Bölüm 24

134 7 6
                                    

Geldikkk!

-

"Şş bırak uyusun."

Fısıldayan sesler gittikçe daha da yakından gelmeye başlayınca aynı zamanda burnumun ucunda naif dokunuşlar hissetmeye başladım. Neler olduğunu anlayacak kadar bilincim yerinde değildi.

"Ama neden uyanmıyor ki," diye mırıldanan bir ses duydum birkaç saniye sonra. "Uyansın artık."

Gözlerimi zorlukla açmaya çalıştım, açamayınca tekrar kapattım. Çok uykum vardı, uykumu tam alamamıştım ve birileri beni uyandırmaya çalışıyordu. Kim olduklarını çıkaramıyordum, sersem gibiydim.

"Rahat bırakın beni," diyerek diğer tarafa döndüm gözlerim kapalı. "Çok uykum var," diye mırıldandım esnerken.

"Ya akşam oldu ama uyansana,"

Sinirli bir şekilde konuşan kişinin Uğur olduğunu anlayınca kötü bir şey olmuş olabileceğini düşünerek korkuyla zor da olsa gözlerimi araladım. İlk gördüğüm şey beyaz duvar oldu. Yatakta oturur pozisyona gelerek etrafıma bakınmaya koyuldum ama bulanık görüyordum yeni uyandığım için. Ellerimle gözlerimi ovarak, "Ne oldu?" diye mırıldandım.

Uğur küçük elini bana doğru sallayarak. "Akşam oldu akşam," diye söylendi. Net görmeye başlamıştım artık.

"Annenler geldi mi?" diye sordum aklıma gece uyumadan önce gelmedikleri gelince.

"Ohoo çoktan geldiler," harfleri tam söyleyemeyen Uğur sabah sabah gözüme çok tatlı gelmişti. Yüz ifadesi komik bir o kadar da tatlıydı.

Yan tarafımda duran bir siluet hissedince bakma ihtiyacı duymuş ve gördüğüm kişinin Yiğit olduğunu görünce istemsizce gülümseyerek, "Günaydın," diye mırıldandım.

Burnuma fiske attı. "Günaydın uykucu."

"Bana günaydın yok mu?" diyerek bozulan Uğur'un yanağından sulu sulu öperek. "Sana da günaydın küçük adam." dedim.

"E bana öpücük yok mu?"

Söylediği sözlerle ona ters ters bakmamı sağlayan Yiğit oldukça ciddi duruyordu. Ben sinirli sinirli Yiğit'e bakmaya devam ederken Uğur ise bize bakıp kıkırdıyordu.

"Hadi," Yiğit sabırsızca beklerken yanaklarımın kızardığını hissettim. Her seferinde böyle olmak zorunda mıydı? Onu öpme düşüncesi içimde utanç duygusunu şaha kaldırıyordu.

"Peki," diye mırıldandım. Yiğit'e doğru yanaşarak hafif sakallı olan yanağına tüy kadar hafif bir öpücük bırakıp, kokusunu biraz içime çektikten sonra geri çekildim fakat yüzüne bakamayıp Uğur'a baktım. Hâlâ gülüyordu. Anası kılıklı diye geçirdim içimden.

"Sulu isterim," diyen Yiğit'in ne dediğini anlamayacrak yüzüne bön bön baktım. Anlamadığımı anlamış olacak ki, "Öpücüğü diyorum," diye açıklama yaptı. "Sulu istiyorum."

Gülümsedim yapmacık bir tavırla. "Şansını fazla zorlama istersen."

Tek kaşını kaldırdı.
"Zorlarsam ne olur?"

Dudak büktüm. "Bilmem."

Burnuma tekrar fiske attı. "Şapşal." Ardından yanağıma öpücük bırakıp oturduğu sandalyeden kalktı. Uğur'un elinden tutarak," Hadi biz gidelim de ablan giyinip kahvaltıya insin." diyerek bana bakıp göz kırptı.

Yapma.

Gözümün önüne gelen saçımı geriye iterek, "Saat kaç ki," diye sordum.

Yiğit elinde duran saate bakarak. "11.42," dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 02, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YARALI SERÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin