KEREM'DEN

165 9 0
                                    

Doğayı sahne aldığım kafeye çağırdım. Fakat o geldiğinde idilide çağırmak istediğimi söyledim. Sahne alırken beni görmesini istedim. Ona bakarken şarkı söylemek, şarkı tekniklerinin en güzeliydi. Zaten karaoke salonunda da ona bakarken söylemiştim, ara sıra da bana bakan kızlara kur yapmıştım. Bunlar bana özel hareketler değildi fakat bana bakıp bir de kızlara bakıp tırnaklarını yiyince ne kadar sinir olduğunu farkettim. Bu da benim çok hoşuma gitti. Onu sinir etmeye bayılıyordum.

Daha sonra Doğa, İdilin benim çağırmamla gelmeyeceğini söyleyince moralim bozulmuştu. Doğru söylüyordu onu en iyi tanıyan oydu. Fakat İdil tek bana karşı değil diğer İnsanlara karşı da biraz soğuk. Tamam biraz demeyelim baya bir soğuk. Sürekli konu iyi bir yere gitse konuyu değiştirip beni iğneleyen laflara başvuruyordu.

Peki ben bu işi hallederim demesiyle yavaşça sahneye döndüm. Ona güveniyordum yapardı bu işi.

Sahneye çıkmama yakın perdenin arkasından yavaşça sahneye yakın yere oturtturduğum Doğa ya baktım. İşte bu benim gerçek arkadaşım!

Yanında da arkası dönük İdil oturuyordu. Başarmıştı onu buraya getirmişti. Yavaşça sahneye çıkmak için hazırlanırken bir yandan onları izliyordum. Tartışıyor gibiydiler yani Doğa hiç konuşmuyordu ama İdil çok gergindi.

Şarkıya başlamamla İdil sonunda sahneye dönmüştü. Bir an gözleri bocalasa da beni buldu. Mest olmuş bir şekilde ona bakarken o da pür dikkat beni izliyordu. Söylediğim şarkıyı özenle ona seçmiştim. Sözlerine özellikle dikkat etmesini istiyordum.

Şarkı bittiğinde toparlanıp onların yanına gittim. İdil etkilenmiş gibi gözüküyordu. Ama bakışlarını bir kaçırıp bir değiştirdiği için emin olamamıştım. Fakat üzerinde hala atamadığı siniri duruyordu.

Suçu kabullenmeyip bana atan Doğanın lafından sonra daha çok sinirlenip kafeden dışarıya çıktı.

Arkasından tam gidecekken Doğa kolumu tuttu. Oğlum çok üzerine gidiyorsun, Doğa zamanla yumuşayan bir kız dediğini dikkate almadan yavaş adımlarla kafeden dışarı çıktım.

Onu bulduğumda bir kayalığa oturmuş denize taş fırlatıyordu. Dikkatini dağıtmak için sinirini benden çıkarmasını söyledim. Tam da tahmin ettiğim gibi dikkatini bana vermişti.

Ayağa kalkıp bağırmaya başladı.

Hiç durmadan söylediğim her sözün aksini söylüyordu. İtiraf etmekten korktuğu bir şey vardı ama neydi?

Sorunu benimle değildi onu biliyordum.

Fakat kendinle alıp veremediği bir şey vardı. Hayatına kimseyi almak istemiyordu. Bunu her seferinde dile getiriyordu. Fakat ben kanayan yaralarımı onunla sarmak istiyordum. Ben o ulaşılmaz kalkanlarını asla kimseye açmayan İdile ulaşmak istiyordum.

O her ne kadar bana dirense de ben yenilmeyecektim. Onun bana kendini açmasını istiyordum ve bunu da gerçekleştireceğime eminim.

İnsan bile bile kendini ateşe atmaz dediğinde sanki içimde ki alevlere bir su serpmişti. Fakat ama bakan gözleri o alevleri yeniden başlatmıştı. Oysa bilmediği bir şey vardı. Ben yanacağımı bile bile onu istiyordum.

Ve o da beni isteyene kadar bekleyecektim.

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin