Görüşelim, mürekkebim bitmeden.

791 68 62
                                    

hosgeldinizz!!!

bu bolum biraz dumura ugrayabilirsiniz, o halde finalden onceki son bolume gecelim 🥹

Tw: duygusal agirlikli olacaktir

***

Hafif bir esinti saçlarımı olduğu yerde dağıtırken göz kapaklarım yorgunluğun verdiği uyuşuklukla yavaşça aralandı. Tam karşımda duran büyük camlardan içeri güneş ışıkları girmekteydi ve biraz fazla uyumuş olsam gerek, saat öğle vakitlerini geçmekteydi.

Nerede olduğumu algılamak adına gözlerimi yumruk yaptığım ellerim yardımıyla ovalayarak doğruldum yataktan. Çevreme bakınırken ilk fark ettiğim yeni değiştirilmiş beyaz çarşaflar olurken gözlerim kıyafetlerime kaydı. Onlar da daha rahat bir gecelik takımıyla değiştirilmiş, tertemizlerdi.

Saçlarım kuruydu fakat yeni yıkanmış oldukları etrafa yayılan ferah şampuan kokusundan fark ediliyordu. Gece ben uyuduktan sonra ne olduğunu hatırlamıyordum. Ancak Jungkook'un benden çok sonra uyuduğu belliydi.

Aklımdan geçen adıyla gözlerim odayı dolaştığında içeride olmadığını fark edebildim zorlukla. Uyku mahmurluğu ve ağrıyan kalçalarımla yataktan sıyrılmak için çarşafları ittirdim ve banyoya yürüdüm. Muhtemelen mutfakta o çok başarılı omletlerinden yapıyordu. Yüzümü yıkayıp yanına gitmeyi planladım.

Sonunda ayılan bedenimle banyodan çıkıp da üzerimi değiştirme zahmetine girmeden -çünkü yürümekte biraz zorlanıyordum- kapıya doğru yöneldim. Yüzümde acının da hakim olduğu belli belirsiz bir tebessüm hakimdi ve gram utanç hissetmeden mutfağa gidip sevgilimin yanağından öpmeyi, beraber güzel bir kahvaltı ettikten sonra ona belki de çevreyi gezmeyi teklif etmeyi hayal ediyordum.

Her şey boş bir mutfak ve salonla karşılaşıncaya kadardı.

Gözlerim mutfağın ve salonun boş alanını seyre dalmışken şaşkın bakışlarım sürgülü camdan bahçeye döndü. Belki de dışarı çıkıp güneşin tadını çıkarmak istemişti?

Yavaş adımlarla oraya yürüdüm ve camı sola iterek çimlere basıp bahçeye çıktım. Güneş çok parlaktı ve hava da sıcaktı. Kısılan gözlerim çevreyi tararken etrafta kimseyi göremedim. İçimde bir telaş ve merak duygusu alevlenmişti. Ayrıca aralarında korku da vardı.

Kalbim panikle ritmini bozup da hızlandığında yutkunarak içeri girdim tekrardan. "Jungkook!" diye bağırdım salonda. Odalardan birisindeyse eğer beni duysun diyeydi. "Jungkook, nerdesin?"

Adımlarım acıyan kalçalarıma rağmen hızlandı ve birlikte resim çizdiğimiz o odaya girdim. Kapıyı açtım ve yeniden boş bir odayla göz göze geldim. Kaşlarım çatıldı. Odasını kontrol ettim. Sonra da banyosuna baktım. Depoya kadar her yeri aradım ama evde ne bir ses ne de bir beden göremedim.

Nefeslerim sıklaşırken odama giderek telefonumu aradım. Komodinin üzerinde duruyordu. Yatağa bastırdığım dizimle telefona uzanıp aldım ve hızlıca numarasını tuşladım. Sinyal sesi duyulurken bir elim dudaklarımın arasında, stresin etkisiyle tırnaklarımı kemiriyordum.

Hemen endişelenmek istemedim. İyi ihtimallerle bütün evi arayıp dışarı çıkması büyük tehlike arz eden adamı ararken markete gitmiş olabileceğini dahi düşündüm fakat bulunduğumuz bölge şehre uzakken ve yiyecek ihtiyacımızı bile Namjoon aracılığıyla karşılarken bunun olması imkansızdı. Ama öyle ya, korku en kötü ihtimalleri getirirdi akla.

Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki göğüs kafesim zorlanmaya başladı. Panik atak geçmişim olmasa dahi şu an yaşadığım stres kaosun habercisiydi. Telefon çaldı, çaldı ve sonra da beni korkudan öldürecek o ses duyuldu.

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin