Bölüm 20

402 24 229
                                    

Bölüm şarkısı:
Kahraman Deniz - Uzak Gelecek

🌙

Hayat çok garip değil mi?

Son zamanlarda yaşadığım her şey o kadar ani oldu ki neye uğradığımı şaşırmış, nasıl tepkiler vermem gerektiğini bilememiştim. Hayatım bir anda tepetaklak olmuştu. Bir gün işten çıktıktan sonra takip edilmem üzerine başlamıştı her şey. Takip edildiğimi anlamış korktuğum için eve gidememiştim. Fakat daha sonra eve geçtiğimde hiç tanımadığım bir adamı evimde rahat tavırlar sergilerken görmüştüm.

Koyu bir şekilde bakan kahverengi gözleri içime işlemişti o an.

O gözleri her gün görmek için can atacağımı o zamanlar bilmiyordum.

Felaketim olacağını sandığım o adam şimdi içime öyle güzel işliyordu ki, kendisine kapılmaktan başka çare bırakmıyordu bana.

Yiğit Öztürk; dışarıdan ne kadar sert görünürse görünsün yaralı olan yanıyla, yaralarımı öyle güzel sarıyordu ki, merhametli bir adam olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyordum.

Bir adama en çok yakışan şeyin her zaman merhamet olduğunu düşünür aksini hiçbir zaman iddia etmezdim.

Kendimce haklıydım.

Bir adama en çok yakışan şey; merhametli olmasıdır.

Yiğit'in kolları arasında güzel bir sabaha uyanmak istemiştim uyumadan önce. Öyle de olmuştu. Uyanalı çok olmuyordu ama karşımdaki manzara bugünün güzel geçeceğini hissettiriyordu.

Yiğit uyuyordu.

Ben de uyandığımdan beri yüzümdeki saf gülümsemeyle onu izliyordum.

Bir elini alnının üzerine koymuş, diğer elini de karnının üzerine koymuştu. Kapalı olan gözlerinin etrafını kuşatan uzun kirpikleri, dudaklarının aralık oluşu, yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarıyla gözüme çok hoş görünüyordu. Elimi yanağıma koymuş gülümseyerek yanımdaki adamı izliyordum.

Sevdiğim şeylerin arasına bir yenisi daha eklenmişti.

Yiğit'i uyurken izlemek.

Alnının üzerindeki eli hareket edince beni onu izlerken yakalamasın diye hemen kendimi yatağın üzerine attım ve uyuyor numarası yaptım. Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım, uyanık olduğumu anlamasını istemiyordum. Yatağın üzerinde ufak bir hareketlilik olunca hiç kıpırdamadan olacakları bekledim. Nefes almaya bile korkuyordum, fark etmesini istemezdim. Sakin sakin nefesler almak için uğraşsamda, son anda burnuma dolan kokusu işimi zorlaştırdı. Kokusundan yakınıma geldiğini anlamam ve kalbimin aniden hızlı hızlı atması bir oldu. Kalbimin atışlarını yok sayarak uyuyor numarası yapmaya devam ettim.

Zihnimin içinde yankılanan soru şuydu;

Yiğit şu an beni mi izliyordu?

Yatağın üzerinden kalkmadığını biliyordum, kalksaydı eğer her türlü anlardım. Beni izliyor olma düşüncesi bile güzeldi. Dudaklarımı birbirine sıkıca bastırmam yanlış bir davranıştı. Uyuyor numarası yaparken sakince nefes almam zor olmuştu. Dudaklarımı serbest bıraktım. Hafif aralık olan dudaklarımdan aldığım nefes ciğerlerime ulaşınca rahatladığımı hissettim. Kaç dakikadır bu şekilde durduğumu bilmiyordum, Yiğit'in şu an ne yaptığını da bilmiyordum.

Belki de hâlâ uyuyordu.

Eğer uyuyorsa yaptığım onca şeyi boşuna yapmışım demekti.

YARALI SERÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin