunjin'i şüpheli listesinde ikinci sıraya atarak Minho'yu birinci sıraya çıkardı.
Ve araştırma yapmaya devam etti.
2 saat sonra..
Felix ve Jeongin çok sıkılıp beraber yürüyüşe çıktılar. İkisinden de ufak bir ses çıkmıyordu. Sadece boş sokakta boş boş yürüyorlardı. Arkalarından duydukları ses ile irkildiler.
Birbirlerine baktılar sorarcasına. Ama ikisinde de bir cevap yoktu.
"Sen şuraya bak Jeong, ben bu tarafa bakacağım. Ne olur ne olmaz, belki Changbin'in katilidir. Ya da bir ipucu buluruz." Dedi Felix.
"Ya öylesine biriyse? Abartıyoruz bence." Dedi Jeongin.
"Buradan geçen bir insan olsa görürdük, ayrıca bura da pek hayvan da olmaz. Ses insan ayağına benziyordu, insanlar tek başına gelmez bu bomboş alana." Dedi Felix.
Jeongin Felix'i dinleyerek onun söylediği tarafa gitti.
Hafif ormanın içine girerek bakındı. Ağaçların arkalarına, yanlarına, önlerine heryere göz gezdiriyordu. Özellikle kendi arkasına bakıyordu. Her an tetikte olması gerekiyordu. Bir elini cebine attı ve telefonunu tuttu. Kalkan olarak kullanabileceği tek şeyi telefonuydu. Biraz daha gezindikten sonra ayak sesleri duydu. Sesin geldiği yöne doğru çok yavaş adımlarla ilerledi. Minik bir eve rastladı. Dağ evi gibi bir şey idi, ormanın içine yapılmıştı. Evin içine girmeye karar verdi, belki orada bir şey bulabilirdi.
Evin kapısını zorladı ama açamadı. Daha sonra evin etrafında biraz gezindi. Ardından Felix'in sesini duydu..
Felix'ten
Jeongin söylediğim yöne gitmeye başladığın da ben de bakacağımı söylediğim alanlara bakındım. Etrafta hiç kimse yoktu, bu oldukça korkutuyordu. Jeongin'i oraya yalnız göndermek istememiştim, yine de buna mecburdum. Jeongin'in olduğu tarafa baktığım sa orada Jeongin dışında bir beden daha gördüm. Beden.. Jeongin'den uzaklaşmıştı? Eğer bu katilse ondan neden uzaklaşmıştı ki? Ama yine de katil olduğundan emin değildim.Ta ki arkamda bir beden hissedene kadar..
Yabancı bedeni gözden kaybettikten bir kaç dakika sonra arkam da bir beden hissettim. Ardından ağzımın üstünde bir el. Ağzımın üstünde ki eldem önce Jeongin'in ismi ile çığlık atmıştım. Tek ümidin ise duymuş olmasıydı.
Jeongin'den
Felix'in sesini duymamla beraber o yöne doğru koşmaya başladım. Felix'in ağzını tutan bir beden gördüğümde hızlanmıştım ki.. beni gören yabancı kaçmıştı? Bu neden bu kadar garibime gitmişti?Hemen Felix'in yanına gittim ve iyi olup olmadığını kontrol ettim. Şükürler olsun ki ona hiç bir zarar vermeden yetişmiştim.
Yazardan
"Seni es geçti Jeongin." Dedi Felix."Ne?" Dedi Jeongin.
"Orada gördüm, sen o evin etrafındayken seni es geçti. Bir kaç dakika sonra ise onu arkam sa hissettim. Bunu kesinlikle Seungmin'e söylemeliyiz."
Dedi Felix."Haklısın, bu detayı atlamamalıyız. Onun dışında bir ev buldum, ama sanırım kilitliydi. Camdan bakacaktım ki çığlığını duydum." Dedi Jeongin.
"Ben iyiyim, gidip beraber bakalım. Belki bir şey buluruz." Dedi Felix ve ardından Jeongin'in karşılaştığı minik eve ilerlediler.
Önce etrafta bir süre anahtar aradılar, ya da herhangi bir şey. Ne yazık ki, hiç bir şey bulamadılar. Ardından camın önüne geldiler. Camlara tek tek baktılar, garip bir şey fark etmemişlerdi.
Jeongin tam kapının karşısında ki camdan bakıyordu ki fark ettiği şeyle hemen Felix'e haber verdi.
"Hey Felix! Sanırım evde birileri var." Dedi Jeongin.
Felix anlamayan bir yüz ifadesiyle Jeongin'in yanına ilerledi. O sırada kapı da takılı bırakılan anahtarı fark etti..
COK HEYECANLANDIM.
Sabahtan beri bolumu yazmaya calisiyorum son saniye aklima geldi her sey. Kirici. Neyse begendiniz miii??Ficle ilgili tum tahminleri aliyim burayaa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başıboş Çocuklar-Stray Kids
Fanfic8 çocuk, yetimhane de beraber büyürler ve çok yakın arkadaşlar olurlar. Fakat büyüdüklerin de başlarına gelen olaylar, onların arkadaşlık bağını ortaya çıkarmaya yetecektir. -Angst-