15. Bölüm (Aile)

201 10 1
                                    


Medya; Şahsi çalışmadır. Temsili yapılmıştır.

Bölümleri seçtiğiniz müzikler eşliğinde okumanızı tavsiye ederim :)

"İnsan, bastırdığı duygunun esiri olur."
-Cahit Zarifoğlu

**********

Açtığım balkon kapısından yüzüme vuran esintiyle, gerçek anlamda nefes aldığımı hissettim. Yoğun geçen birkaç gündür, yoğunluktan nefes bile alamaz olmuştum.

Baran'ın koluma krem sürdüğü o gecenin üstünden 4 gün geçmişti. O akşamdan sonra her gece, gerekirse zorla beni yanına çağırıyor ve koluma krem sürüyordu. Maalesef o anlarda kendimi çok farklı hissediyor, duygularıma hâkim olamıyordum.
Kalbimde istemediğim hareketlenmeler oluyor, zihnimin sesi duyulmuyordu.
Bu durumdan hiç memnun değildim. Bu olmamalıydı, kendime hâkim olmalı ve gerekirse daha kendime bile söylemeye cesaret edemediğim hisleri zincirlere vurmalıydım.
Bu aşk değildi, biliyordum ama anlam veremediğim şekilde içimde yeni filizlenmeye başlayan bir çiçek hissediyordum. Tenime değen elleri ve kolumdan bir an bile ayırmadığı keskin bakışları aklımı karıştırıyordu.
Aynı yatakta yatıyor oluşumuzun ve 2 sabahtır belimde hissettiğim kollarının da bunda büyük bir etkisi vardı. Uyandığını fark ettiğimde, kollarının varlığını hiç görmemiş gibi uyuma taklidi yapıyordum. Kendisi de hissettirmeden hızlıca kollarını çekiyor ve fark etmediğimi temenni ediyordu, tahminimce. Zira aramızda bu durumla ilgili tek bir kelime bile edilmiyordu.

Gerçi bu 4 gündür bunu konuşacak vaktim de yoktu. Baran'ın evden ayrılması ile Ümmühan annemin odasına gidiyor ve çeyiz için ona yardım ediyordum. 2 gündür ise gizlice çarşıya iniyor ve eksikleri alıp hemen eve dönüyordum.
Herşeyi gizlice yapıyorduk çünkü Baran Bey asla böyle bir şeye müsade etmiyordu.

İşte bundan dolayı 4 gündür baya yoruluyordum ama sonunda çeyizi tamamlamıştık. Ümmühan anneyi çok yormamak için elimden geldiğince herşeye yetişmeye çalışıyordum. Bugünde tamamlanan çeyizi Berivan'a götürecektim, aslında bunu Ümmühan anne yapacaktı ama aklımda o kadar soru vardı ki bunları ancak Berivan ile konuşarak çözebilirdim. Bundan dolayı çeyiz götürme işini de ben üstlenmiştim. Bizim yöremizde çeyiz götürmek böyle sessiz sedasız yapılmazdı ama içinde olduğumuz durumda ancak bunu yapabiliyorduk.

Balkon kapısından ayrıldım ve dolabımın önüne geldim. Hemen üstümü giyinmeliydim. Baran bu sabah kahvaltı bile etmeden işe gitmişti, tabi yanında zorla götürdüğü Ömer de vardı. Ömer'i bugünlerde epey yoruyordu, işleri çok yoğundu.
Ev ahalisi kahvaltısını etmişti, ben ise sofraya oturmadan mutfakta ağzıma birkaç lokma tıkıştırmış hemen odaya geçmiştim. Çünkü erkenden amcamın evine gitmem Berivan'la konuşmam lazımdı.

Dolabımın önünde geçirdiğim birkaç dakikanın sonunda, dizimin birkaç parmak altında biten koyu yeşil pileli bir etek ve siyah bir bluz almıştım.
Üstümdeki günlük elbiseyi çıkardım ve dolaptan aldığım parçaları hızla giydim. Ayakkabı olarak da klasik siyah bir buti giymiştim.
Aynanın önüne geçtim, saçlarımı birkaç tarak darbesi ile düzeltmiş ve açık bırakmıştım. Çantamı da alınca sonunda hazırdım. Ayrıca makyaj namına hiçbir şey yapmadığımı fark edince hemen bir rimel sürmüş ve hafif pembelik veren bir parlatıcıyı dudaklarım ile buluşturmuştum.

Aynadaki görüntüden çok memnun olunca kendimi tutamamış, yansımama kocaman bir öpücük yollamıştım.
Daha fazla oyalanmadan odamdan çıktım ve merdivenleri koşar adım inerek avluya ulaştım.

"Keça min (kızım), Cevahir'i şirkete gönderdim. O Baran'dan hiçbir şey saklamaz, riske atmayalım."

Ümmühan annemin sözlerinin haklılığı ile salladım başımı.

Ruh-u Revan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin