9.Bölüm (Yalnız)

257 11 0
                                    


Kitap okurken müzik dinlemek insanı çok güzel bir atmosfere sokuyor. Bundan dolayı bu bölümü yazarken dinlediğim birkaç şarkıyı 🎧 yazacağım. İsterseniz sizde müzik eşliğinde bölümü okuyabilirsiniz.

Müzikler;
-Nurettin Rençber: Söyle Sunam
-Murat Dalkılıç: Yalan Dünya
-Kalpte bir yarasın sen (bir dizi müziği)

**********

Yolculuğumuz düğünde de olduğu gibi sessiz geçmişti, korkarım böyle devam eder ise bir ömür susacaktık. Bir ömür konusunda pek emin değildim, gerçek bir evlilik istemediğimi söylemiştim. Baran'da aynı düşünüyordu, kim bilir belki de birkaç ay yada yıl sonra bitirirdik bu evliliği.

20 dakikalık bir yolculuktan sonra, sonunda konağa varmıştık. Baran arabadan indi ve benim tarafıma gelerek kapımı açtı. Böyle kibar hareketler beni şaşırtsa da hep böyle devam etmesini umut ediyordum. Yardım etmesi ile arabadan indim, konağın kapısına gelince Baran cebindeki anahtarı çıkardı ve kapıyı sonuna kadar açtı. Girişe gelince eliyle içeriyi işaret etti.

Konağın çevresi insan boyunda duvarlar ile kaplıydı, ahşap büyük bir kapısı vardı. Kapıdan gördüğüm kadarı ile büyükçe bir avluya sahipti. Buraya hayatımda ilk kez geliyordum, eşyalarımı bile Büşra getirip yerleştirmişti. Kapısında koca harfler ile 'KARAMAN KONAĞI' yazan bu ev artık benim evimdi. Hiç bilmediğim, görmediğim yabancı bir ev, artık benim yuvamdı. Daha fazla beklemeden açtığı kapıdan içeri girdim. Ardımdan kapının çarpılma sesini duyunca ister istemez gerildim. Bir kafese girmiş gibiydim, koca avlunun ortasına doğru ilerledim. Baran da arkamdan geliyordu, ayak sesleri boş konakta yankılanıyordu.

"Evine hoş geldin Maral. O çok önem verdiğin kuzeninin canı için bu boş konağa ,sevmediğin bir adama mahkûm ettin kendini. Pişman olacaksın ama artık bunun da bir anlamı olmayacak."

"Bunu bile bile kabul ettim Baran, bencillik edemezdim. Ben Sinan değilim, kendim için ailemin canını tehlikeye atamam. Gerekirse ailem için her şeye katlanırım."

Sözlerimi söylerken Büşra'dan öğrendiğime göre 2. katta olan odama gitmek için merdivenlere yönelmiştim. Ardımdan gelen Baran söylenmeye başlamıştı bile.

" Bakalım ne kadar dayanacaksın? "

Bu sefer susma sırası bendeydi. Sonunda merdivenleri tamamlayıp, odanın önüne gelmiştim. Baranı beklemeden girdim içeri, ardımdan kapı da kapanınca içeri girdiğini anlamıştım. Tabi bu arada ben odayı inceliyordum. Geniş bir odaydı, konağın arka bahçesine bakan ufak bir balkonu bile vardı. Üstünde birkaç eşyamın bulunduğu ufak bir makyaj masası, bir yatak ve gardrop. İşte tüm oda bundan ibaretti, bir de lavabo olduğunu düşündüğüm bir kapı vardı. Tüm bunları düşünürken duyuduğum ses ile irkildim ve arkamı döndüm. Makyaj masasının üstünde kırmızı kadife bir kutu atmıştı Baran. Onun büyük görüntüsünün yanında kendimi ufacık hissediyordum, siyah takımı onu tamamen karanlık bir görüntüye sokmuştu. Koyu kahve gözleri ise bazen bana masum görünürken bazen korkutacak kadar sert bakıyordu.

"Baran ne yapıyorsun? "

"Yüz görümlüğünü veriyorum, bana kalsa almazdım bile ama annemin işgüzârlığı işte."

"Almasaydın Baran, böyle bir beklentim yoktu senden."

"Maral hiçbir şey benim isteğimle olmuyor farkındaysan, evliliğimiz gibi. Bunu ver dediler, bende verdim. Ama artık benden bu kadar, kimsenin ne dediği umurum da değil. Odanı da gördüğüne göre benlik birşey kalmadı, gidiyorum."

NEE, gidiyorum mu dedi o? Hem de düğün gecesi, ciddi olmadığını duymak istiyorum Allahım lütfen.

"Baran şaka yapıyorsun değil mi? Ciddi olamazsın."

Ruh-u Revan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin