Zindan Ev

37 7 0
                                    

_

___________________

-... İşte böyle duru. Dedim en küçük ayrıntıyı bile  atlamadan.
-Her ne kadar bize haber vermeden şirkete gitmiş olsan da bu sefer başına buyruk davranman işe yaramış. Dedi düşünceli bir şekilde.
-Nasıl yani?
-Ceren o yemeğe gitmeyeceksin. Dedi.
-Ne? Neden? Dedim şaşkında.

-Seni o eve kalıcı sokabiliriz çünkü. Diyen Duru değil Güneş'ti bu sefer.
-Nasıl sokacaksınız?
-Diyelim ki başın belada. Peki Kenan Karatay iş yapacağı adamın kızını tehlikede bırakmayı göze alabilir mi? Dedi Güneş heyecanla.
-Lafı gevelemeyi kesip doğru düzgün anlatır mısınız? Dedim sabırsızca.
-Güneş diyor ki ceren, o yemeğe giderken bir grup düşman sana saldırsa. Ve bir şekilde öncesinde Kenan Karatay'a bunun haberi gitse. Sonra gelip seni kurtarsalar. Başın belada olduğundan seni yanlarında misafir etseler. Dedi Duru sırıtarak.

Anlatmaya çalıştıkları git gide aklıma yatıyordu. Ne de olsa bir erkek kendine muhtaç olan kıza çok daha fazla ilgi duyabilirdi. Ve bende daha doğrusu Julia da onlara muhtaçtı.

-Ama çatışma çıkabilir. Dedim sorarcasına. 
-Bunu bende düşündüm. Saldırganlara önceden çelik yelek ve koruyucu giysiler giydirirsek sorun olmaz. Gerisi ajanlarımızın rol yeteneğine kalır. Peki var mısın? Dedi Güneş.
Derin bir nefes verdim ve başımı salladım.
-varım. Yapalım şunu.

_________________

Akşam saatleri

Silahın emniyet kilidini açtım ve torpidoya koydum. Her ne olursa olsun önlem almalıydım sonuçta. Camlar açık olduğundan dışarının ayazı üşümeme neden oluyordu. Ama umursamadım. Onun yerine ayağımdaki topukluların bağcıklarını daha çok sıkarak  sabitlenmesini sağladım. Saçlarımı tepeden toplamıştım zaten bu yüzden avuç içim kadar olan minik çakıyı at kuyruğunun içine kolaylıkla sıkıştırdım.

Yedek silahında şarjörünü kontrol ettikten sonra koltuğumun altına koydum. Son olarak bucağımı gölgeliğin altına sakladığımda hazırdım.

Belki bu kadar hazırlanmak saçmaydı ama ben bir ajan olarak her duruma hazırlıklı olmayı öğrenmiştim. Ve Kenan Karatay bana güvenmezse ya da bir şekilde deşifre ederek tuzağa Çekerse kendimi korumak zorundaydım.

Sonunda arabayı çalıştırıp yola çıktığımda derin bir nefes verdim. Bu sırada beklediğim gibi telefonum çaldı. Her ne kadar bilinmeyen numara olsa da arayanın Kenan yada adamlarından biri olduğuna emindim. Belki de saldırı haberimi çoktan almışlardı.

Telefonu açmak yerine sesini kıstım ve yan koltuğa fırlattım. Sonra gaza bastım.

Olay yerine geldiğimde çoktan üç siyah araç yolumu kapatmıştı. Issız ve geniş bir sokaktaydık. Karşımdaki siyah giyimli mafya tipli adamların ajan olduğunu bilmek bir az olsun rahatlatsa da hala gergindim. Yavaşça arabanın kapısını açıp aşağı indim. Adamların başında bir kaç kez üstte gördüğüm ve Güneş'in en yakın arkadaşı olan Mehmet vardı. Göz kırparak ona başladığımızı anlattım. O da başını belli belirsiz sallayıp onayladı beni. Ama yüzünde hala sert bir ifade vardı.

Bundan sonrası tamamen bir tiyatro sahnesiydi.

Korkulu bir ifade oturtturdum yüzme. Ve sanki ağlayacakmış gibi titreyen sesimle,
-Siz de kimsiniz? Diye sordum.
-Julia Roberts, Babanın bize vermesi  gereken bir hesap var. Ve ne yazık ki o gelemeyecek kadar korkak olduğundan biz o hesabı seve seve senden alabiliriz. Dedi Mehmet psikopatça bir sırıtışla. İşinde gerçekten iyiydi.

KELEBEĞİN ÖLÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin