Sonunda gelebildik!
Bu bölüme şarkı koymuyor, sizin koymanızı istiyorum.
Satır aralarına yorum yapmayı unutmayın. Hepsini okuyacağım.
Neyse, keyifli okumalar!
*
Bazı anlar vardır, yüreğinizi pişmanlık hissi sarar. Bir şeyi yapmadan önce defalarca düşünürseniz eğer, pişman olma ihtimaliniz azalır. Ben hiç düşünmemiş, kaçmıştım. Pişman mıydım? Evet. O an yapacağım şeyin doğru olduğuna inanarak hareket etmiştim. Doğru olduğuna hâlâ inanıyordum fakat kaçtığıma pişman olmuştum. Böyle bir yere getirilmeden önce pişman değildim, kaçmam doğru bir fikirdi. Buraya getirildiğim zaman pişmanlığı iliklerime kadar hissetmiştim.
Yutkunarak sakince odanın içine doğru döndüm ve kapının önünden iki adım uzaklaşarak, gözlerinin içine baktım.
Gözleri, gözlerimde asılı kaldı.
"Sen..." dedim gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak. "Sen buradasın."
"Ben..." dedi beni tekrar ederek. "Ben buradayım."
O kadar çok sevinmiştim ki, utanmasam küçük bir kız çocuğu gibi, ellerimi çırpabilirdim. O gerçekten buradaydı ve beni kurtaracaktı. Onun olduğu yerlerde olmak istiyordum. O bana bir şey olmasına izin vermezdi, o beni herkese karşı korurdu. Sol elimle gözlerimden akan birkaç damla gözyaşını silip, burnumu çektim. Kapının önünde duruyordum, o ise birkaç adım uzağımdaydı. Üzerindeki siyah montu çıkarmamıştı oysa içerisi sıcaktı. Saçları her zaman ki gibi dağınıktı. Sanırım saçlarını sevmiyordu, çünkü hiç özenli görmemiştim.
Yanıma gelmek için bir adım attığında, ben de öne doğru bir adım attım. Bunu neden yapmıştım bilmiyordum. Aceleyle iki adım daha atıp, tam yanımda durdu. Kolumdan nazikçe tutup, beni kapıya doğru iteledi. Sorun onun bunu yapması değil, benim buna karşı çıkmamış olmamdı. Sırtımın kapıya yavaş bir şekilde değdiğini hissettim. Kokusu... ah beni benden alan kokusu. Şimdiye kadar fark etmemiştim ama ıslak toprak kokuyordu. Kolumu serbest bıraktığını kolumun havada durmasından anlamıştım. Saçlarımda sıcak nefesini hissettiğim an, tüylerim diken diken oldu. Ben bir erkekle hiç bu kadar yakın olmamıştım. Böyle hissetmem normal olmalıydı.
"Seni," diye fısıldadı, sıcak nefesini saçlarıma üfleyerek. "Çok merak ettim."
Böyle bir şey söylemesini beklemiyordum. Gözlerimin şaşkınlıktan büyüdüğünü hissediyordum. Yiğit'in yüzü saçlarıma gömülü olduğu için bunu görmemiş olması işime gelmişti. "Neden?" diye sordum nedenini merak etmediğim halde. O buradaydı ve beni buradan çıkarırdı. Nedenler falan umurumda değildi. Derin bir nefes çektiğini hissettim. Sessiz kaldığını görünce tekrar sordum.
"Neden beni merak ettin?"
"Ne zaman kaçmaya çalışsan, başına kötü şeyler geliyor." Yüzü saçlarıma gömülü olduğu için sesi boğuk çıkıyordu. "Merak etmem normal değil mi?"
"Niye merak ediyorsun, ben senin neyinim ki?" diye soruverdim.
Dakikalar boyunca sessizce bekledik o şekilde. Ayakta durmakta güçlük çekiyordum fakat belli etmemeye özen gösterdim. Yiğit'in kokusunu solumamak için büyük çaba sarf ediyordum. Başarılı olduğum söylenemezdi, çok yakındık. Sorduğum soruya cevap vermemişti. Verecek bir cevabı yoktu çünkü ben onun hiçbir şeyi değildim. Öyle bir soru sormam saçmaydı farkındaydım. Eminim ki o da farkındaydı.
"Hiçbir şeyim değilsin." Dakikalar sonra derin bir iç çekip, soruma cevap vermişti.
Hiçbir şeyim değilsin...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALI SERÇE
Dla nastolatkówBir serçeydim gökyüzünde kaybolmuş, o ise bir kartalmış avlanmaya çıkmış gelmiş bula bula beni bulmuş...