28 ŞUBAT 2007
Barlas uyandığında yatağı yokladı ama Algın yoktu. Hızla ayağa kalkarken pencerenin yanında yere oturmuş Algın'ı görmesiyle rahatladı. Bir yerlerden destek alarak adım atabiliyordu artık ve çok hareketliydi. Bu biraz Barlas'ı korkutuyordu. Birkaç saniye gözünü ayırmasıyla Algın'ı en olmayacak yerde buluyordu. Birde Barlas bunun için ona kıyıp kızamıyordu.
Ayağa kalkmasıyla Algın'ın bakışları Barlas'a döndü. "Baba bak!" dedi peltek diliyle. "Ne oldu kızım?" dedi Barlas. "Bu ne?" diye devam etti Algın hayranlıkla dışarı bakarken. Algın'ın yanına gelen Barlas dışarı baktığında kar yağdığını gördü. "Babacım bunlar kar. Böyle buz gibi. Ama yumuşak." dedi Algın için açıklayarak.
"Kay?" dedi tekrar ederek.
"Evet kar. İstersen yemeğini güzelce yedikten sonra oynamak için biraz dışarı çıkarız." dedi Barlas. Heyecanla güldü Algın. Ellerini çırparken ayağa kalkmaya çalıştı ancak popo üstü düşünce gülmesi kesildi. Barlas onun ağlayacağını anlayınca hemen onu kucağına aldı. "Bebeğim, ağlama bir tanem." dedi kızının saçlarını öpüp kokusunu içine çekerken.
"Babam." diye sarıldı Algın'da hemen sakinleşerek. Bir Barlas onu böyle sakinleştirebiliyordu. Barlas sadece konuşsa Algın sakinleşiyordu.
Kağan aniden içeri gelip konuşmaya başladı. "Oooo Algın hanım abini hep unutuyorsun. Hep baba hep baba." dedi gülerek.
"Abi bak kay." dedi Algın hala heyecanla kara bakarken. "Evet kar. Yemekten sonra oynayacağız." dedi kardeşine gülümseyerek. Kollarını Kağan'a doğru uzattı Algın. Kağan hemen onu kucağına aldı. "Abiyi görünce de babayı satıyorsun Algın Hanım." dediğinde Algın gülümseyip kafasını abisine yasladı.
"Çağan kalktı mı?" dedi Barlas. "Evet. Dün Algın çilek reçeli istedi ya onu alıp geldi." dedi Kağan.
"Neden bu soğukta çıktı ki? Söylerdik alırdı birileri." dedi Barlas.
"Çağan işte abi. Konu Algın olunca her şeyi kendi hallediyor." dedi Kağan kucağında Algın ile odadan çıkarken.
"Yeçel?" dedi Algın merakla. "Evet reçel. Çağan abin senin için aldı. Ona kocaman bir öpücük ver ki mutlu olsun. Tamam mı?" dedi Kağan.
"Abiii!" diye bağırdı Algın Çağan'ı görünce. "Efendim bebeğim?" dedi Çağan oturduğu yerden kalkıp Algın'a yaklaşırken. Algın hemen kollarını ona uzattı. Çağan onu kucağına alınca hemen abisini öptü. "Yeçel?" dedi hemen ardından. "Beni reçel için mi öpüyorsun?" dediğinde Algın güldü.
"Abi yeçel?" dedi tekrardan. Algın tam bir çilek reçeli tutkunuydu.
"Bak orada. Yiyeceksin şimdi. Sakin ol." dedi Çağan Algın'ı mama sandalyesine oturturken.
"Yeçel, yeçel, yeçel..." diye tekrar etmeye başladı Algın. Barlas yiyene kadar susmayacağını bildiği için hemen Algın'a biraz verdi. "Şimdiden söylüyorum Algın yumurtan bitmezse başka reçel yok." dedi Barlas ona bakmadan. Bakarsa bakışlarıyla ikna olacağını biliyordu çünkü.
"Babaaaa...." dedi Algın. "Yok baba falan. Yemek bitecek Algın. Yoksa kar da yok." dedi Barlas. Bunun üzerine Algın usluca yemeğini yemeye başladı.
Yemekten sonra hemen hazırlanıp bahçeye çıkmıştılar. "KAYYY" diye bağırdı Algın Barlas'ın kucağından. Barlas onun düşmesinden korkuyordu ama Algın bunu pek umursuyor gibi durmuyordu. Algın'ın çırpınmaya başlamasıyla Barlas konuştu. "Bebeğim elimi bırakma yoksa düşersin." dedi onu yavaşça yere indirirken. Daha zar zor normal zeminde ayakta durabiliyordu. Birde karda yürümesi çok daha zordu. Birde Barlas onu üşümemesi için kat kat sarmıştı. Bu halde hareket etmesi bayağı zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM HAYAT
ChickLitÖlüm nasıl bir şeydi? Bu hissettiği boşluk ölümün hissi miydi? Ölmediyse ona ne olmuştu? Neden hiçbir şey hatırlamıyordu? Her anı neden puslu bir gecenin ardına gizlenmişti? Hayat ondan ne istiyordu ya da o hayattan ne bekliyordu? Kurtulmak mı ölme...