BULUŞMA

252 8 0
                                    

Sahranın bütün uğraşlarından sonra bütün herşeyi ona anlatmıştım. Sahraya gelecek olursak kendisi tam bir erkek sarrafı olduğu için hemen teşhisi koydu tabi.

" Kızım bu çocuk kesin sana karşı birşeyler hissediyor " dediğinde içime düşen kurtla cebelleşirken

"  Saçmalama kızım ya " deyip başımdan savmıştım.

İki aynı mekanda bulunduk diye hemen bir duygu beslemek zorunluluğu mu var? Tabiki de hayır.

Bu düşüncelere temiz bir sünger çekip yatağa uzandım. Tam uyuyacakken papatyalar gözüme ilişti. Aslında papatya uzun ömürlü değildi. Ama yine de bir gün solup gidecekti onu da biliyordum.

Ve bu vazoda neden saklıyordum onu bilmiyordum işte. Tam uyuyacakken aklıma Keremin verdiği kağıt geldi. Çantamı alıp çantama baktığım da sıkıştırılmış kağıt parçasını buldum. Elime alıp baktığımda Kerem Güven ve numarası. Bu çocuk kendini ne sanıyordu?
Birden inme inmiş gibi hareketsiz kaldım. Gözlerime alevler inmişti resmen. Işte! Bana çiçek vereni bulmuştum.

KEREM GÜVEN

Bu işin aslını mutlaka öğrenmeliydim. Verdiği numarayı kaydedip saate baktım saat 01.00 dı. Umursamadım ve mesaj attım.

" İyi geceler Kerem,idil ben "

Bir kaç dakika sonra telefonumun ışığı yanıp söndü. Yanıt gelmişti. Telefonu yeniden elime alıp mesajı açtım.

"  Sayende gecem daha iyi :)  " bu çocuk haddidden fazla gevşekti. Neyine güveniyordu bu kadar? Tabi ya yakışıklı mı desen yakışıklıydı, zengin mi desen zengindi, ee şöhret ve ilgi desen o da vardı. Bu kendine güvenmesinde ben mi güveneyim?

Sinirlerime bir an hakim olup cevap verdim.

" Yarın için bir planın var mı?  "

"  Oo İdil hanım bu bir buluşma teklifimi?  " bu çocuk cidden beni deli ediyordu. Hiç sevmediğim erkek tiplerinden birini sergiliyordu. Kendime bir fren daha koyup

"  Ne anladıysan " yazdım.

"  Pekala, yarın akşam ben seni almaya gelirim olur mu?  " tabi beyefendimizin arabası vardı bir de.

"  İstemez sen adresi at, ben gelirim. " dediğimde pekala yazmıştı diretmeden.

Gerçekten erkekler katlanılır cinsten insanlar değildi. Bu zamana kadar sevgilim olmadığına şükredeceğim aklımın ucuna bile gelmezdi gerçekten.

Yatağa boylu boyunca yatıp telefonu bıraktım. Uyumak için gözlerimi kapatıp birşeyler mırıldandıktan sonra da artık uykunun kollarındaydım.

*

Uyandığımda saat 18.00 di. Bunca saat nasıl uyuyabiliyorum şaşıyorum. Ama uykuyu seven insan olarak pekte şaşırtıcı gelmiyordu aslında .

Elimi telefona uzattığımda bir mesaj alınmıştı. Mesajı açtığım da mesajda bir adres vardı. Mesajı atan tahmininiz üzerine Keremdi.

Hemen yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkayıp, kahvaltıya oturdum. Tabi saatin altısın da kahvaltı sayılıyorsa.

Sonrasında ağır ağır biten kahvaltıya ara verip hazırlanma faslına geçtim. Üzerime kot şortla beyaz bir badi giydim. Saçımı da örünce hiç makyaj yapmadan adresini attığı yere doğru gitmek için evden çıktım. Sonucta bu benim için özel bir buluşma değildi, ondan hesap soracaktım.

Adrese geldiğimde beni bekleyen Keremi gördüğümde o tarafa doğru ilerledim. Beni görünce ayağa kalkıp yanağımdan öpme girişimine karşı kafamı geriye çekip elimi uzatınca uğradığı şokla elini uzatıp yerine geçti.

" Ne yersin?  " dediğini duyunca

"  Aç değilim, kahve içebilirim " dediğimde garsonu yanına çağırdığını gördüm. Kulağına siparişleri söyledikten sonra garsonun gittiğini gördüm.

Biraz yüzü demin ki olaydan bozulmuş olacak ki yüzü hiç gülmedi. Ne yani öpüşmeyi sevmeyen biri olarak suç benim mi? Yılış yılış öpüşmeyi sevmiyorum.

Daha sonra sessizliği bozan ben oldum.

" Papatyalar güzelmiş " dediğimde anlamayan gözlerle bana baktığını görebiliyordum.

"  Ne papatyası?  " dedi şaşkınlığını gizleyemeden.

"  Geçen gün elime tutuşturup gittiklerinden bahsediyorum " dediğimde yüzümde ister istemez muzip bir gülme oluştu.

Bir süre hala şaşkınlığı üzerinden atamamış olacak ki konuşmadı. Daha sonra kahvelerin gelmesiyle kahvesinden bir yudum alıp

" Beni nasıl hatırladın? Yani çok kısa bir  süre gördün? " dediğinde gerçekten kafasının karışmış olduğunu görebiliyordum.

"  Hafızam kuvvetlidir " dedim hiç pot kırmadan.

Hiç konuşmadan kahveyi fondipliyordu.

"  Ee bir şey demeyecek misin? Bana neden verdiğini anlatmayacak mısın?  " dediğimde hala bir şeyler söylemesini bekleyen bir ifade vardı yüzümde.

Derin bir nefes alarak

"  Sana bunu anlatmak isterdim ama anlatılmayacak kadar bana özel " dediğinde yüzü asılmıştı.

Kahveyi bende bir an da fondipleyip masadan kalkarken

"  Peki, kahve için teşekkürler, iyi geceler " deyip kapıya doğru ilerledim.

PAPATYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin