MULTİ: Tolgahan Tarıoğlu - Kalpİyi okumalar...
Sucuklu yumurtayı masaya bıraktıktan hemen sonra boş olan sandalyeye oturdum. Gül Ana masanın bir başında oturuyordu. Diğer başında ise Furkan oturuyordu. Gül Ana'nın yan tarafında Barış, Barış'ın yanında Bartu ve onun yanında da Elis vardı. Furkan'ın yan tarafında ise Miray, Miray'ın yanında ben ve benim yanımda da Alara vardı. Herkes kahvaltısına başlamıştı. Masada günlük bir sohbet dönüyordu. Miraysa sürekli yemek istediği yiyeceği değiştiriyordu.
Tabağına önce pişi koydurmuştu. Ardından da patates kızartması. Hemen sonra vazgeçmiş ve tabağına sucuklu yumurta koydurmuştu.
"Ya da ben pankek yiyeyim bence."
Başımı eğerek gülmemi Miray'dan saklamaya çalıştım. Bu duruma güldüğümü görürse işin suyunu çıkarabilirdi. Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı kaldırdığımda Furkan'ın bana baktığını gördüm. Hızla bakışlarımı çektim ve Miray'a döndüm. O sırada sesini duydum.
"Yemeye bir yerden başlaman gerek değil mi Miray? Neden birlikte karar verip sıraya koymuyoruz? Böylece hepsinden rahatça yiyebilirsin."
Işıldayan gözlerle Furkan'a dönen Miray "Olur! Ama on da karar veremiyorum ki.." dediğinde masadaki herkes kısıkça güldü. Furkan'ın da gülümsediğini gördüm.
"Ben sana yardım ederim. Hem Asel ablan da bu sırada bir şeyler yer belki."
Başını kaldırıp bana baktığını hissettiğimde bakışlarımı yüzüne çıkardım. Miray ile ilgilenmekten yiyemediğimi fark etmişti. Başımı teşekkür eder gibi eğdim ve önüme döndüm. Furkan da Mirayla ilgilenmeye başlamıştı.
"Senin okul ne zaman başlıyor Asel?"
Bana yöneltilen soru üzerine Barış'a baktım.
"3 gün sonra. Tabii 2 gün de hafta sonu var. 5 ediyor."
"Öğrencilerin daha iyi mi?"
Alara'dan gelen soruya başımı salladım. "Hepsi çok daha iyi."
Kahvaltı bu şekilde devam etti. Arada Elis ve Bartu'nun birbirlerine attığı kaçamak bakışlara denk gelmiştim. Aynısı Alara ve Bartu için de geçerliydi. Furkan'ın da birkaç kez bana baktığını hissetmiştim ama ona dönmemiştim. Miraysa şüphesiz kahvaltıdan en memnun kalan kişi olmuştu.
Şimdiyse mutfakta tek bir kişiye kahve yapıyordum. Gül Ana kahvaltı faslı ve toplanma bittikten sonra Elis'den gelin kahvesi istemişti. Elis de Türk kahvesi yapıp herkese dağıtmıştı. Fakat bir tane eksik kalmıştı. Barış'ın kahvesiydi o da. Ve ilk defa kendime kahve yaptırmadığım için kendime sinir olmuştum. Çünkü Furkan kendi kahvesini Barış'a vermişti ve Gül Ana'da Elis yoruldu diyerek bana Furkan için kahve yapmamı söylemişti. Eğer benim kahvem olsaydı zaten sevmiyorum diyerek Furkan'a ya da Barış'a verebilir, sürekli denk geldiği gibi Furkan'a kahve yapıyor olmayabilirdim.
Sinirim bozulmuş gibi güldüm. Habire bu adama kahve yapıyordum.
Pişen kahveyi fincana doldurdum ve küçük suyuyla birlikte küçük tepsiye koyup mutfaktan çıktım. Tepsiyi Furkan'ın önündeki sehpaya koydum ve yerime oturdum.
"Teşekkür ederim Asel. Zahmet oldu sana da."
Hafifçe tebessüm edip "Estağfurullah." dedim. Onun suçu değildi nasılsa. Yeni bir kahveye gerek olmadığını söylemesine rağmen yap diye direten Gül Ana'ydı.
Kahveler de içildikten kısa bir süre sonra Barış ve Furkan işleri olduğunu dile getirerek evden ayrıldılar. Gerçekten de güzel bir olmuştu. Herkes çok mutlu olmuştu. Saate baktığımda 4 olmak üzere olduğunu gördüm. Artık eve gitsek iyi olurdu. Hem yapacak işlerim de vardı. Çamaşır yıkamam gerekiyordu. Hepimiz oturma odasında oturuyorduk. Alara'ya baktım. Konumundan dolayı ona baktığımı gördü ve bana baktı. Gözlerimle dış kapıyı işaret ettiğimde ne demek istediğimi anladı ve başını sallayıp ayaklandı. Ben de ayaklandım ve Gül Ana'ya hitaben konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dua'm
RomanceKalbi taştan bir adamdı o. Sevgisiz büyümüş, para uğruna terk edilmiş bir adam... O ise ailesi ve arkadaşı ile mutlu bir kadındı. Kocaman kalbiyle her kötülüğün iyiliğe dönüşeceğine inanan bir kadın... *************************************** "Daha ö...