Gün Batımı

22 7 3
                                    

1 ay sonra

-Bu gün ki antrenmanlar beni çok yordu be güzelim. Senin o cadaloz akıl hocan bir nefes aldırmıyor bana. Neymiş Kenan her an ortaya çıkabilirmiş. Çıkarsa hazır olmalıymışız falan. Ben zaten idmanlıyım ama anlamıyor işte. İdmanlısın ama ajan gibi düşünemiyorsun diyor. Ee o gün panzehiri alıp onu bırakmasaydım kaçmazdı. Ama o kadar yarayla uzaklaşabileceğini düşünmemiştim. Kızgın o yüzden Duru bana. Aslında herkese kızgın. Kendi de dahil. Gerçi ona da hak vermiyor değilim. Küçük bir hatası yanlış bir kararı yüzünden birini daha kaybetmeye lüksü yok. Evet! Senden sonra her şey değişti. Ben artık ekibinle çalışan gayri resmi bir ajanım. Yani bir bakıma. Güneş hala " görev bitince seni kendi ellerimle kodese tıkıcam." diyor ama sanırım artık eskisi kadar nefret etmiyor benden. Bide geçen annemle ilgili bir kaç bilgiye ulaştık demiştim ya, sanırım anneme kavuşmak için önümde hiç bir engel yok artık. Ateş inatla en fazla bir hafta içinde annemi bulacağımızı söylüyor. Onu bulursak Kenan'ı da bulabiliriz diye düşünüyoruz. Öyle işte. Ha unutmadan seni çok özledim... Diyen Sinan titrek derin bir nefes alırken odanın kapısı açılmıştı. Ancak bunu fark etmedi Sinan.

Leyla hanım kızını kontrol etmek için gelmişti. Ama Sinanı gördüğüne şaşırmadı. Çünkü bu genç adam her fırsatta, her boş anında soluğu Cerenin başında alıyordu. 1 aydır evine gittiği günler bile sayılıydı belki de. İlk zamanlar Demir bey babacan bir tavırla kızına gerektiğinden çok daha yakın davranan bu adama kızsada hatta bazı şeyler için onu suçlasa da zamanla o da görmüştü Sinan'ın gözlerinde ki sevgiyi. O yüzden artık ses çıkarmıyordu.

1 ay! Dile kolay bir aydır komadaydı Ceren! Ve herkesin hasret olduğu o gözlerini bir türlü açmıyordu. Vücudunda ki yaralar hatrı sayılır derecede iğleşmişti ancak bazı izler hiç geçmeyecekti. Mesela karnında ki bucak çiziklerinden bazıları o kadar derindi ki doktorlar estetik ameliyat yaptırmadığı sürece iz kalıcağını söylemişti. Bir de zehirin oluşturduğu izler vardı ki, 1 ay geçmesine rahmen hala varlıklarını koruyorlardı. Evet eskisi kadar beligin değillerdi ama hala yeşil izler seçiliyordu. Parmağı çoktan iyileşmiş, yaşadığı işkencelerde kırılan kolu kaynamıştı. O aşağılık herif Cerene 72 saatlik süreçte hiç bir insanın akıl edemeyeceği kadar çok zarar vermişti. Psikolojik olarak da fizyolojik olarak da Ceren'i fazlasıyla zorlamıştı. Belki de Cerenin yerinde bir başkası olsaydı hiç dayanamaz oracıktı ölürdü. Ancak Ceren güçlü kızdı.

Leyla hanım içini burkan bu görüntüyü daha fazla izlemek istemedi. Ve Sinan'ı
Rahatsız etmeden geldiği sessizlikle kapıyı kapatarak bahçeye çıktı.

-Bir sen de açsan gözlerini. Annemle senin güvende olduğuna bir emin olsam, yemin ederim Güneşe bırakmadan ben gidip teslim olucam. Ama işte sen uyanmıyorsun. Uyan artık be. Olmaz mı?
Dedi Sinan çaresiz bir sesle.

Bu sırada odanın kapısı bir kez daha açıldı. Bu sefer içeri Selen ve Caner girdi. Yavaşça yaklaştılar ablalarının yatağına. Ve Sinan'ın karşısında ki koltuğa oturdular.
Sinan bakışlarını bir an olsun Cerenin yüzünden çekemezken iki kardeş de ablalarının yüzünü inceliyordu.
Neden sonra Sessizliği Selen bozdu.
-Sinan abi, ablam küçükken nasıldı? Hatırlayamıyorum. Dedi gözleri yaşarırken.
Anında aklına dolan onca anı ile gülümseyen Sinan derin bir nefes alarak,
-Ablan bu dünyada görüp görebileceğin en haşarat en yaramaz ve en hayat dolu çocuktu. Salıncakları çok seviyordu. İnmek bilmiyordu. Hatta bir keresinde salıncak sırası beklerken sıkılmış ve kız insin diye çalıların arasında bulduğu antenli böceği kızın üstüne atmıştı. Kızın çığlığını bir kenara bırakın ablanızın boşalan salıncağa koşarken yüzünde ki gülümseme o kadar güzeldi ki... Derken sanki o anları henüz yaşar gibi hayranlıkla bakıyordu cerene.

KELEBEĞİN ÖLÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin