Bölüm 7

925 73 63
                                    

Veee, sonunda geldik!

Biraz gecikmiş olabilirim araya sınav girdiği için anca yazabildim. En alttaki yıldıza dokunduktan sonra bölümü okumaya başlasanız diyorum hı?

Keyifli okumalar.

Bölüm şarkısı:
Tuna Türk - Dileklerim var

Bu bölümü şarkıyı seçen uraDemirkran bebeğime ithaf ediyorum.💕

🌸

Şu sıralar hissettiğim tek şeyin korku olması bütün hislerimin önüne geçmiş, içinde bulunduğum bataklıktan ne kadar çırpınırsam çırpınayım kurtulamayacağımı her geçen gün daha iyi anlamamı sağlıyordu.

Sesler gittikçe kulağıma uğultu gibi geliyor, görüş alanım git gide bulanık olmaya başlıyordu. Karşımdaki manzara dehşet vericiydi. Sandalyede oturan adamın önünde diz çöken başka bir adam, sandalyenin üzerinde oturan adamın parmaklarını bir alet yardımıyla sıkıyordu. Adamın yüzü, gözü morarmıştı parmakları da öyle... Sanırım bunun adına işkence deniliyordu.

Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra odaya tekrar baktım beni görmemişlerdi. Adamın çığlıkları artık kafamın içini ağrıtmaya başlamıştı. İşkence eden adam, bu defa eline başka bir şey almıştı. Bu manzaraya daha fazla seyirci kalamazdım. Bunun olmasına engel olmam lazımdı ama yerimde taş kesilmiştim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Cesaretimi toplayıp bir adım atacağım sırada biri gözlerimi kapatıp beni sürüklemeye başladı.

Bu kokuyu tanıyordum,

Bu koku, Yiğit'in kokusuydu..

"Sakın bağırma!" diye fısıldadı kulağıma doğru. Kokusu beni hipnoz edecek kadar etkiliydi.

Beni sürüklemeye devam ederken elini gözlerimden çektiği an gözlerim bulanık görmeye başladı. Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra net görüyordum artık. Bu defa kolumdan tutup beni çekmeye başladı. Canı isteyince beni oradan oraya sürüklüyordu. Bu durum canımı fazlasıyla sıkıyordu ama ne yaparsam yapayım engel olamayacağımı biliyordum.

Rastgele seçtiği bir odaya girdiğimizde kapının arkasına yaslanıp yüzüme baktı.

"Lan!" diye sinirle konuşmaya başladı. "Senin orada ne işin vardı?"

"Siz nasıl insanlarsınız?"

Sesim yüksek çıkmıştı. Yüksek sesle konuşunca daha çok sinirleneceğini biliyordum ama umurumda değildi. Sabır dilenir gibi derin bir nefes verdikten sonra bakışlarını odanın içinde gezdirmeye başladı.

"O adamın ne suçu vardı?" diye sorduğum da sesim az öncekine nazaran daha kısık çıkmıştı.

"O şerefsiz," dedi ve bir kaç saniye sustu. "O şerefsizin ne bok olduğunu bilmiyorsun. O bunu çoktan hak etti."

"Nasıl vicdanınız var sizin aklım almıyor," dedim bakışlarımı yere sabitleyerek.

O an gözlerimin önünden bir türlü silinmiyordu. Görmemen gereken bir şeyi görmüştüm. Ve bu benim zararıma olacaktı. Bakışlarımı yerden çekip Yiğit'in koyu kahve gözlerine sabitledim.

"Patron senin o olaya şahit olduğunu öğrenirse buradan kurtulma şansın hiç olmayacak."

"N-nasıl yani? dedim kekeleyerek. Resmen herşeyi daha da zorlaştırıyordum. Buradan kurtulmak için çabalarken aslında kurtulmuyor daha da dibe batıyordum.

YARALI SERÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin