Medya; Maral'ın Gelinliği
***************
İlerleyen zaman sonunda düğün gününü getirmişti.
Evdekiler gelen misafirlerle ilgileniyor , ben ise odamda hazırlanmaya çalışıyordum.
Gerçi hazırlanacak birşeyde kalmamıştı, sabahın köründe gelen kuaför ile saçım ve makyajım tamamlanmıştı.
Son olarak yengemin yardımı ile gelinliğimi de giymiş , öyle kuzu kuzu odamda oturuyordum.
Sabah Şule ile konuşmuştum, maalesef düğüne yetişmeyecekti.
Belki o gelse moralim birazda olsa düzelirdi ama o da pek mümkün görünmüyordu.
Çalan kapı ile düşüncelerim tamamen dağılmıştı."Gelebilirsin."
Açılan kapıdan önce koca bir göbek sonrasında da yengem girmişti.
Koca göbeği güzelliğine güzellik katmıştı, millet hamile kalınca yüzü falan şişerdi ama yengemde hiç öyle birşey yoktu."Gülüm hazırsın değil mi? Bak düğün saatine az kaldı."
Vallahi bu kadın delirmişti, daha yarım saat önce sorduğu soruları tekrar soruyordu.
"Yenge sizin ailede alzheimer olan varmı ? Genetik mi acaba?"
"Yo , niye sordun ki?"
"Ay yenge yarım saat önce de aynı soruları sormuştun ya "
Cümlemi bitirir bitirmez , koluma bir tane yapıştırmıştı. Resmen bu yaşımda şiddet görüyordum, hemde omuz çürüten yenge şiddeti.
" Ayyy yenge ne yapıyorsun ya ? Omzum içine göçtü."
"Oh iyi oldu , ben sabahtan beri senin düğünün için çalışayım hemde bu göbeğim ile , sende gel benimle dalga geç."
"Tamam tamam , birşey demiyorum.
Babamlar ne yapıyor ?"Ayakta durmak onu yormuş olacak ki , hemen yanıma oturdu.
"Misafirleri düğün yerine gönderdiler, şimdi aşağıda oturuyorlar ama birazdan kuşağını bağlamaya gelirler."
"Hiç kuşak falan istemiyorum yenge , çıkalım nikahı kıyalım işte ne gerek var böyle teferruata "
"Öyle olmaz gülüm , sonra keşke yapsaydım diye üzülürsün."
"Aman yenge, o da eksik kalsın."
Tabi bu sözlerim hiçbir şeyi değiştirmemişti. Benden önce nasıl yapılıyorsa, bende de aynısı yapılmıştı.
Yengemle konuşmamızdan sonra abim gelmiş ve kırmızı kuşağımı bağlamıştı.Onu o kadar seviyordum ki , sözler ile anlatmam mümkün değildi. Ellerinin titremesinden dolayı kuşağı zar zor bağlamıştı.
Hâlbuki hiç duygusal bir insan değildi, kaşları hep çatıktı. Sinirli bir yapıya sahipti ama konu ailesi olunca tüm heybetini bir köşeye bırakıyordu.
Hep hayalim ağabeyim ve babam gibi bir eşim olmasıydı ama buna bile dikkat edememiştim.Kuşağım da bağlandıktan sonra abim son kez alnımı öpmüş ve kırmızı duvağımı başıma örtmüştü.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum, bunu fark eden abim beni sakinleştirmek ister gibi konuşmaya başladı." Xuşkamın (kız kardeşim) bugün bu evden gidiyor olman bizim seni bıraktığımız anlamına gelmez. Ben hep arkandayım, ne zaman ihtiyacın olursa bir telefon uzağında olduğumu unutma. Kimseye kendini ezdirme, kimsenin kalbini kırmasına izin verme. Ben hep yanındayım."
Sözleri beni rahatlatmıştı, bunları zaten biliyordum ama son kez duymak bile beni güçlendirmeye yetmişti.
"Ağabey daha fazla konuşursan ağlayacağım, haberin olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan
Teen FictionUrfa'da güneşin sıcağında yanan tek şey suya muhtaç toprağı değildi, yüreklerde sıcaktan nasibini almış olabildiğine yanmıştı . *************** Yapılan bir hata sonucu Maral hayatını tamamen değiştirecek olan berdele mecbur bırakılmış, ona karşı hiç...