16

147 18 155
                                    

jungkook kapıyı açmadan önce neden eve bu halde geldiğimi düşündüm kendi kendime. seokjin'den duş almayı rica edebilirdim, onda kıyafetlerim de vardı.

ama o zaman en sevdiğim ve en üstüme yapışan üniformamı yok etmem gerekirdi.

onun yerine jungkook'a yıkatabilirdim. evet aklıma bu geldiği için duşa girmediğimi hatırladım.

yine de kendimi işiteceğim azara hazırlamıştım. kapı açıldığında gözlerimi kapattım sımsıkı. "açıklayabilirim!"

"açıkla bekliyorum." dedi jungkook sinirle. ona baktım gözlerimi açıp.

"seni aldattım?"

"öyle mi?" kollarını bağladı.

"mmm..." kollarımı beline sardım. "öyle."

"uzak dur benden." ittirdi beni. "nefret ediyorum senden."

"gerçekten mi?" geri çekildim.

çökük omuzlarıyla bana baktı. "neden yaptın ki bunu? neden? zaten kurtulmuştuk." gözleri dolmuştu. "ne gerek vardı? neden onların kanıyla kirlettin kendini? neden-" ben dudaklarımı araladığımda arkasını dönüp gitti.

öylece kalakalmıştım. peşinden gidip gitmemek konusunda emin değildim, ona alan tanımalıydım. ama yalnız bırakmak da ne kadar doğru olurdu bilmiyordum, ofladım.

"beni neden bunaltıp duruyorsun!" yoongi'nin sesini duyunca o tarafa döndüm, taehyung'a bağırıyordu. taehyung ofladı.

ofladım. "yoongi bana bağırma." dedim oflayarak. "seni bunalttığım falan yok!"

"niye bana taşın diyip duruyorsun?"

"bana taşınmanı istememin nesi yanlış!" elimi saçlarımdan geçirdim sinirle. jimin yanımıza gelince sustum.

"ne bağırıp duruyorsunuz gecenin köründe?" elini omzuma koydu. "kıpkırmızı olmuşsun."

"bir şey yok." dedi yoongi huysuzca. "taehyung'un aptal kuruntuları işte."

burnumdan soludum. "hoseok son zamanlarda başka biri oldu, bu mu kuruntu? başına bir şey gelmesinden korkmam mı aptal? hoseok bugün sen çukura düştüğünde sana yardım bile etmedi. onun kendinde olmadığını sen bile biliyorsun, neyin tribi bu anlamıyorum yoongi. sana zarar vermek istiyormuşum gibi davranmandan bıktım." jimin beni tutup susturmaya ve sakinleştirmeye çalışıyordu, ittirdim onu. "taşınma bana, hatta yanıma da gelme. bir süre birbirimizi hiç görmeyelim." arkamı dönüp kendi evime adımlamaya başladım. arkamdan jimin'in geldiğini duyabiliyordum.

o seslense de durmadım. ellerim ceplerimde ilerliyordum. iskeleye geldiğimde tahtanın ucuna oturdum. jimin de arkama oturdu hemen.

"jungkook'un yanında olmalısın." dedim sakince. "ve de üstünü değiştirmeli."

"ne oldu az önce?" dedi şaşkınlıkla.

"bir şey olmadı." dedim sakince. "yoongi kafasının dikine gitmek istiyor. gitsin. jest'i gördükten sonra eski halinde değil işte. bunu benim belirtmem mi gerek illa?"

"hoseok onun babası gibi, nasıl bıraksın bir anda? onu da anlamalısın."

"bıraksın, görüşmeyi kessin mi dedim ben? bana taşınsın dedim. zaten geceleri benimle uyuyor genellikle. tamamen taşınsa ne olur, ölür mü?"

jimin elini omzuma koydu. "sen gittiğinde ağlamaya başladı."

"hemen ağlar zaten. hemen üzer kendini." dişlerimi sıktım. "pıtır pıtır dökülür o inciler ne zaman tartışsak hemen, ne varsa sanki bende, bok mu var kaybetse ne olacak?"

🎩 Harika ♯ Jungkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin