~10~

2.3K 58 4
                                    

Medyada kütüphanedeki Hakan Arslanoğlu..*⬇️

18+ sahneler var...
İyi okumalar..

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Söylediği şeyden sonra elindeki içkisini bitirdi. Ben hâlâ nasıl hiss edeceğimi, nasıl tepki vermeli olduğumu anlamadan ona bakıyordum. Gözleri dolu halde bana döndü.

"Babam beni 5 yaşından her gün en küçük şey için bile cezalandırardı. Bahçenin sonunda küçük, camsız, havasız, kötü kokan, karanlık bir odada tam 12 saat yalnız bırakırdı." Derince nefes üfledi. Yüzü hüzünlü hal aldığında konuştu. "Yani, biliyor musun, küçükdüm işte. Oyun oynamak istiyordum. İçtiğim sudan bir damla gömleğime düşse yine ceza vererdi. Böyle manyakdı o. Bana, 'sen benim eserim olucaksın' derdi. Diğer insanlarla beraber olduğumuzda hep iyi baba maskesi kullanırdı. Yalnız olduğumuzda ise kendi iğrençliğini, manyaklığını sonuna kadar tattırırdı." Burukça gülümseyip devam etti. "Her güldüğümüz anı burnumuzdan fitil fitil getirirdi. Ayşeyi çatı katında cezalandırırdı, beni ve..." Gözlerinden akan yaşları eliyle sildi. Şömineye bakarak devam etti. "Hamidi bahçedeki odada. Babamın öldüğü gün evimizden 2 cenaze çıktı. Küçük kardeşim Hamid." Sessizce onu dinliyordum. Küçük çocuk için bu kadar acı.. Acımasız hayat.. "Hamid sıska çocuktu zaten. 5 yaşındaydı. 2ci cezasında o odada nefessiz kaldı, dayanamadı." Sesini kısarak konuştu. Sonra biran maviliklerine yansıyan şömine alevinden daha canlı gözüken şeyi gördüm. Kendi alevini. Kalbinin, acısının alevini. "Bize onun ölüm haberini verdiğinde artık dayanamadım. Vucuduma yayılan sinir dalgasıyla vazoyu kafasına vurdum. Sendeleyerek yere düştüğünde hiç gözümü de kırpmadan bu ellerle" ellerini kaldırıp dikkatle bakdı "boğdum onu. Ama, biliyor musun? Hiç bir şey yapmadı." Hayretle dolu bakışlarla bana döndü. Hala da o anı yaşıyordu içinde bir yerlerde. "Bana kendi eseri gibi bakıp gülümsedi." Bir kaç dakika sessizleşti. Ben donukca onu dinliyordum. Hiç bir şey yapamadan, söyleyemeden sadece dinliyordum. Onun buna ihtiyacı vardı, dinlenilmeye, anlaşılmaya ihtiyacı vardı. Sesini duyduğumda tüm dikkatimi yeniden ona yönelttim. "Babam, aslında 1 değil, 2 çocuğunun katili. Hamidle beraber ikiz kardeşim daha olucaktı. Ama o şerefsiz annemi dövdüğünde diğer çocuk öldü." Sinirle son sözlerini söyleyip saçlarını karıştırdı. "Annem bu yüzden çok sessiz. Her konuştuğunda o piç annemi söverdi, döverdi. Hiç bir şey yapmasa bile annem, yine de dövülürdü." Şarapdan bir bardak da doldurup kafasına dikti. "Bu yüzden bilmeni istemedim. Bana öyle bir babam oldu diye nefret etmeni istemedim. Onu öğrenirsen gitmenden korktum. Ben, ilk kez kendimi böyle hiss ediyorum.. tamamlanmış hiss ediyorum Mavi. İlk kez bir kadının sıcaklığını hiss ettim, sevgisini hiss ettim. Ben 30 yıldır normal uyku bilmeyen adam gecelerime ilac oldun. Böyle tek ilacım olduktan sonra gitmenden korktum. İstemedim öğrenmeni ama, şimdi de öğrenmediğin için gittin benden. Her seçimimde de gidiyorsun, ve beni öyle bir çıkmaza sokuyorsun ki, ne yapacağımı bilemez haldeyim. Ama, yine de söyledim işte. Hiç olmazsa geçmişimi bildi de gitti diye bilim. Belki de hiç görüş-" sözünü yarım bırakan şey yerimden kalkıp ona sıkıca sarılmam oldu. Elindeki bardağı bırakıp hemen sıkıca sardı beni. Boynumda hiss ettiğim göz yaşları ona daha da sıkı sarılmamı sağladı. Ben bu yaralı insanı nasıl bırakırım ki, böyle acımasız değilim.

"Seni bırakmayacağım." Kulağına doğru kararlı sesle fısıldadım. Kafasını boynumdan kaldırıp kızarmış gözlerle bana baktı. Biraz önceki alevin yerini şimdi umut işığı almıştı.

"Gerçekten mi?" Masumca sordu göz yaşları arasından. Akan yaşlarını teker teker silerek kafamı olumlu anlamda salladım.

"Gerçekten." O da ellerini benim yanaklarıma değdirip akan damlaları sildi.

I'm fineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin