MULTİ: Asel'in bölümde üstünde olan giysi.
İyi okumalar...
"Söyle bakalım Jale."
"Öğretmenim tatilden önce verdiğiniz ödevi yaptım."
Aile üyelerinden birine saygı ve sevgi nedir diye sormalarını istemiştim.
"Hepimiz seni dinliyoruz Jale."
"Öğretmenim ben babama sordum. Babam 'İnsanlara her daim saygı duymamız gerekir kızım. Saygı bu dünyanın merkezi gibidir. Eğer insanlar birbirine olan saygısını yitirirse merkez sallanır ve hasar alır. Bu da dünyamızı böler. Sevgi ise kalpten gelir. Herkse karşı harekete geçen bir duygu değil maalesef. Ama saygının merkez olduğu bu dünyayı sevgi yönetir, yeşertir.'dedi."
Jale babasının söylediklerini yazdığı kağıdı masasına bıraktı ve oturdu. Gülümsedim. Babası çok iyi anlatmıştı.
"Çok güzel Jale. Baban çok doğru söylemiş. Aranızda başka söylemek isteyen var mı?"
"Hayır öğretmenim."
"Jale'nin ki gibi güzel değil öğretmenim."
"Öğretmenim yeter bence."
Başımı salladım ve derin bir nefes aldım. Annemden aldığım dersi, çocuklara verme vaktiydi.
"Pekalaaa! Son 10 kaldı zile. Şimdi bir şey konuşacağız."
Hepsi merakla bana baktı.
"Hepimizin üzüldüğü şeyler var çocuklar değil mi? Kırılan oyuncaklar, patlayan toplar... Bazen başka bir yere taşınmak. Çok sevdiğimiz bir şeyi satmak zorunda kalmak... Değil mi? Bizi üzer böyle şeyler. Malımızın, eşyamızım alınması bizi hep üzer. Peki ruhunuzu, huylarınızı, güzel kalbinizi alabilirler mi? Alamazlar. Neden biliyor musunuz çocuklar? Çünkü onlar özeldir. Biz biz yapan şeylerdir. Her şeyimizi alsalar bile ruhumuzu ve kalbimizi alamazlar."
Işıldayan gözlerle bakan öğrencilerime aşkla baktım. Seneye mezun olacaklardı ve onları nasıl bırakacağımı bilmiyordum. Bitiş zili çaldığında hepsi çıkmaya başladı. İyi akşamlar diliyor ve sınıftan çıkıyorlardı. Öğretmenler odasına gidip sınıf defterini bıraktım ve diğer öğretmenlere iyi akşamlar diledim. Okuldan çıktığımda dikkatimi kapıda dikikmekte olan siyah takım elbiseli adam çekti. İlk defa burada görüyordum. Hiç oralı olmadan bahçeden çıktım.
"Asel Hanım?"
Arkamı dönüp adama baktım. Bana sesleniyordu. Kaşlarımı çattım.
"Buyrun?"
"Beni Furkan Bey gönderdi. Sizinle konuşmak istiyormuş."
"Anlamadım?"
"Sizi şirkete götürmek için geldim. Lütfen buyrun."
Arabanın arka kapısını açtığında kaşlarım bu sefer çatılmıştı. Güler gibi olsam da ifademi düz tutmaya devam ettim.
"Patronunuza söylenmesi gerekeni babam da ben de söyledik. Buraya kadar zahmet etmişsiniz. Size iyi akşamlar."
Arkamı dönüp hızlı adımlarla ilerledim. Arkamdan "Fikriniz değişirse Kara Holding'e gelebilirsiniz Asel Hanım!" diye bağırdı. Duymazdan geldim ve hızımı kesmedim. Güya Bartu arabası ile beni alacaktı!
Köşeyi dönmemle Bartu'nun arabası görüş açıma girdi. Gecikmekte 10 numara! Arabanın ön koltuğuna bindim.
"Hiç gelmeseydin paşam?"
"Kızma ballı çöreğim. Biliyorsun yeni döndüm. Birkaç şirkete başvuru yaptım. Halletmem gereken işleri hallettim. Sen ne yaptın?"
"Her zamanki gibi ders."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dua'm
RomanceKalbi taştan bir adamdı o. Sevgisiz büyümüş, para uğruna terk edilmiş bir adam... O ise ailesi ve arkadaşı ile mutlu bir kadındı. Kocaman kalbiyle her kötülüğün iyiliğe dönüşeceğine inanan bir kadın... *************************************** "Daha ö...