Selamünaleyküm.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Güzel okumalar.
💧
Toprak'la konuşmamızın ardından kızlara döndüğümde bana Tuğba ve Ebrar sırıtarak baksa da Sahra telefonuyla ilgileniyordu.
Ebrar söze girdiğinde "Evlenmem diyen insana bak sen." dedi muzip bir tavırla. "Bir utanmalar, bir meraklanmalar. Aman aman."
"Sanki kendisi yıllardır evlenmeyeceğini iddia etmiyormuş gibi." diye mırıldandım göz devirerek.
"Bir kere o başka, bu başka." dedi hemen savunurcasına. "Kendime istemem ama sana aşk çok yakışıyor gülüm."
Kahvemden yudum alıp sessiz kaldığımda Tuğba "Niye istemiyorsun ki?" diye sordu merakla Ebrar'a.
"Hanımefendi ömür boyu birini çekemezmiş de ondan." dedim Tuğba'yı cevaplayarak.
"Çekemem tabi. Benim prenses kişiliğim buna el vermez."
"Prensesler beyaz atlı prenslerle evleniyor yalnız." dedi Tuğba ne alaka der gibi.
Saçını savurarak "Ben tekil prensesim canısı." dedi havalı havalı. "Öyle ömrüm boyunca birinin kokuşmuş çoraplarını sarayımın en olmadık köşesinden toplayamam. Pamuk ellerime yazık olur."
Dediklerine bir kahkaha attım. "Senin de kimse bu hallerini çekemez yalnız." dedim alayla.
"Niye öyle diyorsunuz hanımefendi? Alındım, gücendim."
İnce bir sesle "Oy oy kıyamam." dedim sonunu uzatarak.
"Iy sen lütfen böyle konuşma. Kulaklarım cırmalanıyor." diye söylendi yüzünü buruşturarak. Ona dil çıkarttığımda Sahra telefondan başını kaldırdı. "Aynı çocuk gibisiniz. Ne zaman büyüyeceksiniz merak ediyorum doğrusu." dedi kınar gibi.
Tuğba "Boşa bekleme Sahra'cığım. Beklersen maazallah ağaç olursun." dedi ve kahvesinden yudum aldı.
Bunu söyleyen Tuğba mıydı gerçekten? Bir kere ben sadece sevdiğim kişilerin yanında çocuklaşırdım ki bu genelde o kişiye takıldığımda olurdu. Tuğba da benim gibi olmasına rağmen çok olgun biriymiş gibi cevap vermişti ve benim şaşırdığım nokta buydu.
Gözlerimi devirerek cevap verdim. "Bunu diyen de olgun olmaktan göklere çıkan biriydi, doğru ya."
"Yağmur aşkım sen ne kadar da haklısın öyle." dedi Ebrar tebrik eder gibi.
"Al birini, vur ötekini. Ben kime ne anlatıyorsam?" diye mırıldandı Sahra gözlerini telefonuna çevirerek.
"Ay hayatım sen de hep ciddilik istiyorsun. Arada lakırdılar da mı yapmayalım ayol?"
"Bak ne güzel de söyledin." diye yanıtladı Sahra Ebrar'ı. "Lakırdılar, şakalaşmalar arada yapılır ama sen maşallah dozajını hiç indirmiyorsun."
"Kırıcı oluyorsun Sahra." dedi Ebrar kırgın bir sesle. Gerçekten kırılmışa benziyordu pamuk kalplim benim.
Dediklerinde aşırıya kaçtığını fark etmiş olsa gerek "Kırmak istememiştim, özür dilerim." diye mırıldandı sessizce. Telefonunu kapatıp yatağın yanındaki çalışma masasına koydu ve ekledi. "Ben sadece fikrimi belirtmiştim ama bunu yaparken sana karışmış gibi oldum. Özür dilerim gerçekten."
"Özür dileme lütfen." dedi Ebrar ama sesi hâlâ kırgın çıkıyordu. "Kimse benim gürültümü çekmek zorunda değil haklısın. Haklı olduğun konularda özür dilememelisin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR SUYU VE TOPRAK KOKUSU
Bí ẩn / Giật gânÖlümdü bulutları ağlatan. İntikamdı, hırstı yağmuru yağdıran. Acıydı yağmur suyunun toprağı ıslatması. Ve aşktı toprak kokusunun etrafa yayılması... Toprak'a yağan Yağmur onun kalbinde bir emare bırakmıştı. Yağmur Toprak'a düşmüş, Toprak Yağmur'la...