Bölüm 17

458 27 177
                                    

Bölüm şarkısı:
Emir Can İğrek - Aç Bağrını

Bölümü suhedayilmaaaz 'a ithaf ediyorum. Sınav öncesi moralini düzeltir umarım seni seviyorum kuzum ❤

🌙

"Ateşi düşmüyor."

Tuğba abla elindeki ateş ölçerle son kez Uğur'un ateşini ölçtüğünde, bana bakıp sıkıntıyla derin bir nefes verdi. "Kenan'ı aradım, gelir birazdan." Uğur'un alnına dokundu. "Anneciğim aç gözlerini." diye fısıldadı. "Bana bak."

"Anne," diyen Uğur'un sesi çok halsizdi. Ne ara böyle hasta olmuştu, anlam verememiştik. Daha sabah keyfi yerindeydi, evin içinde koşturup duruyordu. "Uyumak istiyorum."

"Uyuma bebeğim, benimle konuş."

Uğur gözlerini aralamaya çalıştı fakat başarısız olmuştu. "Anne," diye seslendi yine halsizce.

Tuğba abla gözyaşlarına hakim olamayıp sessizce ağlamaya başlayınca. "Abla, ağlama." diye fısıldadım Uğur'un duymaması için. "Kenan abi gelince hastaneye gidersiniz bir şeyi kalmaz." Sırtına dokundum. "İyileşecek."

"İnşallah," dedi bana sarılırken. Sarılmasına karşılık verdim, sıkı sıkı sarıldım. Burnunu çekerek son kez Uğur'un ateşini ölçtü. "Düşmüyor, düşmüyor." diye sitem etti. "Nasıl hasta oldu anlamadım, dikkat etmem gerekirdi. Nasıl bu kadar düşüncesiz olabildim ben nasıl?"

"Senin suçun yok," dedim. "Uğur daha çocuk bir anda hastalanması normal. Evin içinde koştururken terlemiştir."

Yatağın üzerinde duran telefonunu eline alarak. "Nerede kaldı?" diye konuştu, daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Şimdiye kadar gelmesi lazımdı."

"Gelir birazdan endişe etme."

Vakit akşam vaktiydi, saat sekiz civarlarında vardı. Yağmur damlaları cama vuruyor, tam yarım saattir yağmur yağıyordu. Ve biz yarım saattir Uğur'un odasında durmuş Kenan abinin gelmesini bekliyorduk. Bir anda gök gürledi. Uğur'un. "Anne," diye seslenmesiyle Tuğba abla oğlunun alnını öperek. "Buradayım bebeğim, korkma." dedi, sesi ağlamak üzere olduğunu belli ediyordu. "Annen yanında."

"Çok fazla yağmur yağıyor," dedim gözlerim cama vuran yağmur damlalarını izlerken.

Tuğba abla söylediklerimden sonra pencereye baktı. "Evet," diye mırıldandı. "Uğur gök gürültüsünden çok korkar." Tam o sırada gök gürledi Tuğba abla Uğur'un elini sıkıca tuttu korkmaması için.

"Kenan'ın geleceği yok, aşağı-" Tuğba abla sıkıntıdan ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemezken ayak sesleri duyduk. Hemen ayağa kalkarak kapıya doğru baktığımızda, saniyeler sonra kapı açıldı. Kenan abi gelmişti.

Tuğba abla hemen, "Nerede kaldın? Çocuk ateşler içinde yanıyor," dediğinde Kenan abi direkt olarak Uğur'un yanına geçip alnına dokundu. Başını iki yana sallayarak Uğur'un üzerindeki yorganı kenara itti ve bacaklarından tutarak onu kucağına aldı.

"Anne," diyen Uğur'a baktığımda içimin ezildiğini hissettim. "Üşüyorum." Tir tir titriyordu. Küçük ellerini babasının omzuna koymuş, gözlerini aralamaya çalışıyordu. Gözlerini açtığı gibi. "Baba," demişti bu sefer.

"Aslan oğlum benim," Kenan abi, Uğur'un alnını öperek onu sıkıca tuttu. Ardından odadan çıkmadan önce Tuğba ablaya seslendi. "Uğur'un montunu almayı unutma." dedi. Tuğba abla tam odadan çıkacakken Kenan abinin söylediklerinden sonra Uğur'un montunu almak için tekrar odaya girdi. Kenan abi merdivenleri inerken arkasından ilerliyordum. Düzlüğe çıktığı an bana bakıp, "Yiğit'i arayıp durumu anlattım. Biz hastanedeyken evde yalnız kalma diye yanına gelecek."

YARALI SERÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin