1.3

1.2K 112 13
                                    

Arkadaşlar bölümü size fırlatmadan önce minik bir konudan bahsetmek istiyorum Algın ile alakalı. Algın sorunlu bir karakter. Yani sorundan kastım o iyi değil. Psikolojik anlamda. Onun davranışları çok tutarlı gelmeyebilir hatta saçma olabilir. Ama biliyorsunuz ki kolay şeyler yaşamadı. Onun için onun bu hareketlerini anlamanızı istiyorum. Bir abilerine çok güvenip bir an sanki bir yabancılarmış gibi davranabilir. Umarım anlatabilişimdir. İyi okumalar.

günümüz

BARLAS KARADEMİR'DEN 

Yaşamak denen şey neydi? Nefes almak mıydı yaşamak? Nefes alan biri ölü olamaz mıydı? Kalbi atan biri ölü olamaz mıydı? Bedeni canlı birinin ruhu ölemez miydi? Ölürdü. Öyle bir ölürdü ki bazı insanlar yaşarken aldığı her nefes pişmanlıkla geri verilirdi. Ben Barlas Karademir. 9 yıl önce yaşamayı bırakmış bir adamdım. Nefesim, umudum, mutluluğum çalınmıştı. En büyük pişmanlığımı yaşamıştım. En büyük sınavımı verememiştim o gece. Kızım... Bir tanecik kızım ağlayarak gitmemem için yalvarmıştı ama ben hırslarım yüzünden ilk kez o gece onu orada bırakmıştım. Ve o sondu. Çünkü bir daha görememiştim kızımı. Beni son görüşünde onu ağlayarak ardımda bırakmıştım. Gözlerini öptüğüm kızımın gözyaşları sel olurken ben hırsımın ve lanet olası intikamımın peşine düşmüştüm. 

Onunla geçirdiğim yedi yıl hayatımın en güzel yedi yılıydı. Onsuz geçirdiğim 9 yılın hayatımın en kötü 9 yılı olması gibi. Kızım, seni çok özledim. Baban seni çok özledi. Neredesin Safir'im? Yıllardır olduğu gibi yine gökyüzüne baktım. Kızımı belki göremiyordum ama onunda benimle aynı gökyüzünü izlediğini biliyordum. 

"ABİ!" diye bağırarak odama giren Kağan ile bakışlarımı gökyüzünden alıp ona çevirdim. Kocaman adam olmuştu. Benden sonra en büyük pişmanlığı o taşıyordu. Yıllardır o kapıyı açtığı için kendini suçluyordu. Ama asıl suçlu bendim. Ne o ne de Çağan'dı.

"Ne oldu?" dedim.

"Buldum abi buldum. Bu sefer buldum. Yemin ederim abi." dedi neredeyse ağlamak üzereyken. Yıllardır en ufak bir umudun peşinden gidiyorduk. Minik fotoğraf, bir hastane belgesi, bir kamera görüntüsü. Ama sonuç hep aynıydı. Sonuncun yine aynı olacağından korksam da umut etmekten geri duramıyordum. Bir umut kızımı arıyordum. 

"Abi bak biliyorum, artık her olumsuz sonuç daha çok zarar veriyor ama bu sefer yemin ederim buldum." dedi ve elindeki bilgisayarı bana doğru çevirdi. "Şu adamı görüyor musun?" derken Algın'ın gitti ana okulun önünde duran bir adamı gösterdi. Çok kamera açısında değildiler.  Yanında küçük bir kız ve bir kadın vardı. Aile gibiydiler. 

"Görüyorum." dedim bundan ne çıkaracağını anlamışken. 

"Bak bu birkaç ay sonrasının görüntüleri." diyerek farklı günlerden görüntüler izletmeye başladı. Artık adamın yanında ne karısı ne de kızı vardı. Ve gidip gelip okul giriş ve çıkışlarında Algın'a bakıyordu. Bedenimden bir elektrik dalgası geçerken Kağan'a döndüm.

"Adı Murat soyadı Öztürk. Algın'ın kaçırılmasından birkaç ay önce kızını ve eşini kaybetmiş." dedi Kağan.

"Evet?" dedim devam etmesi için.

"Abi sana tüm olayı en iyisi baştan özet geçeyim. Her zamanki gibi yine o zamanlara ait kamera kayıtlarını izliyordum. Bu kayıtları da zaten üçüncü izleyişim. Adam çok kamera açısında olmadığı için bu adamı fark etmemişim. Neyse işte ben fark ettim bu adamı ve araştırmaya başladım. Elimde bir şey olmadan size de söylemek istemedim. Ailesini kaybettikten sonra bu adam bir süre psikolojik tedavi görmüş. Gidip psikoloğuyla konuştum. Adamın ciddi bir rahatsızlığı varmış. Kızının ve eşinin ölmediğine inanıyormuş. Bir gün gelip kızını bulduğunu ve eşini de bulacağını söylemiş ve bir daha gelmemiş. Bende bu durumdan şüphelenince biraz daha araştırdım. Adam çok nadir evinde oluyor ama evinin çevresi hep koruma ordusuyla dolu. Evde bir kadın çalışan var haftanın her günü sabah gelip akşam çıkıyor adam evde olmasa bile. Bir de abi oranın birkaç kamera görüntüsünü buldum. Çok net değiller ama idare ederler." dedi ve başka bir görüntü açtı. Adam evden arabayla çıkıyordu ama bir odanın penceresinde biri vardı. Gökyüzüne bakıyor gibi duruyordu. Kalbimin bir an için duracağını düşündüm. Bu o olabilir miydi? Benim kızım mıydı? 

Art arda bir sürü görüntü gösterdi hepsinde aynı pencereden biri bakıyordu gökyüzüne.

"Hem abi daha bitmedi. Adam aniden iyileştiğine dair bir belge almış ve hemen sonrasında Algın isminde bir kızı evlat edinmiş bir yetimhaneden." dedi Kağan. 

"Abi bulduk bu sefer eminim." dediğinde heyecandan bayılacaktım. Kızım bekle beni baban geliyor. Her şeyin hesabını soracak ve seni yine kurtaracak. 

"Çağan'a haber ver. Çıkmalıyız." dedim yerimden kalkarken.

"Ona çoktan haber verdim. Hatta tüm hazırlıkları yaptı ve seni bekliyor aşağıda." diyen Kağan ile hızla odamdan çıktım. Bu sefer olacaktı. Olmalıydı. Bir yıkımı daha kaldırır mıydı bu pişman ruhum emin değildim. 

Yola çıktıktan yarım saat sonra sonunda o evin önüne gelmiştik. Korumalarla girilen çatışmanın ardından evin içine girmiştik. "Abi hemen arayalım tüm evi. Burada abi biliyorum. Bulacağız onu sonunda." dedi Çağan.

Yukarı çıkmaya başladım. O kamera açısındaki odaya bakacaktım. Kapının önüne geldiğimde içeriden ağlama sesi geliyordu. Odanın ışıkları açıktı. Tam şuan kalbim durabilirdi. Yavaşça kolu indirdim ve kapıyı açtım. 

Beni masmavi gözleri karşıladı. Yıllar öncesiyle aynıydı. Aynı maviydi. Ağlamaktan kızarmıştı gözleri yine. O son gördüğümdeki gibi ağlıyordu. Aynıydı hala. Tek fark o zaman 7 yaşındaydı şimdi 16 yaşındaydı. Pek büyümemişti aslında. Taş çatlasa 1.55 boyundaydı, çok kiloluda değildi. O benim kızımdı. Kızımı bulmuştum. Bebeğim. Safir'im. Buldum seni.

Yıllar sonra ilk kez o taptığım sesini duydum. "Baba!" dedi. Gözümden bir damla yaş düştü. "Kızım!" dedim. Beni duydu mu bilmiyordum çünkü gözleri kapanmaya başlamıştı. Birkaç adımdan yanına vardım ve onu tuttum yere düşmeden. Hemen ardından hızla odadan çıktım. Önceliğim kızımdı. Bir daha asla o yıllar önceki hataya düşmeyecektim. 

"Abi bulduk mu onu?" dedi koşarak yanıma gelen Çağan. Başımı salladım. Konuşsam ağlayacaktım sanki. Gözleri dolarken yüzündeki mutluluğu görüm. Yıllar sonra ilk kez gözleri gülüyordu.

"Bulduk onu." dedi Kağan bağırarak. o sırada arabaya binmiş ve hastaneye gitmek için hareketlenmiştim. Arada bir arkadaki kızımı kontrol ediyordum. 

Sonunda hastaneye geldiğimizde hızla kızımla içeri girdim. 

...

"Algın Hanım'ın kanında yüksek miktarda yasaklanmış bir ilaç bulduk. Bu ilaç uzun zaman önce tüm dünyada yasa ile yasaklandı. İnsan sağlığı için çok tehlikeli bir ilaç. İlk üretildiğinde insanlar bunu kötü anılarını silmek için içiyorlardı ancak sonrasında sadece kötüyü değil tüm hafızanın silindiği anlaşıldı. Sadece bu da değil. İnsanda büyümeyi engelliyor, sağlıklı düşünmeyi engelliyor gibi pek çok yan etki sayabilirim. Normal bir insana bu dozda verseniz büyük ihtimal şoka girer hatta ölebilir ancak anlaşılan Algın Hanım uzun zamandır buna maruz kalıyor bu yüzden bedeni alışmış. Şunu söylemekte isterim ki büyük olasılıkla hiçbir şey hatırlamıyor. Onun dışında vücudundan herhangi bir yaraya rastlamadık. Büyük ihtimal şoktan bayıldı. Bu süreç ve ilerisinde bir psikologla hatta psikoloğun tavsiyesine göre bir psikiyatr ile bile görüşebilirsiniz. Geçmiş olsun. Uyanmak üzeredir." dedi doktor ve çıktı. 

YARIM HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin