Siz:
Siz: Günaydınnn, benim gibi bir güzellikle güne başladığın için kendini şanslı saymalısın bence
Alparslan:
Alparslan: Uyanalı çok oldu, uykucu olan sensin.Siz: Sanırım tek uyanan sen değilsin fldçfldlfs
Alparslan: Ne?
Alparslan: Yuh!
Alparslan: Çüş kızım!
Siz: Ne var be karşı ranzandaki arkadaşın da uyanmış, onu söyledim
Alparslan: Asiye seni tanımasam... Yanlış anlaşılabileceğini düşünüp kendini açıklama gereksinimi arkasına gizlendiğine göre tamamen doğru anlamışım demektir.
Siz: Bir erkek bu kadar zeki olmamalı...
Siz: Bak evlenmemiz için bir sebep daha çıktı çocuklarımız süper zeka olurlar.
Alparslan: O salak Hızır Ali'ye çekmezlerse evet
Siz: Salak falan ayıp ama düpe düz geri zekalı benim abim.
Alparslan: Sen Hızır Ali ile aynı cümlede abi kelimesini kullandın
Alparslan: Sen abi kelimesini kullandın Hızır Ali ile aynı cümlede
Alparslan: Kesin ben yakında öleceğim, mucizeler gerçekleşmeye başladı
Siz: Haha çok komiksiniz Yıldırım Yüzbaşım!
Alparslan: Bir sesini mi duysam?
Gördüğüm mesajla heyecanlanıp normal arama yerine görüntülü aramaya basmıştım, elinde telefon bekleyen Alparslan ise bunu kaçırmamış hemen kabul etmişti tabiki.
Dağılan saçları ve iyice esmerleşen yüzü zor geçen günleri vücuduna yansıtmıştı. Bir süre beni izledi, belki birkaç dakika geçmişti ki derin bir nefes alıp verdi.
"Hayırdır Yüzbaşım, özlediniz herhalde"
Burukça gülümsemeye çalışan dudaklarını dik tutmak istedi.
"Yanımdayken bile özlüyorum seni"
Fazla romantizm ve duygusallık bünyeme ağır geliyordu, hızlıca konuyu değiştirmeliydim.
"Ah, annenin sığırı doğurmuş!"
Kahkaha attığında anlık donmuştum, öyle güzel gülüyordu ki. Sayılı kez onun bu haline şahit olmuştum. Tabii hiç bahsetmediğim çocukluk aşk travmam vardı bir de. Evet Alparslan benim yıllarca sevdiğim ama asla dönüt alamadığım çocukluk aşkımdı. Bir süre sonra önüme bakıp unuttum desem bile hayatıma kimseyi almamıştım.
"Hadi ya, annemin işi çoktur şimdi gidip yardım etseydin. Küçükken bizim evden çıkmazdın şimdi uğramaz olmuşsun. Küçükken demişken, ne çirkindin hem sümüklü hem çirkindin! Sürekli seni yanımıza almıyoruz diye ağlardın"
Arkadan gelen seslerle hızlıca ayaklandı ve telefonu yatağa fırlattı. Beni sinirlendirmek için söylediği sözler işe yaramıştı. Telefonun arkasınsan duyduğum seslerle rütbeli birinin geldiğini anlamıştım, işte şimdi tamamen gösteri zamanıydı.
"Ah Alparslan, aşkım! Bak oğlumuz seni çok merak ediyor ne zaman geleceksin? Ayyy yoksa o sürekli başınızı şişiren, şaşı komutanınız mı geldi hayatım?"
Ses kesildiğinde gülmemeye çalışarak rolüme devam ettim.
"Aşkım sanırım internetin çekmiyor, neyse ah! Sana attığım resimleri incelersin, komutanının dedikodusunu daha sonra yaparız artık!"
Telefonu hızlıca kapattığımda kahkahamı tutamamıştım, artık ne yaparsa yapsın beni ilgilendirmiyordu. Ağlak sümüklü ve çirkin bir kız olarak intikamımı almış ve doymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yayla Çiçeğim / yarı texting
Ficção Adolescente0543x: Geldin yine yaylaya güneşle beraber, kaç gündür sisliydi. 0543x: Gönlüme açtırdığın Güneşi bir bilsen, yaylayı kasıp kavururdu anasını satayım! Asiye: Kimsin? Gerçekten bir telefon sapığım eksikti! 0543x: O nasıl laf Asiye, sapık falan ayıp o...