15 MAYIS 2006
Barlas oturma odasında otururken bir yandan yanında uzanmış kendi kendine sesler çıkarmaya çalışan kızını izliyordu. İkizler uyuyordu. Gece geç bir saatti ancak Algın uyumak nedir bilmiyordu. Ne zaman uyutmaya çalışsa ağlamaya başlıyordu. Oda son çare ikizler onun sesine uyanmasın diye aşağı getirmişti onu.
Elindeki dosyadan işleriyle ilgilenen Barlas'ı Algın'ın sesi bozdu. Aniden kusmaya başlamıştı. Barlas hemen onu kucağına alıp kafasını yana eğdi. Algın kusmaya devam ediyordu. Elini alnına atınca ateşi olduğunu da gördü. Hızla oturduğu yerden kalktı. Algın'ın battaniyesini ona sardı ve hızla evden çıktı. "Ben hastaneye gidiyorum. İkizler evde. Çok dikkatli olun. Birkaçınız benimle gelsin. Çabuk olun." dedi Barlas hızla arabasına binerken.
"Olabildiğince hızlı sür." dedi Barlas. "Tabi efendim." dedi şoför koltuğundaki adam. "Bebeğim sakin ol. Abi burada." diye ağlayan Algın'ı sakinleştirmeye çalıştı. Kusmuyordu ancak ateşi çok yüksekti. Ağlaması ise durmuyordu.
Hastaneye hızlı bir giriş yaptıklarında hızla arabadan inip acile koştu Barlas. "Biri buraya bakabilir mi?" diye bağırmasıyla birkaç kişi koşarak yanına geldi.
"Lütfen şu sedyeye yatırın." diyen hemşireyle Barlas hemen Algın'ı sedyeye yatırdı. Doktor hemen konuşmaya başladı. "Hızla ateş düşürücü iğne yapın. Ateşi çok yüksek böyle devam ederse havale geçirecek." diyen doktorla hemen bir iğne getirdiler.
Birkaç saat sonra Algın uyuyorken Barlas başındaydı. Ateşi düşmüş ve sonunda uyuyabilmişti. Gün aydınlanmaya başlamıştı. "Özür dilerim bebeğim. Sana düzgün bakamadım. Kötü bir abiyim ben." diyen Barlas'ın hissettikleri dediklerinin iki üç katı kadar büyüktü.
Kısacık saçlarını okşadı Algın'ın. "Ah benim güzelim... Çok... Çok korktum sana bir şey olacak diye."
Birkaç saat sonra her şeyin normal olduğunu ancak içmesi gereken birkaç ilaç olduğunu söylemişti doktor. Üşütmüştü sadece ancak bünyesi çok zayıf olduğu için bu kadar kötü olmuştu. Çıkış işlemlerini hallettikten sonra Barlas Algın'ı da alıp çıktı hastaneden. Hızla eve döndüler.
Algın uyuduğu için Barlas onu alıp çalışma odasına girdi. Oradaki beşiğine koydu ve masasının başına geçti. Algın doğduğundan beri evden çalışıyordu. Ama buna daha fazla devam edemezdi. Her iş evden hallolmuyordu ancak Algın'ı da bırakmak istemiyordu. Biraz büyümeliydi. En azından bir yaşına kadar işe geri dönemezdi. Bir bakıcı tutmak istemiyordu. Kızı bakıcılarla büyüsün istemiyordu. Gerekirse onu kendisiyle her yere götürürdü.
Algın uyandığına dair sesler çıkarmaya başladı ev geldikten 2 saat sonrasında. Barlas hızla oturduğu yerden kalkıp Algın'ın yanına gitti. Ağlamaya hazırlanan kızı onu görünce birden güldü. Barlas onun ilk kez güldüğünü görüyordu. "Kızım benim hep böyle gül, hiç ağlama. Tamam mı?" diyerek Algın'ı kucağına aldı. Onunla beraber mutfağa gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM HAYAT
ChickLitÖlüm nasıl bir şeydi? Bu hissettiği boşluk ölümün hissi miydi? Ölmediyse ona ne olmuştu? Neden hiçbir şey hatırlamıyordu? Her anı neden puslu bir gecenin ardına gizlenmişti? Hayat ondan ne istiyordu ya da o hayattan ne bekliyordu? Kurtulmak mı ölme...