~25~

667 26 4
                                    

İyi okumalar..

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Hamileliğin 6cı ayı. Ekim

Hakan Arslanoğlu..

Beyaz elbise ona çok yakışıyor. Kızılı saçlarını elleriyle tarayıp geriye sovurdu. Teras kapısında durup onu izliyordum. İzlemekden asla bıkmayacaktım, bunu biliyordum. Bir adım daha attığımda geldiğimi hiss edicek ki, arkasına döndü. Bana yüzündeki gülümsemeyle baktığında yine hayranca ona bakıyordum, orman gözlerinde kayp olmak en sevdiğim şeydi. Gözlerim vucudunda gezindiğinde karnının düz olması beni endişeye boğdu. Bana her attığı adımda daha çok kalbim sıkışıyordu. Bebeğimiz nerde..

"Mavi, Mavim bebeğimiz nerde?" Endişeyle gözlerine baktığımda kulağıma dolan tatlı mırıltılarla gözlerim ellerine indi yeniden. Kucağında bebeğimizi gördüm. Biraz önce orda olmayan bebeğimiz.. Ama o kadar güzeldi ki, başka bir şey düşünemiyordum bile. Elimi kaldırıp minik burnuna dokunacağım sırada Mavi bir adım gerileri. Neden böyle yaptığını anlamadan gözlerimi yüzüne kaldırdım. Gözleri dolu dolu, ağladı ağlıyacak..
"Güzelim, noldu? Ağlama, neden ağlıyorsun?" Bir kaç damla özgürlüğüne buluştuğunda kalbim daha da sıklaşdı. Bebeğimin mırıltıları kulağıma en güzel müzik gibi geliyordu. Ama Mavi neden ağlıyordu?.

Biranda etrafımızda herşey silindi. Her taraf beyaza büründü. Kafamı dönderip her tarafa bakıyordum, anlamaya çalışıyor ve olacak en küçük bir olaydan ailemi korumaya hazırlanıyordum. Gözlerim ayaklarım altına kaydığında beyazın üstünde kırmızı kanlar vardı. Ayaklarım altındaydı ama benim kanım değildi. Kanın geldiği yolu gözlerimle izlediğimde Maviden geldiğini gördüm. Beyaz elbisesinin üstünde yer yer kan lekeleri vardı. Bebeğimin beyaz pikesi de kırmızıya boyanmışdı. Kendi hıçkırık seslerimi duyduğumda o an anladım ağladığımı.

"Mavi.." Benim sesim miydi o? Çok kısıkdı, duydu mu acaba?

"Hakan, seni çok seviyoruz. Kendine iyi bak. Bizi unutma tamam mı?.." Kafasını boynuna eğip bana gülümsedi gözyaşları arasından.

"Hayır, gitmiyin, yalvarıyorum, gitmiyin, ben ne yaparım sizsiz gitmiyin.." Benden uzaklaştıkca uzaklaşıyorlardı ama hiç bir şey yapamıyordum. Ne elimi kaldırıp onlara dokuna biliyordum, ne de adım atıp onlara koşa biliyordum. "Allahım, hayır, MAVİİİ..!!!"  Bağırdım, gitmemesi için bağırdım, yalvardım, ama beni duymadı.. Gitti.. Gittiler..

Hızlıca rüyadan uyanıp etrafa bakındım. Rüya, kabus, evet kabusdu. Mavi.. Yan tarafıma döndüğümde sakince uyuyan karıma baktım. Gözlerimden yaşlar akıyordu, sevinç yaşları. Uyandırmamaya özen göstererek yorganı kaldırıp karnına dokundum. Şuan ona dokunmaya ihtiyacım vardı, orda olduğunu hiss etmeme ihtiyacım vardı. Yorganı biraz daha kaldırıp yatağa baktım, gözlerim kan arıyordu ama her bulmadığım santimde binlerce kez şükürler ediyordum. Sonda iyi olduğundan emin olup, kendime gelmek için bir bardak su içtim. Sırtı bana dönük olan karıma sıkıca sarılıp kokusunu soluyarak uyumaya çalışdım. Ve bu kez kafamdaki hâlâ beni terk etmeyen görüntülere karşı iyi hayaller kurmaya çalışıyordum..

Sabah kalktığımızda her adımında dikkatle onu izliyordum. Kabusumun her saniyesini hatırlıyordum ve bununla ilgili onunla konuşmayacaktım, çünkü onu endişelendirmek istemem. Üstüne giydiği mavi, çiçekli salaş elbisesi ve paytak adınlayırla o kadar sevimli duruyordu ki, yiyesim geliyordu. Ama çok da dokunamıyordum, çünkü her dokunuşumla tahrik olma raddesine geliyordu azgın karım. Şişmiş yanaklarından öpmelere doymasam da son kez dudaklarımı dudaklarıyla buluşturup evden ayrıldım. Kendine dikkat etmesi için bir çok sözler verdirsem de, neden olduğunu sormasına rağmen bir şey söyleyemedim. Aklım onda kalacakdı hiç şüphesiz..

I'm fineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin