Korkma benden, simurg.

2.2K 183 263
                                    


okuldan nefret ediyorum

bıktım

neyse! hoşgeldinizz!!!

***

"Adım ne demiştin?" diye sordu gözlerini kısarak karşısındaki fazlasıyla yapılı bedene ve şekilli yüze bakan yeni gelmiş çocuk. Masadan çoktan kalkmışlardı ve şimdi ise koltuklara ayrı ayrı dağılmış, gergin bir tanışma konuşması yaşıyorlardı.

Boğazını temizleyen siyahlı bedenini hafifçe öne eğerken dirseklerini dizlerine yaslayarak geniş bir gülümseme ile önce çaprazında oturan bana bir bakış attı, ardından yeniden bakışlarını ona çevirerek "Leonardo. Veya Jeong Junyoung. Nasıl seslenmek isterseniz." diye cevapladı.

Evet, bu ismi az önce uydurmuştu. Leonardo durumuna oldukça komik olsa da tesadüfen kafadan attığım Amerika yalanı nasılsa bir parça gerçek çıkmış, yine de beni yalancı çıkarmamıştı. Jeong Junyoung, muhtemelen kendi ismine uyması için kafadan attığı yeni bir kimlikti. Buna göz devirdim belli etmeden. Yoongi kim olduğunu sorunca tanıştırmak durumunda kalmıştık. Sadece iki gün kalacaktı zaten, bir lanet olası arkadaşım daha gelmezse konuyu sorunsuz kapatırdık ve başım dertte olmazdı ama durum bu ya! Hepsi birden beni özlemiş gibi (!) yanımda bitmişti.

"Pekala Junyoung... Neden burada kalıyorsun?"

Yoongi'nin sorgulayan bakışlarına ve yanında parmaklarıyla oynayıp sessizce onları izleyen sevgilisine baktım. Hoseok Junyoung'un yanında koltukta bağdaş kurmuş, elindeki kumandayla açtığı altyazılı Amerikan filmini izliyor ve konuyla hiç oralı olmuyordu. Bizi dinlediğinden bile şüpheliydim.

Benimse gözlerim ara ara çevrede geziniyor, her birinin üzerinde dolanıyor, gergince kucağıma indirdiğim bakışlarımla avuçlarıma tırnaklarımı batırıp duruyordum. Açıkçası bu gizlenme durumundan bir tam günde sıkılmıştım bile. Şimdi durup onlara: "Bu adam beni rehin aldı. Aslında bir yabancı ve her yerde aranıyor!" diye bağırsam ne derler zihnimde ölçüp tartıyordum. Öte yandan yediğim kreplerin ve meyve suyunun damağımda bıraktığı tada odaklanıyor, ara sıra bakışlarımı bir kovboy filmi bulunan ekrana çeviriyordum. Bıkkın bir iç çektim. Junyoungun, yani Jungkook'un Yoongiye verdiği cevaplara kulak kabartıyordum.

"Küçük bir konaklama diyelim. Kısa süreli bir şey."

"Kim için buradasın?"

"Taehyung, arkadaşız biz. Beni buraya o getirdi."

Gözlerimi ona çevirip yüzüne baktım ama haklıydı da söylediği şeyde. Onu bir aptal gibi kolundan tutup evime getirmiştim. Ne için? Yolu öğrenmesi ve yeniden konaklaması falan mı? Tam bir aptaldım.

"Evet, ben getirdim." diye mırıldandım.

"Arkadaş mısınız?" dedi şaşkınca. Seni ilk kez görüyorum."

Kaşlarımı çatarak Yoongiye bakarken daha fazla eşelemesini istemiyordum. İsmini bilse yeterdi işte. Neden uzatıyordu? "Görmediğiniz arkadaşlarım da var Yoongi." diye söylendim.

"Sadece merak ettim işte. Hem, sanırım Avrupalı. Yüz hatları tamamen asyalı olsa da isminden Leonardo diye bahsetmedi mi?"

"Evet, bu doğru. Babam Amerika'da doğdu. Annem asyalı. Bu yüzden iki ismim var."

"Anladım... Peki onları tanıyor musun? Hoseok ve Jimin'i?" diyerek koltukta oturan bedeni eliyle gösterdi. Hoseok cevap vermeden odaklandığı filme bakıyor ve arada garip mimikler sergiliyordu. Junyoung, ikisine de göz gezdirirken Jimin onun yerine cevapladı sevgilisini.

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin