Kurşun sesini ve arka camın kırılma sesini duymamla Toprak'ın dediği şeye gülmem yerini çığlığa ve "Toprak!" diye bağırmama bıraktı. Toprak az kalsın arabanın hakimiyetini kaybediyordu. Elleri direksiyondan anlık kayınca arabanın bir sağa, bir sola gitmesi korkumu daha da arttırmıştı.
"Toprak!" diye bilmem kaçıncı defa korkuyla bağırdım.
Toprak ise bilmem kaçıncı defa "Sakin ol Yağmur." diye bağırdı ama ben sakin olamıyordum.
"Yağmur kafanı eğ. Koltuktan aşağa kay hemen."
Toprak'ın bağırmasıyla dediğini yaptım. Dediğini yapmamla bir kere daha kurşun sesi ve camın kırılma sesi geldi kulağıma. Aynı zamanda benim çığlığım tüm arabayı doldurdu. Camlar anladığım kadarıyla kurşun geçirmez camdı. Kırılma sesi kurşun geçirmez camın ilk tabakasını kırdığı için geliyor olmalıydı. Toprak tedbir olsun diye kafamı eğmemi söylemişti arabanın içine kurşun girdiği falan yoktu çok şükür ki.
Arabaya ilk gelen kurşundan sonra arabanın bir sağa, bir sola gitmesiyle bir süre kurşun gelmemişti. Toprak soğukkanlılığıyla arabayı sürerken daha da hızlı gitmeye başlamıştı ama kurşunlar arabaya yağmaya devam ediyordu.
"Toprak ben çok korkuyorum." diyerek ağlamaya başladım. Kendimi ağlamamak için zor tutmuştum ama ikinci kurşunun ardından üçüncü kurşun gelince dayanamamıştım.
Sakin tutmaya çalıştığı sesiyle "Korkma güzelim, korkma. Hiçbir şey olmayacak. Sen Fikret abiyi ara hemen." dedi ve telefonunu bana uzattı. Benim telefonumda da Fikret abinin numarası vardı, neden kendi telefonunu vermişti anlamamıştım ama titreyen ellerimle telefonunu elinden aldım.
"Şifren ne?"
"1209"
Telefonun şifresini alelacele girip Fikret abiyi aradım.
"Bir şey mi oldu Toprak?"
"Fikret abi bize ateş ediyorlar. Üçüncü kurşunu attılar az önce. Siz neredesiniz? Hemen gelin lütfen, çok korkuyorum." dedim hızlıca ama Fikret abiden ses gelmedi.
"Alo, Fikret abi? Orada mısın Fikret abi?"
"..."
"Toprak hat çekmiyor sanırım." dedim korkuyla.
"Kapat, tekrar ara." dediğinde dediğini yaptım ama hat çekmiyordu. Zaten bu hatlar en olmaması gereken zamanlarda hiç çekmiyordu.
"Toprak ne yapacağız şimdi?" diye sordum korkudan ölürken.
"Bilmiyorum Yağmur, bilmiyorum." diye bağırdı. Bağırmakta haksız da değildi. "Biraz sonra tekrar ararız Fikret abiyi. Eğer hat hâlen çekmiyor olursa mecbur bize yetişmelerini bekleyeceğiz."
Toprak gözleriyle arabanın yan aynasından arkadaki arabayı yani kurşun atanları takip ediyordu. Büyük bir beceriyetle arabayı sürüyor ve kurşunlardan kaçmak için şerit değiştiriyordu. Arabanın yan aynasından görebildiğim kadarıyla arkamızdaki araba siyah bir jeepti ve silah edenler siyah beyaz takim elbiseli adamlardı. İki kişilerdi, Orhan'ın adamları olduğumdan hiç şüphem yoktu. Aklıma takılan şey ise Orhan bunu Serhat yüzünden mi yaptırmıştı yoksa planının bir parçası mıydı? Amacı beni öldürmek miydi yoksa bunca zaman yaptığı gibi korkutmak mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR SUYU VE TOPRAK KOKUSU
Misterio / SuspensoÖlümdü bulutları ağlatan. İntikamdı, hırstı yağmuru yağdıran. Acıydı yağmur suyunun toprağı ıslatması. Ve aşktı toprak kokusunun etrafa yayılması... Toprak'a yağan Yağmur onun kalbinde bir emare bırakmıştı. Yağmur Toprak'a düşmüş, Toprak Yağmur'la...