15 NİSAN 2010
"Baba hadi acele edelim." dedi Algın arabaya koştururken.
"Babacım koşma düşeceksin. Hem acele etme hala zamanımız var." dedi Barlas valizleri arabaya yerleştirirken.
"Babacım ya geç kalırsak!" dedi Algın sırt çantasını düzeltirken.
"Geç kalmayacağız bir tanem." dedi Çağan Algın'ı yanağından öpüp kucağına alırken.
Algın'ı Paris Disneyland'a götürüyorlardı ve Algın çok heyecanlıydı. 2 haftadır neredeyse her gün bunun hakkında konuşuyordu. Algın heyecanla bugünün gelmesini beklemişti.
"Geç bakalım arabaya." dedi Çağan onu arabaya bırakırken. Ardından eğilip kemerini bağladı. Herkes arabaya binince hareket etmeye başladılar.
"Abi Venüs bizi çok özler mi?" dedi Algın kucağındaki yıldız şeklindeki yastığına sarılırken. Küçüklüğünden beri hala devam ediyordu gökyüzü merakı. Şimdi birde astronot olmak istiyordu. Evin her yeri yıldız, aylı, gezegenli onlarca şeyle doluydu. Algın'ın son isteği üzerine ona birde astronot kostümü ve uzay gemisi almışlardı.
"Özler abicim ama biliyorsun onu yanımızda götüremeyiz." dedi Kağan kardeşine.
"Biliyorum." dedi Algın. Venüs'ünde onlarla gelmesini istiyordu ama Venüs hastaydı ve şuan bir veterinerdeydi. Çıkınca da bir köpek oteline götürülecekti onlar dönene kadar.
"Kızım en sevdiğin şarkıyı açıyorum." dedi Barlas kızının düşen moodunu düzeltmek için. Algın heyecanla kafasını kaldırdı.
Dönmeyen diliyle şarkıya neşeyle eşlik etmeye başladı Algın.
"Twinkle, twinkle, little star. (Parılda, parılda, küçük yıldız.)
How I wonder what you are. (Senin ne olduğunu nasıl merak ediyorum.)
Up above the world so high. (Dünyanın üzerinde çok yüksek,)
Like a diamond in the sky. (Gökyüzündeki bir elmas gibi.)
Twinkle, twinkle, little star. (Parılda, parılda, küçük yıldız.)
How I wonder what you are. (Senin ne olduğunu nasıl merak ediyorum.)" dedi Algın ve tekrar tekrarladı. İkizler ve Barlas onun bu halini gülerek izlediler.Sonunda havalimanına geldiklerinde Algın hemen arabadan indi. Algın'ın acele ettirmesiyle valizleri hemen alıp girdiler havalimanına ancak hava yüzünden uçaklarının birkaç saat rötar yapacağını öğrenmişlerdi. Bu yüzden geçip bir şeyler yemeye karar verdiler. Algın sadece bir dondurma alıp valizinin yanına oturdu ve yemeye başladı. Barlaslar da onun hemen yanında masaya oturdular.
"Babacım hadi." diyerek babasını çekiştirmeye başladı Algın. Barlas onun kendisini bırakmayacağını anlayınca kucağına aldı. "Bebeğim acele etme." dedi Barlas. Uçaklarının kalkma vakti gelmişti. Biraz önce haberi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARIM HAYAT
ChickLitÖlüm nasıl bir şeydi? Bu hissettiği boşluk ölümün hissi miydi? Ölmediyse ona ne olmuştu? Neden hiçbir şey hatırlamıyordu? Her anı neden puslu bir gecenin ardına gizlenmişti? Hayat ondan ne istiyordu ya da o hayattan ne bekliyordu? Kurtulmak mı ölme...