Bataklıktaki gün doğumu

98 10 12
                                    

İyi okumalar dilerim!!!

Ray yataktan kalktıktan itibaren başını tutmaya başladı, başı resmen çatlıyor ve yerinden çıkacak gibi oluyordu.

Çekmecesine uzandı bir tane ağrı kesici aldı ve çekmecenin üzerindeki şişedeki su ile birlikte içti.

Yatağın diğer kenarında onunla birlikte uyuyan kızı fark edince gülümsedi, yataktan kalkarak banyoya doğru zar zor ilerledi.

Lavabonun mermerine dokunarak zar zor ayakta duruyordu, aynada kendisine baktı.

Tamamen berbat bir şekilde duruyordu, bunun üzerine oflayarak kendi başına ayakta durmaya çalıştı.

Nafileydi sanki ayakları vücudu onu taşımak istemiyor gibiydi.

Odaya zorla geri döndü ve sigara paketini komidinin üzerinden aldı, balkona doğru gitmeye kalkışırken yatakta bir kıpraşma duydu.

Emma uyanmıştı, yatakta doğrularak Ray ile bakışmışlardı. Emma balkona doğru giderken, " ray bir dal uzatır mısın?" Diyen naif bir tonda sordu.

bunun üzerine Ray elindeki paketten bir tane alıp ona verdi sigarasını yaktı ardından kendininkine uzanıp yaktı ve beyaz dumanı içine çekti.

Birlikte sigara içerken çok sessizlerdi tek kelime dahi etmediler. İçtikleri Bir sigaradan sonra birkaç dakika sonra Ray ikinciyi yakarken, Emmaya da uzatıp onunkini de yakmıştı.

Buna rağmen hiç konuşmamışlardı ve sadece bakışlarından bir şeyler düşündükleri belli oluyordu.

Bunun üzerine sessizliği bozan ray oldu ve emma'ya "bu kadar derin ne düşünüyorsun" diye sordu ona doğru çevirdiği kafası ile birlikte. "Ne düşünmemi istersen onu düşünürüm aslında hiçbir şey düşünmüyordum" diyerek onun gözlerinin içine baktı.

Karşısındaki çocuk gülümseyerek ona karşılık verdi ve sigarasını içmeye koyuldu. Bundan dolayı emma onu izlemeye koyuldu düşünmeden etrafa bakınırken şu anda dün gece olanları ve onun hala hiçbir şey olmamış gibi davranmasını düşünüyordu.

Konuşamadı, dudaklarının arasından hiçbir kelime çıkamadı, dün gece ile alakalı her şey beyninin içinde fırıl fırıl dönüyordu.

Diyecek bir şey yoktu onun gözünde, yara kabuk bağlamaya çalışırken daha da kanatmaya gerek yoktu.

Dirseğini balkona dayayarak başını ellerinin arasına aldı, sabahki soğuk havayı derin bir şekilde içine çekti. Ve gelen hafif rüzgardan dolayı vücudu titredi, nedense bu hoşuna gitmişti.

Soğuk onu hayatta ve canlı hissettiriyordu, bunu belki birine söylese deli olduğunu bile düşünebilirdi.

Lakin hayatta hissetmek için yapmadığı şey yoktu kendine, buna rağmen kısmi bir şekilde hissetmişti herhalde.

Canı acıyordu, belki yanında duran çocuk kadar değil.
Belki de hissettiği acı ondan fazlaydı, kim bilebilirdi
kim onların acılarını karşılaştırabilirdi?

İçi acıyordu, kalbi sızlıyor, ağlayası geliyor, kızaran gözleri acıyordu, elleri ve bütün vücudu titriyor, nefes alışverişi hızlanıyordu, kısaca bunlar panik atağın göstergesiydi.

Balkona girdiği andan beri panik atak geçirmesine rağmen, bazenleri bu çok sessiz olabiliyordu.

Beyninde yaşadığı panik atak bazen vücuduna geç yansıyordu.

Bazenleri ise hiç yansımıyordu, sadece kafasında bir panik oluyordu nefes alamayacak kadar boğuluyor gibi hissediyordu.

Dün gece kardeşinin neler yaşadığını tahmin bile edemiyordu,
şu an sadece nefes almamış olmayı diliyordu.

İçinde hissettiği bu bulantı ile nasıl yaşayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu belki zamanla geçer ümidiyle yaşamak zorundaydı.

Zorundaydı;

Zorundaydı küçüklüğünden beri bir şeyler yapmak zorundaydı, şikayet edemez her zaman mükemmel olmalıydı.

Mükemmel olmasa sevilmezdi, kimse kötü kızları sevmez.

Hava hafifen aydınlık olmasına rağmen yeni Güneş doğuyordu, ray elindeki paketten iki dal çıkartıp diğerine bir tanesini uzattı ve tekrardan sigaralarını yaktılar.

Gün doğuyordu, o gece uyumasalar da doğacaktı.

Gün her zaman doğardı o gece ne kadar kötü bir şey yaşarsanız yaşayın Güneş her zaman kendini 'her şey iyi olacak' misalinde gösterirdi.

Gerçekten her kötü gecenin ardından Güneş doğuyordu,
Lakin zaman geçmesine rağmen kalpteki acı geçmiyordu.

Bazen güneş her doğduğunda acıyı alamaz,
acıya alışmalı ve bir süre sonra onu yok saymayı
öğrenmelisiniz yoksa yerinizde sayar durursunuz.

Yaşarken yerinize saymayı mı yoksa,
yaşarken ilerlemeyi mi istersiniz?

Yerinize saymayı tercih ediyorsanız ölmekten bir farkınız yoktur, sadece uğraşırsınız.

Ray yaşamayı tercih etmişti, o gece emma o kibriti tutarak ona yaşamak için neden aşılamıştı.

Bu yüzden onu kardeşi veya ablası gibi görüyordu.
Sözlerinin bir anlamı olduğunı düşünerek hareket ediyordu,
ona değer veriyordu.

Kendince yaşamak için sebep oluşturmuştu,
sevdiği çocuğun öldüğünü düşünmesine rağmen onun
amacı uğruna, ablasının amacı uğruna yaşamaya çabalamıştı.

Her zaman da çabalamaya devam edecekti,
çünkü çabalamadığı zaman ölürdü.

Bu hayatta çaba göstermediğin zaman bir şey mümkün değildi.

Bunu küçük yaşta anlamıştı anlamasına rağmen yapmamıştı ama, bunun için onu suçlayamazdık sonuçta her şeyin başında o daha bir çocuktu üzerinde çok fazla yük olan bir çocuk;

Hepsi birer çocuktu, hayatın acımasızlığını çocukken tatmışlardı.

Bu yüzden hiç büyüyemeyeceklerdi,
Yaşadıkları için hepsi çok gençti.

KİBRİT, BENZİN, BİRAZ DA ACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin