Multimedya temsilidir.''Öfke, sevgiyle yumuşatılması gereken kaba bir zihinden çıkar.''
-Dalay Lama**********
Tenimdeki ürperti ile gözlerimi araladım. Gün ışığı odayı aydınlatıyordu. Birkaç saniye tavanı izledikten sonra bu esintinin nereden geldiğini anlamak için doğruldum. Tam kalkacaktım ki gözlerim yatağın diğer tarafına kaydı.
Yatağın yarısını kaplayan tabi ki Barandı, karışmış saçları ile yüz üstü yatıyordu. Aynı benim sevdiğim gibi yastığa sarılmıştı. Sahi bende hep yastığa sarılarak yatardım ve bu dünyanın en güzel yatış şekliydi kanaatimce.
Açıkçası burada yatmasına şaşırmıştım, sonuçta onun gayet rahat bir çalışma odası vardı. Normalde olsa niye burada yatıyorsun diye tepki gösterirdim ama dün olanlardan sonra onunla konuşmaya hiç niyetim yoktu. Daha fazla kırılmak istemiyordum, içimde porselen takımı kırılmış bir ev hanımı hüznü vardı. Düşünün yani bu insanı nasıl kahreder?
İyice saçmalamaya doğru giden düşüncelerime bir baş sallaması ile veda ettikten sonra yatağımdan kalktım ve balkonun kapısını kapattım. Urfa'nın sıcak havasına o kadar alışmıştım ki, hafiften başlayan soğuklar banyo sonrası bedenimi üşütür olmuştu.
Baran Bey ile denk gelmek istemediğimden hızla dolabıma yöneldim ve ilk elime geçen saks mavisi elbiseyi alıp hızla banyoya geçtim. Rutin banyo işlerimi hallettikten sonra üstümü değiştirdim ve gece kendiliğinden kuruyan saçlarımı bir güzel taradım. Saçlarımı açık bırakmayı düşünürken ani bir karar değişikliği ile tepeden bir güzel bağladım. Sonunda hazırdım, sessizce araladığım kapından Baran'ın hâlâ uyuduğunu görünce ufak bir iç rahatlaması eşliğinde yavaşça odaya geçtim. Dün giydiğim babetlerimi de giydikten sonra telefonumu da alarak odadan çıktım.
Avluda ses soluk yoktu, sanırım biraz erken kalmıştım. Merdivenleri hızla indim ve mutfağa yöneldim. Kahvaltı hazırlıklarına yardım etsem çok iyi olurdu, biraz kafam dağıtırdım.
Mutfak kapısından aldığım taze ekmek kokusu ile daha fazla bekleyemeden mutfağa giriş yaptım.
Orta yaşlı bir hanım köşedeki sacın üzerinde ekmek yapıyordu. Sanırım bu Asude'nin kayınvalidesi yani Cevahir ağabeyin annesiydi.
Asude ise tezgahta birşeyler ile uğraşıyordu."Günaydın hanımlar"
Seslenmem ile beni fark eden hanımlar bana döndü.
"Günaydın Maral"
Tatlı bir tebessümle karşılık verdim kendisine ve orta yaşlı hanıma döndüm.
"Günaydın kızım, buyur otur. Ayakta kalma."
Eliyle işaret ettiği sandalyeye oturdum ve bu güzel hanım ile tanışmaya koyuldum.
"Ben dün görmüştüm sizi ama tanışma fırsatı bulamadım. Cevahir ağabeyin annesiydiniz değil mi? "
"Aman yavrum o dilli halandan bana sıra mı gelir ? Hiç dert etme şimdi tanışırız."
Elini boşver dercesine salladıktan sonra sacdaki ekmeği aldı. Belli ki bu hala hanımı herkes çok iyi tanıyordu.
" Benim adım Delaldir, Cevahir'in anasıyım. Yıllardan beridir burada eşimle çalışırız, oğlumu bile burada doğurdum. Yani sözün özü bu aileyi çok iyi tanırım, tabi Zelal Hanımı da."
Zelal hanımın ismini duyunca biraz yüzüm asılmıştı. Bu evdeki ilk günüm onun sayesinde berbat olmuştu.
"Aman kızım, eğme başını öyle. Yanı yere gelesice Zelali iyi bilirim ben. Gerçi onun da kötülüğünü istemem ama arada böyle hadsizlikleri oluyor işte. Sen kendinden eminsen, he de geç. Takma onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh-u Revan
Novela JuvenilUrfa'da güneşin sıcağında yanan tek şey suya muhtaç toprağı değildi, yüreklerde sıcaktan nasibini almış olabildiğine yanmıştı . *************** Yapılan bir hata sonucu Maral hayatını tamamen değiştirecek olan berdele mecbur bırakılmış, ona karşı hiç...