KAHVALTI

181 6 0
                                    

Burnuma değen tüy gibi birşeyin burnumu gıdıklamasıyla artık dayanamayıp uyandım. Karşımda kıkır gülen Doğayı görünce bir an şaşkınca ona baktım.

" Kızım kış uykusu mu bu, iki saattir seni uyandırmaya çalışıyorum. En sonunda şu tüy parçasına yenik düşeceğin aklımın ucuna bile gelmezdi. " derken hala kahkalarla gülüyordu.

Yavaşça yatağımdan doğrularak ayağa kalktım. Elime geçen ilk yastığı Doğaya fırlatırken tuvalete doğru kaçıp kapıyı kapattım. O ise arkamdan bişeyler homurdanıyordu.

Elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirmek için odaya girdiğimde Doğa elinde telefon yatağımda yatıyordu.

Bu kez sinsice yastığı yerden alıp ona fırlatırken

" Hadi bakalım koca dana çık dışarıya giyineceğim " dediğimde sinirli sinirli bana bakıyordu. Sanırım yastık saçına isabet etmişti. Ve Doğa saçının bozulmasından nefret eder. Ölümcül bakışlarını bana yollarken odadan çıktı. Bense intikamımı aldığım için gururla gülüyordum.

Dolabı açıp birşeyler karıştırdıktan sonra en sonunda kırmızı pantolonumla beyaz tişörtümü çıkardım. Onları bir hışımda üzerime geçirirken, iki dakika da da hemen bir ruj sürüp odadan çıktım.

Bu sefer annemle konuşan Doğanın sözünü kesip Günaydın annecim deyip anneme sarıldım. Doğa ise gülerek bana bakıyordu.

" Suzan teyzecim biz kahvaltı yapmaya gidiyoruz, kızını senden kaçırmama müsade var mı? " dediğinde annemin de ona neşeyle güldüğünü gördüm.

Daha sonra Doğanın koluna girerek arabaya doğru ilerlemeye başladık.

"  Nereye gidiyoruz Doğa?  " dediğimde

"  Hiç gitmediğin bir mekana götürüyorum seni küçük hanım " dediğinde suratımı bir gülme almıştı.

Kısa bir yolculuktan sonra dediği mekana gelmiştik. Mekana girdiğimizde Doğa bizim için ayırtılmış masaya oturdu. Ardından bende. Bir süre hiç ses çıkarmadan oturunca

"  Siparişleri verelim mi artık, kurt gibi açım" dediğimde karnımı ovalayıp yüzümü ekşittim.

Doğa bana bakıp gülerken
" Biraz daha sabredemez misin Helin ve Keremde gelmek üzeredir. "

Dediğinde şaşkınca

"  Helin ve Kerem mi?  " dedim. O ise sadece başını salladı. Ben sadece ikimiz olucaz sanıyordum. Zaten hiç anlamıyorum bana sormadan neden başka  birilerini çağırıyor?

Bir kaç dakika daha sessiz şekilde beklerken ilk önce Helin daha sonra da kerem geldi.

Doğa ile Helin sarılınca ben ve Kerem sap gibi ortada kalmıştık. Kerem benim yanımda ki sandalyeye oturmadan önce elini uzatıp merhaba dediğinde istemsizce bende ona elimi uzatıp aynısını tekrarladım. Kısa bir süre sonra Doğa ile Helin sarılmasını bir an olsun bırakıp bizimde varlığımızı hatırladılar. Helin bana elini uzatınca bende kibarca elimi uzatıp selamladım. Masa da herkes selamlaştıktan sonra sipariş verme faslına geçtik. Hepimize birer kahvaltı tabağı ve çay söyledikten sonra herkes sohbete koyuldu.

Kerem ile Doğanın muhabbeti bitince Doğa Heline döndü ve birlikte konuşmaya başladılar. Bense konuşacak kimsem olmadığı için telefona sarıldım.

Facebooka baktığımda birinin bana " yazılma " içerikli mesajını okumadan sildikten sonra Keremin yanıma sokulmuş beni izlediğini gördüm. Ne var mabında başımı sallayınca

" Bencede en doğrusunu yaptın. Pek tekin bir tipe benzemiyordu. " dediğinde güldüğünü gördüm.

"  Keşke bir bakarken haber verseydin sana da bir danışırdım " dediğimde alayla bana gülümsedi.

Daha sonra da garsonun başka bir arzunuz var mı efendim demesiyle gülerek masamızdan ayrıldığını gördüm.

Çaya iki şeker atıp karıştırmaya başladım. Masada ki herkes birden tabağına yumulunca herkesin ne kadar aç olduğunu anlamıştım. Ki bu düşünce birden bana komik geldi ve elimi ağzıma görürüp şirince kıkırdadım.

Tabağımda ki peyniri bölerken birden bana pür dikkat bakan Kereme döndüm. O ise çoktan kahvaltısını bitirmiş beni izliyordu. Suratımı sinirli sinirli ondan çekerken elimdeki herşeyi bıraktım ve arkama yaslandım.

Daha sonra Doğanın konuşmasıyla tüm dikkatimi ona verdim.

" Evet herkes kahvaltısını yaptığına göre şu ileride ki sahile doğru gidelim " dediğinde herkes onaylar gibi başını sallayınca ben gelmiyorum demek olmazdı.

Daha sonra Kerem ve Doğa masadan kalkıp hesap ödemeye gittiler.

Geldiklerinde bizde Helinle çoktan hazırdık. Doğa Helinin elini tutunca bir an Kereme baktım ona baktığımı anlayınca gülümsedi.

Yavaş yavaş mekandan ayrılıp sahile doğru giderken, sakar ben önümde ki taşı göremeyince düşer gibi oldum ama kolumu aniden biri tutunca düşmekten kurtuldum. Kolumu kimin tuttuğunu tahmin etmek pekte güç olmadı. Kerem bana bön bön bakarken hala kolumu tutuyordu.

" İyi misin?  " dediğinde sanki düştümde sonra  yuvarlandım sonra da  üstümden otobüs geçmiş gibi bir soru gibi geldi. Altı üstü biraz sarsılmıştım.

"  iyiyim " dedim. Sonra kolumu bırakmasını bekliyordum ama eli yavaşça kolumdan kayıp elime ulaştı. Gözlerim pörtlemiş bir şekilde ona bakarken

" Ne yapıyorsun?  " dedim siter eder gibi
O ise bana hiç aldırmadan elimi tutup yürümeye devam ediyordu.

"  Ah siz kızlar, boyunuz uzun olduğu halde neden yüksek tabanlı  ayakkabı tercih edersiniz hiç anlamam " dediğinde hala sinirli sinirli ona bakıyordum. Daha sonra elimi daha sıkıca kavrayarak

"  Düşme diye tutuyorum " diyerek elimi tutan elini gösterdi.

" Istemez " diyerek elimi elinden hızlıca çektim. Bu kez o anlamayan gözlerle bana bakarken elimi tutmak için diretmedi. Sakince yürümeye devam ederken

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin