O iyileşecek o iyileşecek... Merve'nin dediği şeyler kulağımda dönüyordu.
"Melis dikkat et" diye kolumdan çekti Merve, az kalsın bir sedye ile çarpışıyordum.
Merve ile kafeteryada oturmuş tüm tanıdıklara ulaşıyorduk. Ayçamın korkunç amcasını aradım o akrabalara haber salacaktı, gözlerim dolmuştu ayçanın kelimeleri ağzıma yer yetmiş...
Zamanla içimize işler sevdiğimiz, kelimeleri kokusu siner üstümüze...
Bir kaç gündür deniyorduk ama yok uyumlu ilik yok, Ayça bu süre boyunca uyutuldu. Ben onun sesini özledim...
Telefonda rehberi gezerken karşıma bora çıkmıştı, bulaşmak istememiştim ona ama başka çarem yok.
Ama ben en son hepsini tutuklattım o zaman şimdi hapishane ile bağlantıya geçmeliyim.
Zaman görecelidir; bazen su gibi akar bazen bal gibi direnir...
2 gün geçmişti ve şuan olan şeye inanamıyorum tek uyumlu ilik boranın
O şerefsizin iliğini almak istemiyorum ama başka çarem yok, çaresizlik ne kötü duygu insanı kemiriyor resmen.
"Ne yapacağız Melis sadece o uyumlu başka çare yok yalvarıyor musun zorluyor musun bilmem benim arkadaşım ölmeyecek anladın mı?" yakamdan tutmuş bunları diyordu temmuz, kaç gündür tüm üzüntüsünü bana kusuyordu.
Beni düşünen kimse yok, yoruldum artık ayakta duracak halim kalmadı."Tamam temmuz yeter senin arkadaşın ise benim karım anladın mı delirtme beni yeter !" diye bağırdım ve hastanenin bahçesine çıktım.
Sevgilim seni çok özledim, boğuluyor gibiyim artık... Gözlerimden yaşlar akıyordu düşüncelerimde sadece Ayça vardı. Ben ona çok fena tutulmuştum.
"Melis bir bakar mısın?" Merve yanıma doğru geldi,
"Sende mi üzerime geleceksin" dedim.
"Hayır ya, özür dilerim onun adına çok üzgün takma onu" dedi elini omzuma koyarak,
"Ben üzülmedim çünkü dimi"
"Öyle deme ama ya onu bırak da hapishaneye gideceğiz dimi bora ile konuşmaya" dedi, sadece kafa sallamak ile yetindim.
Sadece Merve ile gidiyorduk, gerekli yerleri imzaladıktan sonra bizi bir odaya aldılar, bir süre sonra bora geldi. Gardiyan kapının önünde olacağını söyleyerek dışarı çıkmıştı,
"Karının durumunu duydum çok üzüldüm" diyerek sandalyeye oturdu bora suratında iğrenç bir gülümseme vardı.
"Kes senden bir şey isteyeceğim" derken cümlemi kesti,
"Biliyorummm ilik isteyeceksin ama biliyor musun" dedi yaklaşarak,
"Karının canı cehenneme, bedeni belki işime yarardı amaa" sözünü tamamlayamadı çünkü suratına yumruk geçirdim ve yere yatırıp daha çok yumruk atmaya başladım, hırsımı alamıyorum.
Odada sadece Merve'nin dur yapma sesleri ve boranın yüzüne indirdiğim yumrukların sesi vardı.
"Yeter Melis dur" dedi Merve
"DUR İLİĞİNE İHTİYACIMIZ VAR ZARAR VERME" dedi tekrardan Merve
Durdum daha sonra bora zar zor konuşmaya başladı,
"Tek şart ile veririm bana uyuşturucu bul ve buraya sok. Senin elin kolun uzun yaparsın. Ha ben kullanmıyorum satıyorum merak etme" dedi, şerefsiz kullanır ise iliğini almazdık oda bunun farkındaydı.
"Geber" diyerek üstünden kalktım,
"Tamam önce iliği ver ben buraya mutlaka sokacağım" dedim, nefes nefese tekrar konuştu eli yüzü kan içinde kalmıştı.
"Ya yalan söylüyor isen ameliyattan sonra bana istediğim şeyi vermezsen" dedi, haklıydı aslında...
"Buraya getireyim, sana vereyim sende sakla sonra gel iliği ver ve ne bok yersen ye" dedim.
Bir kaç gün geçmişti. Boraya eşya getirmiş gibi yapıp hapishaneye girdim ve ona çantayı uzattım. Bora çantaya baktı, giysilerin altındaki ufak poşetleri gördü ve gülümsedi. Daha sonra gardiyan ile kaldığı yere gitti galiba saklayıp gelecekti ki öyle de oldu 10 dakika içinde geldi.
Askerler eşliğinde hastaneye gittik, operasyonu yapmak üzere doktorlar borayı aldı. Bizde koridorda Merve ile oturuyorduk, temmuz bitkin düştüğü için bir odada uyutmuşlar.
"Nasıl yaparsın bunu insanları zehirleyecek o it" dedi Merve
"Ne diyorsun Merve" dedim yorgunluk ile yanımda oturan kıza kafamı çevirerek,
"Ne demek ne diyorsun bir kaç gün içinde o kadar uyuşturucu bulup o kadar güvenlikli yere nasıl soktun. Hiç mi vicdanın yok" dedi
"Karımı kurtarmaya çalışıyorum"
"Böyle mi kahraman oluyorsun" dedi gözlerini devirerek
"O şeylerin içinde uyuşturucu yok karbonat var zaten müdürün de haberi var. Boraya ufak bir oyun oynadık"
"Cidden mi?" dedi, kafa salladım ama başım dönüyordu.
"İyi değilsin Melis" dedi ve kolumu tuttu.
"Onu çok özledim" dedim, yüzümü ellerimin arasına alarak.
"Biraz daha sabır ama temmuz gibi sende bitkin düşme bir şeyler ye ya da serum falan taktır" dedi ama kafamı olumsuz bir biçimde salladım,
"Operasyon bitmiştir şimdi geriye sadece zaman kaldı, zamanla kendine gelecek Ayça, yine saçları uzayacak ben koklayıp kollarımda uyutacağım onu" dedim gözlerim dolmuştu,
"İnşallah dostum inşallah" dedi sırtımı sıvazlayarak.
*Helööö canım okuyucularım, saçma bir bölüm ile karşınızdayım ama yoğun günler geçirdim yeni bölüm yazacak fırsat bulamıyorum idare edinn.
Okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel (g×g)
Teen FictionKızları ne olarak görüyorlardı: hayvan, eşya, kıyafet, aşçı, köle... +18 sahneler içerir rahatsız olacaklar o kısımları okumasın. Gerekli yerlerde +18 uyarısını yapıldı.