4. Bölüm

230 22 0
                                    

Atahan'ın ağzından:

Okul başlayalı bir hafta olmuştu. Günler oldukça sıradandı. Ta ki onu fark edene kadar.

Yanında yüzüne aşina olduğum bir çocukla birlikte, sanırım adı Kıraç'tı, grupça muhabbet ediyorlardı. Onu gördüğümden beri gözlerimi ondan alamıyor kendimi her hareketini izlerken buluyordum. Grup muhabbetine pek katılmıyor, genelde ufak tebessümlerle karşılık veriyordu. Bir ara kafasını buraya çevirdiğini fark edince kafamı hemen önüme çevirmiştim. Bunu neden yapmıştım bilmiyordum. Ben Atahan Sancak'tım. Kimseden çekinmezdim. Aksine insanlar benden çekinir, uzak durmaya çalışırlardı.

Saliselerle göz göze gelmiştik. Gözleri bana siyah inci tanelerini anımsatmıştı. Kalbim sıkışır gibi olmuştu. O anda nedensizce gözlerine biraz daha bakmak istediğimi fark ettim. Kafamı çevirdiğimde yüzündeki tebessümü solmuştu. Gruptan ayrılıp koşarcasına okula girdi. Aklımda ne olduğunu sorgularken ben de ayağa kalkıp sınıfa gitmeye karar verdim. Otomatik hareket ediyor gibiydim. Ayağa kalkıp grubun önünden geçerken gözlerim Kıraç denen çocukla birleşti. Kız yanındayken etrafına saçtığı enerjiden tamamen farklı bir havaya bürünmüştü. Çoğu kişinin aksine gözlerime korkusuzca bakıyordu. Ona aynı şekilde bakıp okula girdim.

Kızın girdiği sınıfa baktım. Aynı sınıftaydık. Kendimi neden bu kıza karşı gereksiz bir çekim hissettiğimi sorgularken sınıfımdan bir grup da içeri girmişti. Onlar girdikten sonra biraz bekleyip sınıfa girecektim ki konuşmalarını duydum. Merakım şuan her zamankinden daha ağır basıyordu sanki.
Kızın adı İzem'di. İzem.Istemsizce kapının yanındaki duvara yaslanıp dinlemeye başladım. Açelya denen kızla yer hakkında konuşuyorlardı. Gözlerinin bozuk olduğunu arkaya oturamayacağını söylemişti. Gerçekten gözleri bozuk muydu? Bilmiyordum.

Arkaya oturmamak için bir şeyler daha söylediğinde herifin teki sulu sulu ilk iki ders için yerini ona verebileceğini söylemişti. İçimden kabul etmemesini dilesem de büyük zevkle kabul etmişti. Biraz daha durduktan sonra sınıftan çıkan sulu çocuğa omuz atarak içeri girdim. En önde telefonuna bakıyordu. Gözlerimi yüzünde gezindirip en arkadaki yerime oturdum.

Gözlerimin içine bir kereliğine bakıp gülümserse ona istediği her şeyi verebilirdim.

Ben yerime oturduktan sonra eliyle başını tutup yüzünü buruşturdu. Ağrısı var gibiydi. Şaşırmış şekilde etrafına baktı ve biz göz göze geldik. O an nefesimin kesildiğini hissettim. Ben daha tepki veremeden görmemesi gereken bir şey görmüş gibi önüne döndü.

Üstünde durmamaya çalışsam da bana daha çok bakmasını istiyordum. Sanki çok önceden beri aklıma kazınmıştı da şimdi onu görünce her şey ortaya çıkıyor gibiydi. Dişlerimi sıkıp kaşlarımı çattım. İlk kez gördüğüm biri için niye böyle düşünüyordum? Farkında olmadan çıkardığım ders kitabını sıraya çarpmıştım. Tüm sınıf , o hariç, bir anlık susup bana baksa da anında önlerine dönmüşlerdi. Sonrasında öğretmen gelmiş ve ders başlamıştı. Anlatılanları bildiğim için ders boyunca onu izledim. Ne kadar bakarsam bakayım gözleri bozuk gibi gözükmüyordu. Karşılaştırmak için gözlüklü başka birine bakıyordum ve ortak noktalarını bulamamıştım. Teneffüs girdiğimizde kafasını koymuş dinleniyordu. Zaten hasta olduğu için bir hafta geç gelmişti sanırım.

Umursamamaya çalışıp telefonumda gezinmeye başladım. Zil çalmış ikinci ders başlamıştı. İstemeden de olsa gözlerim ona kayıyordu. Defterimi açıp bir şeyler karalamaya başladım. Dinlemediğim dersin sonuna geldiğimizde zil de çalmıştı. İzem hemen sınıftan çıkmıştı. Ben de biraz hava almam gerektiğini düşünüp öğretmenin çıkmasıyla sınıftan ayrılırken öğretmenle yerini değiştirmesi için konuştuğunu duydum.

Ben Romana DüştüğümdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin