25. Bölüm (Gitmek)

181 13 0
                                    


Medya temsilidir.

"Gurura bu denli paye vermesek daha kolay bir aşk olurdu bizimkisi..."
-📚Dar Kapı/ André Gide

**********

1 Hafta Sonra

Ciğerlerine çektiği her nefes acı veriyordu ona. Yokluk nedir ? Tüm kalbiyle öğrenmişti artık. Yaşadığı her şeyi bir bir gözünün önünden geçirmiş, zihnine kazmıştı. Pişmanlıkları ise koca kayalara dönüşüyor, kalbini ezmeye yeminli gibi canını yakıyordu.

Sigarasından bir soluk daha çekti genç adam, uyku girmemiş gözleri artık yanmaya başlamıştı. Fakat kendisi ile ilgili hiç bir durumu umursamıyordu. Ne annesinin nede babasının sözü geçmiyordu ona.
Hiç yaşamadığı duyguları yaşıyor, uzun zamandır kabul etmediği hisleri gün yüzüne çıkıyordu.

Tıklanan kapı ile zihnindeki tüm sesler sustu. Bir haber gelmiş olması umudu ile seslendi genç adam.

"Gel"

Aralanan kapı ardından görünen Asude idi. Elinde tuttuğu koca tepsi ile odaya girdi, genç adama dönen bakışları ona acır hale gelmişti.

"Ağam yemeğinizi getirdim."

Hayal kırıklığı ile cama doğru döndü genç adam. Ondan ne bir iz nede bir haber bulamıyordu.

"Götürebilirsin, yemeyeceğim."

"Ümmühan hanımım yemenizi tembihledi Ağam."

"Götür dedim Asude"

Salladığı başı ile onayladı Asude. Zira Baran Ağa cama dönük bakışlarını kendisine çevirmiyordu bile. Ne yemesi kalmıştı nede içmesi.

Mutfağa dönmek için açtığı kapı ardından son kez seslendi.

"Ağam, bir haber yok mu?"

"Yok... Öyle bir gitti ki, ne bir ses bıraktı arkasında nede bir soluk."

"Ailesine haber verecek misin Ağam?"

"Vereceğim Asude, annemin ısrarı yüzünden söylemedim ama artık onlarında bilmesi gerekiyor. Koca bir hafta oldu, umudum tükeniyor artık."

Söylediği sözler, acısı yetmez gibi daha çok yakıyordu canını. Tüm Urfa'yı ayağa kaldırmıştı. Gezmediği köy, altına bakmadığı taş kalmamıştı. Tüm hastaneler, havalimanları, otogarlar tek tek incelenmişti. Hiç bir yerde yoktu karısı, bir sır olmuştu sanki.

Karısının neden gittiğini bile bilmiyordu genç adam. Son kavgalarını hatırladı, o zaman bile gitmemişti. Ailesi ile görüştürmeyeceğini söylemesine rağmen terk etmemişti onu. Sonra ise kendisine karşı ufacık bir cümle bile sarfetmemişti, onu sinir edecek sözlerini bile cevapsız bırakmıştı. Yokmuş gibi davranmıştı, hayatına hiç girmemiş gibi. Ağlarken görmüştü onu genç adam, hâlbuki evlenmeden önce sarf ettiği acımasız sözler karşısında tek damla yaş dökmemişti genç kız. Her daim kendisini savunmuş, adamı şaşırtacak şekilde cesur davranmıştı. Başını dimdik kaldırmış, çattığı kaşları ile meydan okumuştu ona.

Fakat birşeyler değişmişti, biliyordu adam. Birşeyler kırılmıştı...
Tek bir kelam harcamadan çekip gitmişti. Hâlbuki bilmedikleri vardı. Belki onları anlatsaydım, gitmezdi diye düşündü adam. Tek suçlu kendisiydi, tekrar fısıldadı kalbine "Senin yüzünden" dedi. Sonra fısıltısı dilinden tek tek döküldü, boş odada yankılandı sesi.

"Senin yüzünden..."

Kendisine olan öfkesi durmaksızın artıyordu. Annesinin ısrarı ile eve dönmüştü ama burada geçirdiği yarım saat bile ona koca bir asır gibi gelmişti. Kaybettiği vakit için büyük bir küfür savurdu kendine. Karısının güzel yüzü her an aklına geliyordu, başına gelmesinden korktuğu kötülükler ise onu delirtecek seviyedeydi. O itin boş tehditlerini hatırlıyor, çıldırma derecesine geliyordu. Behram'ın bitmek bilmeyen hırsına karşı karısını koruyamamış olma ihtimali tüm nefretini gün yüzüne çıkarıyordu. Masanın üzerindeki telefonu cebine attıktan sonra hızla odadan çıktı. Çaresizlik hiç yaşamadığı kadar ağır bir şekilde yakıyordu kalbini. Hiçlik ortasında ne yapacağını hatta ne düşüneceğini bile şaşırmıştı Baran Ağa.

Ruh-u Revan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin