Özür Dilerim

34 7 9
                                    

Odamda bir aşağıya bir yukarı volta atarken aklımda ne yazık ki Sinan'dan başkası yoktu. Bir şeyler oluyordu. Kenan herkesi ayak altından çektiğine göre hiç iyi şeyler olmuyordu. Aşağı inip bakmak istesem de korkuyordum da. Ama yarım saattir Sinan'ı görmemiştim. Ve aklıma gelen düşünce beni korkutuyordu. Eğer öyleyse yanında olmak istedim.

Saf bir cesaretle belki, odadan çıktım. Sessiz adımlarla nefret ettiğim o bodruma indim. Ve bir kaç gece öncesinde yaptığım gibi kapının önünde diz çökerek içeri izlemeye başladım.

Ordaydı. Sinan orda ilk gördüğümde ki gibi odanın ortasında diz çökmüş başı öne eğik bekliyordu. Yine Kenan'ın sesi ilişti kulaklarıma.
-Sen bu dünyaya beni delirtmek için mi geldin? Hangi hakla emirlerime itaat etmezsin lan sen. Dedi yakalarından tutarak. Sinan yine karşı gelmiyordu. İçim acırken izlemeye devam ettim.
-Sana karını alıp git dedim. Sen beni değil karını dinleyip burada kaldın. Dedi bir tokat geçirirken yüzüne.
Ellerim titremeye başlamıştı.
Sinan sonunda konuşmaya cesaret ederek,
-Acı çekiyor. Yola katlanamaz. Dedi.
Kenan ise irice açtığı gözler ile Sinan'ı bir kez daha yakalarından kavrayıp ayağa kaldırdı.
-Lan sen konuşuyor musun bide. Öldürürüm seni Sinan. Öldürürüm. Diye bağırdı kendini kontrol edemeyerek.

Ağzımı hızla elimle kapatarak bir hıçkırığın çıkmasına engel oldum. Yaşlar tekrar yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı. Allah'ım bu adam neden bunlara katlanıyordu? Anlayamıyordum ki! Hangisi gerçek Sinan'dı? Burada gördüğüm o masum küçük çocuk mu, bir polisi öldüren soğuk kanlı katil mi, yoksa bu gün acı çekiyorum diye acı çekmeyi göze alan adam mı? Hangisisin Sinan sen? Masum musun, katil mi? Kimsin sen? Bunu bağıra bağıra sormayı o kadar isterdim ki...

-Çıkar üstünü!!
Ve işte yine o iğrenç şey başlıyordu. Sinan itaat ederek tişörtünü bir çırpıda çıkardı.
Daha kabuk bağlayamayan yaralar Kenan'ın her bir kemer darbesi ile tekrar kanarken sesi çıkmasın diye dudaklarını dişliyordu Sinan. Ama buna rağmen içime oturan inleyişleri doluyordu kulağıma. Acı içinde,
-Lütfen dur. diye yalvardı Sinan.
Ama Kenan daha da sert darbelerle vurdu kendi öz oğluna.

Peki daha ne kadar devam edecekti bu işkenceler. Görüntüye artık katlanamıyordum. Bu yüzden arkamı dönerek sırtımı duvara yasladım. Ellerimle kulaklarımı kapatıp göz yaşlarımı dindirmeye çalıştım. Ama o odanın önünden ayrılamadım. Çünkü Sinan'ı bırakmak gelmedi içimden.

Yazar'dan

İki genç bir kez daha aynı yerde yan yanaydı. Ama bu sefer Sinan habersizdi Ceren'in orda olduğundan.

-Sende annen gibi bir salaksın. Diye bağıran Kenan sert bir kemer darbesi daha vurdu Sinan'ın sırtına.
-Akıllanmıyorsun dimi? Dayak yemeden akıllanmıyorsun.

Acı çekiyordu Sinan. Canı yanıyordu. Ama katlanıyordu. Katlanıyordu çünkü bu güne kadar beklediği kadın artık onun olmuşken pes edemezdi. Dahası alması gereken bir başka kadın daha vardı bu adamın ellerinden ve uğruna öleceği o  iki kadını bu evden, bu karanlıktan, bu adamın kucağından kurtarmadan pes edemezdi. O yüzdendi ya dişlerini sıkarak bekliyordu. Acıya katlanıyordu çünkü sonunda kurtulacağına inanıyordu. O güne kadarsa bu adamın gözüne girmek zorundaydı. Bu adam... Kendi babasına bu adam demek içini sızlatırdı belki Sinan'ın. Ama kendi babası, daha küçücük bir çocukken annesini öldürürcesine dövdüğünde, ölmemiş miydi Sinan için? Oysa Sinan hep babasını beklemişti. " O gelince benim kahramanım olacak." Demişti. Çünkü diğer çocuklar için babaları öyleydi. Ama Sinan yanıldı koşarak kollarına atladığı babası onu bir cehenneme attı. Daha da acısı Sinan'a o cehennemden çıkmak için anahtarda verdi. Ve dedi ki, " istersen çık git. " giderdi Sinan arkasına bakmadan giderdi. Tabi eğer haftalar önce öldü sandığı annesinin de o cehennemde olduğunu bilmeseydi. Gidebilir miydi artık? Gidemezdi. Annesini kurtarana kadar gidemezdi. O yüzdendi ya susmuştu. Her acıya rağmen  her canını acıttığına rağmen susmuştu.

KELEBEĞİN ÖLÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin