Bölüm 18

476 26 147
                                    

yznisanur21 bölümü sana ithaf ediyorum. Seviliyorsun fıstık! ❤

Keyifli okumalar!

Bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Bölüm Şarkısı:
Edis - Buz Kırağı

🌸

Daha kötü ne olabilir ki dediğim her şeyin hep daha kötüsü olmuştu.

Bu hep böyle olmak zorunda mıydı?

Suyun içine düşeceğimi anladığım an elimle burnumu kapatmış, gözlerimi sıkıca yummuştum. Ne kadar nefessiz kalabilirdim bilmiyordum, suyun içinde çırpınmaya çalışmaktan başka yaptığım bir şey yoktu. Ben yüzme bilmiyordum. Nasıl kurtulacaktım? Su yutmamaya çaba sarf ediyordum. Nefessizlikten ciğerlerim patlama noktasına geliyordu, daha ne kadar dayanabilirdim? Çırpınmaya çalışsam da nafileydi. Yukarı çıkmak için ayaklarımı hareket ettirip kendimi yukarı attım. Olmuyordu, sonuç başarızdı. Sakin olamıyordum buradan tek başıma çıkamayacağımın farkındaydım.

Su yutmamaya çalışsamda bu imkansızdı, nefes alabilmek için dudaklarımı araladığım an suyun ağzıma dolması midemde yanıcı bir his bıraktı. Kaç saniyedir burada olduğumu hesaplamamıştım, tek bildiğim biraz daha kalırsam boğularak ölecek olmamdı..

Gözlerimi düştüğümden beri asla açmamıştım. Öksürme ihtiyacıyla dolmuştum. Su yutmaya devam ederken bir an önce bu işkencenin bitmesini istiyordum. Düşmeden önce Yiğit'in ismimi andığını duymuştum. Beni kurtaracağından emindim. Son defa kendimi yukarı doğru attığımda havuzun içinde gürültü oluştu.

Yiğit havuza atlamış olmalıydı.

Birkaç saniye içinde elinin, belime dolandığını ve beni hızla yukarı çektiğini hissettim. Suyun dışına çıktığımda ilk yaptığım şey kuvvetli bir şekilde öksürmek oldu. Yuttuğum suları çıkarmaya devam etsemde hâlâ nefes alamıyordum. Ciğerlerim patlayacakmış gibi acıyordu.

"Geçti," diyen Yiğit'in sesini duyduğumda havuzun kenarında olduğumuzu fark ettim. Elimi boğazıma götürmüş peş peşe öksürmeye başladım. Yiğit sırtımı sıvazlarken. "Tamam geçti iyisin," dedi, sesi yumuşaktı ama biraz kızgınlık hissetmiştim. Midem yanıyordu, bu his bir an önce geçmeliydi her an kusacakmış gibi hissediyordum.

Gözlerimi açtığım gibi yanımda duran Yiğit'e baktım. İlk önce puslu görsemde saniyeler sonra net görmeye başlamıştım. "Sen neredesin ya?" diye kızdım sinirle. Konuştukça boğazım ağrıyordu. "O kadar bağırdım hiç mi duymadın?"

Bu tepkimi beklemediği ortadaydı. Alnına düşen ıslak saçlarından damlayan su yüzüne değiyor, gözlerini kırpmadan beni izliyordu. "Duymadım," dedi net bir sesle. "Özür dilerim."

Üzerime yapışan kıyafetler o kadar çok ağırdı ki vücudumu oynatamıyordum. Telaşlı nefeslerimi düzene sokmaya çalışıyordum. Bir kez daha öksürdükten sonra. "Özür dilemen bir şeyi değiştirmez," dedim, sesim kısık ve pürüzlü çıkmıştı. "Az kalsın ölüyordum."

"Geçti," dedi bir kez daha.

Arkadan havlayan köpeğin sesini duyduğumda, omzumun üzerinden olduğu yere baktım. Biraz ötemizde durmuş bize bakıyordu. Titreyen bedenimi umursamadan ellerimle enseme, alnıma ve yüzüme düşen saçlarımı çektim. Korkudan ellerim titriyordu. "Hepsi bu köpek yüzünden oldu." dedim acıyan boğazıma aldırmadan. Yiğit önce yüzüme sonra köpeğe kısa bir an baktı. "Korktum. Bana saldıracaktı."

YARALI SERÇE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin