31.

2.3K 71 18
                                    

Bütün gün seboş ile konuşmuştuk, akşam oluyordu ama Melis gelmedi endişelenmeye başlamıştım,

"Heh bak kapı çalıyor Melis gelmiştir"

"Ben açarım" diye kapıya koştum açar açmaz Melise sıkıca sarıldım

"Korktum bir seyleri hallettim hem seboş için bir şoför ayarladım o birazdan gitmek ister" dedi

Biz içeri geçerken "Yemekler hazır Melis sende kıza yardım edersin ben evime gidim " dedi seboş, melis ile bakışıp gülüştük tanıyordu hem de çok iyi...

"Kalsaydınn" dedim ama yok çok inatçı biri Nuh dedi peygamber demedi en son gitti.

"E hadi yemek yiyelim" dedi Melis

Zaten hazır olan masaya geçtik,

"Neden geciktin"

"Çetede dikkat çekmemek için her zaman ki gibi oldum teslimatı erkene çekecekler galiba öğrendikten sonra söz sadece kendi mesleğim ile ilgileneceğim bir şekilde hepsinden kurtulacağım"

"Nasıl olacak o" dedim

"Kurtulmak istersem kurtulurum" dedi

"Yani benden kurtulmak istememiştin"

"Hmmm aile biraz karışık bir konu hayatım zor insanlar" dedi

"Belli ruh hastaları" dedim Melis gülmeye başladı.

Yemekleri yedik ve film izlemek için salona geçtik.

Melis kafasını kucağıma koymuştu bir süre sonra uyuduğunu gördüm galiba cidden yorulmuştu.

Sabah ışıkları dolarken, Melis uyandı ben uyuyamamıştım.

"Niye uyanıksın"

"Uyku tutmadı" dedim bana sokuldu

"İyi misin?" dedi

"Evet de içimde kötü bir his var"

"Çete falan dedik dün ondandır hadi kahvaltıyı dışarda edelim sonra hastane"

"Peki" dedim ve kalktık

Kemoterapiyi sevmiyordum buraya gelince kendimi kötü hissediyorum.

Günlerimiz güzel geçiyordu aslında kemoterapiler, film geceler, seksler, beraber tatlı yapmalar ama çok yorulmaya başlayınca ben bir kaç hafta sonunda Melis hiç birine izin vermedi bol bol dinlendirdi. Sanki kemoterapi hiç ise yaramayacak gibi gelmeye başlamıştı.

Bir iki haftadır genel olarak aynı şeyler olmasına rağmen yorgundum.
Sabah odamızda uyandığımda yanımda melis yoktu, galiba kahvaltı hazırlıyordu, biraz doğruldum ve elimi saçıma attım düzeltikten sonra çığlık attım.

Galiba sesimi duyar duymaz yanıma koşmuştu Melis bana bakıyordu yavaş yavaş yaklaşarak

"Ne güzel saçlarım vardı benim uzun saçlarım vardı" elimde ki saç tutamına bakarak ağlıyordum. Yastığımdaki saçları da gördü Melis biraz yaklaşınca,

"Şş gel buraya" dedi ve sıkıca sarıldı elimden saçı aldı ve yastıktaki saçları daha fazla görmeyeyim diye ters çevirdi yastığı.

"Daha güzel uzayacak" dedi Melis

"Hayır uzamayacak öleceğim ben baksana her gün daha kötü oluyorum"

"Lütfen yapma böyle" dedi ve daha sıkı sarıldı.

Klasik kahvaltı oldu daha sonra salonda meyve yediriyordu bana,

"Melis kes hepsini" dedim

"Ne" dedi bana bakarak elleri suratıma geldi

"Yavaş yavaş gitmeleri canımı yakıyor bir anda gitsinler lütfen" dedim

"Ben nasıl kıyarım onlara" dedi yavaşça okşayıp öpüp koklayarak...

"Beni seviyorsan yap" dedim gözlerim artık dayanamamış çoktan göz yaşlarını salıvermişti.

"Tamam ağlama keseriz" dedi göz yaşlarımı silerek.

  Bir sandalyeye oturmuştum, Melis eline kesmek için makine almıştı...
Her kesip attığı tutamdan sonra göz yaşları aktı.
Son tutama gelince onu da kesti ve göz yaşı bu sefer enseme düştü elimi arkaya uzattım.

"Yapma" derken bende sonda hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Ölmeni istemiyorum" dedi ve birbirimize sarıldık.

"Çok korkuyorum..."

*Ben mi fazla duygusalım...arka da şu şarkıyı da mırıldanarak yazınca dayanamadım. (Aysel Yakupoğlu "gün gelir")

Berdel (g×g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin