Atahan'ın ağzından:
Yerde kanlar içerisinde oturan Kıraç'ı izlerken neler olduğunu düşündüm. İsteyerek yapmamıştım ama sonucunda yine birilerine zarar vermiştim. Koşarak gelen İzem'e baktım. Yüzünde daha önce görmediğim türden bir endişe vardı. Ve bu endişesi Kıraç içindi.
Keşke yerde kanlar içinde oturan ben olsaydım.
Gereksiz düşüncelerimle kafamı salladım. Bir an önce buradan ayrılmak istiyordum. Gözüm elleriyle kanı durdurmaya çalışan İzem'e kaydı. Onu böyle görmek canımı sıkmıştı. Kenarda gördüğüm havlulardan birini alıp Kıraç'ın kucağına attım. Tabi ki kullanmasını beklemiyordum. Yine de İzem'i daha fazla öyle görmek istememiştim ve cidden Kıraç'a zarar vermek de istememiştim. Havluyu geri ayak ucuma fırlatmıştı. Daha fazla durmayıp sahadan ayrıldım. Hızlı adımlarla soyunma odasına girdim ve kapıyı çarptım. İçeride başkaları da vardı ama benim yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Sinirle bağırdım.
"Herkes dışarı. Kimse kalmasın. Çıkın dışarı."
Odayı boşalınca sinirle kapıya tekme attım. Kendimi bir şekilde duşa atıp soğuk suyun altına girdim. Kendime gelmem lazımdı. İzem tüm duygularımı alt üst ediyordu. Beni daha önce yapmadığım şeylere sürüklüyordu. Ben kimsenin peşinden koşmazdım. Onun peşinden koşuyordum. Ben kimseyle arkadaş olmaya çalışmazdım. Ama ona yakın olmak için arkadaş adı altında üç aylık bir oyuna girmiştim. Onun için endişe ediyordum. Merak ediyordum. Yanında başka birini görmekten nefret ediyordum. Kıraç'la maça girmek için ona önceki gün İzem'in evinde olduğumu ve artık onunla yakın olduğumuzu aradan çekilmesini bile söylemiştim. Beynim uyuşuyordu. Bu ben değildim. Derin bir nefes verip soğuk suyu kapattım. Bundan sonra ondan uzak duracaktım. O bana gelmeden ona gitmeyecektim. Benim hakkımda olan düşüncelerini önemsemeyecektim.
Belime havlumu dolayıp duştan çıktım. Soyunma odasının kapısının açılıp kapanışını duydum. Sonraysa tanıdık adım seslerini. Gelenin kim olduğunu görmek için bekledim. Adım sesi dolapların çevresinde geziniyordu. Sonunda sonraki sıraya geçti ve kim olduğunu görebildim.İzem'di. Onu gördüğüme şaşırmama kalmadan küçük bir çığlık atıp arkasını döndü. Duştan çıkan ve çıplak olan bendim. Erkek soyunma odasında bir kızla karşılaşan bendim ama çığlığı atan oydu. Ya benim yerime başkası burada olsaydı? Kesinlikle olmaması gereken bir yerdeydi. Elimi saçlarımdan geçirip sakinleşmeye çalıştım.
Bana dönük sırtından aşağı dökülen saçlarını izledikçe verdiğim kararların şimdiden omzumdan akan su damlaları gibi kayıp gittiğini hissettim. Bana kendime bu kadar güvensiz hissettirmeye hakkı yoktu. Bu kadar yalnız hissettirmeye hakkı yoktu. Tüm bunlar içimde soğuk ve yakıcı bir öfkeden başka bir şey bırakmıyordu.
"Burada ne işin var?"
Bir kez daha arkasına dönüp tekrar bir çığlık atıp yeniden arkasını döndü. Kulaklarının kızardığını görebiliyordum.
"Üstüne bir şeyler giy!"
Hem buraya böyle girip hem de bana emirler veriyordu. Dediklerini umursamadan ona yaklaştım ve bir kolumu omzunun üzerinden dolaba yasladım. Bedenimin yanında onunkisi çok küçük kalıyordu. Omuzlarını gerginlikle içeri çekmiş iyice küçülmüştü.
"Bu yüzden girdiğin yerlere dikkat etmelisin."
Saçımdan bir damla yanağına düşmüştü. İrkilip bana dönmeden kolumun altından geçti. Onu izlemeye devam ettim.
"Biraz beklersen Kıraç'ın eşyalarını alıp çıkacağım."
Hah! Yine Kıraç'tan bahsediyordu. Duygularım altında eziliyordum. Bana da iyi davransın istiyordum. İyi biri değildim ama onun için iyi biri olmaya çaba gösterebilirdim. Oysa bunların hiçbirini görmüyordu. Farkında değildi ama etrafındaki herkese o kadar tereddütte yaklaşırken sadece Kıraç'a güvenerek yaklaşıyordu. Yüzü sadece onun yanında rahatlıyordu. Biliyordum çünkü spor salonunda ikisinin konuşmasını izlemiştim. Ve bu canımı sıkıyordu. Boğuk bir sesle İzem'e seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Romana Düştüğümde
ChickLitSeverek okuduğum o kitabın kabusum olacağını nereden bilebilirdim ki. Çok özendiğimiz o prenses hayatının gerçek yüzünü gördüğümde her şey için çok geçti. Bir gün uyandığımda baktığım yüz benimki değildi. Tanımadığım bu beden, o bedene hapsolmuş b...