9. Bölüm "Vazgeçiyorum."

143 9 1
                                    


MULTİ: Sezen Aksu - Bir Zamanlar Deli Gönlüm

İyi okumalar...

Normal hızımdan daha hızlı eve varmıştım. Teknik olarak Furkan Bey'in benden önce varması gerekirdi ama hala burada değildi. Eve girip babama küskün bir bakış attım. Bartu bu tiripçi halime gülerken babam "Gel öpeyim de barışalım." dedimişti. Tabii ki dayanamayarak yanına gittim. Alnımdan öptüğü esnada kocaman gülümsedim. Tam o an zil çalınca nefesimi tuttum. Annem "Ben bakarım!" diyerek bağırdı ve mutfaktan çıkarak kapıyı açtı. Bir süre annemden ses çıkmayınca "Kimmiş gelen hanım?" diye seslendi babam.

Çok kısa bir süre sonra önde annem arkasında Furkan Bey içeri girdi. Bartu yumruklarını sıkarken babamın yanında kalkıp onun yanına gittim ve yumruk yaptığı elini tutarak gevşemesini sağladım. Şu 3 günde kimseye bilenmediği kadar bilenmişti Furkan Bey'e. Babam şaşırsa da tebessüm etti. Furkan Bey'in doğrudan gözlerine bakıyordu. Gözlerinde ne vardı bilmiyordum ama babam gülümsüyorsa bu iyi bir şey olmalıydı.

"Merhaba Çetin Bey."

"Buyurun Furkan Bey. Hoşgeşdiniz."

Babacan tavrı Furkan Bey'i afallatsa da bana ve Bartu'ya en uzak kanepeye oturdu. Göz devirmemek için direndim. Babam bana dönüp "Kızım bir kahve yap misafirimize." dediğinde çenem yere yapışmasın diye büyük bir mücadele vermiştim. Furkan Bey güler gibi olduğunda "Teşekkürler Çetin Bey. İçmiş kadar oldum." dedi. Onun gülmeye yeltendiğini görmek bile tuhaftı.

"Buraya sizden ve ailenizden özür dilemek için geldim."

Babamın kaşları ilgi ile havalandı. Annemse şefkatle bu ruhsuz adama bakıyordu. Babam susup devam etmesi için bekledi.

"Her zaman istediğini elde eden bir adam oldum. Ne pahasına olursa olsun. Fakat son günlerde yaşananlar bazı şeyleri fark etmemi sağladı."

Konuşurken zorlanıyordu. Daha önce bu tarz bir konuşma yapmamış olmalıydı ki gerginliğini bile sezebiliyordum. Bir nevi içini babama açıyordu. Annemin bana kaş göz işareti yaptığını görünce kalkıp mutfağa gittim. Kahve içmediği için başka bir şey ikram etmemi istemişti. Halbuki daha 10 dakika önce kahve yapmıştım bu adama!

Buzdolabından annemin yaptığı erik hoşafını çıkarıp tezgaha koydum. Muazzam bir tadı vardı. Elimi uzatıp bardakların olduğu dolabın kapağını da açtım. Meşrubat bardakları üst rafta olduğu için parmak uçlarımda yükseldim. Elimi uzatıp bardağı almaya çalışıyordum fakat ancak parmak uçlarım bardağa değiyordu. En sonunda almaya çalıştığım bardak dengesini kaybedip üzerine doğru düştüğünde istemsizce bağırarak geriye çekildim. Bardak yüksek bir sesle tuzla buz olurken parmağıma batan cam kanamasına yol açmıştı. Kalbim korkudan deli gibi çarpıyordu.

Ani şeylerden nefret ediyordum!

Koşarak mutfağa giren Bartu'ya baktım. Oldukça telaşlı duruyordu. Gözleri önce beni sonra da yerdeki cam parçalarını buldu. Tam geleceği sırada "Dur ayağına batar şimdi." dedim. Beni umursamayarak yanıma geldi ve kendine çekti. Parmağıma bakarken kaşlarını çattı. "Abartmasan mı koca adam? Sadece battı. Dikişe falan gerek yok yani?" Son cümlem alaylıydı. Sinirli bakışlarını yüzüme çıkardı.

"Biliyorsun Asel. İğne ucu kadar zarar görmenizi istemiyorum."

Gülümsedim. Alara'yı da beni de boyutu fark etmeksizin yaralı görmeyi sevmiyordu. Dolaplardan birini açarak yara bandı aldı ve parmağıma sardı. Tam ona içeri gitmesini ve burayı toplayacağım söyleyecektim ki bir anda belimden tutup ayaklarımın yerden kesilmesine sebep oldu. Tek kolu ile beni kapıya doğru uçurur gibi yönlendirmesi ile "Allah binbir iyiliğini versin senin!" dedim. Kapı ağzına indirdiğinde Furkan Bey'in bakışlarının burada olduğunu gördüm.

Dua'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin