5 | BEYAZIN GÖLGESİ - M e s n e t

103 10 3
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar. 🤍

💧

Kurs aslında o kadar uzak değildi ama trafiğin yoğunluğundan yarım saatte anca gelebilmiştik. İçeriye geçtiğimizde feracelerimizi asıp asansörle dört kat yukarıya çıktık. Giriş katta okul öncesine eğitim verilirken, birinci katta teyzelere, ikinci katta ilkokul çağındakilere, üçüncü katta ortaokullulara, dördüncü katta ise biz lise ve üniversite grubuna ders veriliyordu. Mutfak birinci kattaydı, öğle ezanı okunur okunmaz yemek yeniyordu. Yemekten sonra namaz için bizim kata çıkılıyordu, herkes namazını bitirince ise sohbet başlıyordu. Sohbetleri hocalar, bizim grup ve bazı teyzeler yapıyordu; aramızda paylaşıyorduk sırayla.

Anlaşılan bugün sohbet sırası bizim gruptan Hatice abladaydı. Aramızda iki yaş vardı ama ben Ebrar'a karşın ona abla diyordum. Ebrar ise abla demeyi gereksiz buluyordu. Hatice abla burada -İzmir'de- ilahiyat okuyordu, zamanında üniversite için başka bir şehre gitmek istememişti. En güzelini de yapmıştı, onun yerinde olmak isterdim.

Sınıfın önüne geldiğimizde Ebrar kapıyı tıklayıp açtığında "Misafir kabul eder misiniz hocam?" diye sordu neşeyle.

"Ooo kimleri görüyorum, siz buralara uğrar mıydınız ya?" dedi neşeyle karışırık bir tavırla. "Ayrıca misafir kabul edemem. O ne öyle, bir kereliğine mi geliyorsunuz?"

"Bir kereliğine has değil elbet, ikincisine de gelmeye çalışırız ama haftaya biz Ankara yolcusuyuz. Malum üniversiteler açılıyor iki haftaya." dedim ve ben bitirir bitirmez Ebrar lafa girdi.

"Sonunda hayalini kurduğumuz üniversiteye gidebileceğiz ya onun sevincindeyiz hocam."

"Adınıza çok sevindim kuzularım. Sahiden kaçıncı senenizdi bu sene?"

"Üçüncü senemizdi ama çok şükür üniversiteli olduk." dedim sevinçle. Bu üç senede çalışmaktan o kadar yorulmuştum ki sonunda üniversiteye gidecek olmanın mutluluğu üzerimdeydi. Keşke istediğim yer de gelmiş olsaydı ama olmayınca olmuyordu. Daha fazla yıllarımı heba etmek istemediğimden tercihlerimi yapmıştım ve inşallah hayırlı olan olmuştu.

"Çok şükür, çok şükür. İstediğiniz yer gelmiştir umarım."

"Maalesef hocam." dedim üzgünce. "İkimiz de Ege Üniversitesini istiyorduk ama bana Ankara Üniversitesi, Ebrar'a da Gazi Üniversitesi geldi. Keşke aynı üniversitede olsaydık ama hayırlısı buymuş demek ki."

"Hayırlısı neyse o olsun yavrum. Belki de aynı üniversitede olmanız sizin için iyi olmayacaktı ve böyle daha iyi oldu. Doğruyu biz bilemediğimizden şükretmeyi bilmeliyiz. Bak ne güzel aynı şehirde olacaksınız, siz şimdi aynı evde de kalırsınız. Varsın üniversiteleriniz farklı olsun. Yine yedi yirmi dört görüşmüş olursunuz zaten."

"Aynen öyle hocam." dedi Ebrar gülümseyerek.

Zeynep Hoca boş sıraları gösterirken "Hadi oturun şu boş sıralara, ayakta kaldınız. Bana da dersi kaynattırdınız zaten." dedi gülerek.

"Aşk olsun hocam, biz hiç yapar mıyız öyle şey? Siz sordunuz, biz söyledik sadece."

Ebrar her zamanki gibi Ebrarlığını yapmıştı ve beni hiç şaşırtmamıştı.

"Sus kız, cadı." dedi Zeynep Hoca ve kaldığı yerden anlatmaya devam etti. Dersimiz Siyer-i Nebi'ydi, Peygamberimiz'in hayatını işliyorduk yani. Şu an canım hocacığım Peygamberimiz'in gençlik yıllarını anlatıyordu. Dersi soluksuz bir şekilde dinlerken zil çaldı. Zeynep Hoca sınıftan çıkmadan "Gelince Kuran okuyacağız. Siyerde burada kalalım." dedi ve gitti. Hoca gidince Hatice abla ve Tuğba yanımıza geldi.

YAĞMUR SUYU VE TOPRAK KOKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin