Güzel değilsin demedim.

2.2K 173 138
                                    

e geleyim artık buraya

hosgeldinizz!!!

***

Mahvolmuşluk.

Hani olur ya ne olursa olsun diye her şeyi akışına bıraktığınız bir dönem, tam orada dikiliyor ve etrafımda ne olup bittiğini görmeye gözlerimi kapıyordum. Bitmiş, tükenmişlik hissi. Yarını düşünmeyip bugün için yaşamaya başladığımızda gerçek anlamda yaşamaz mıydık zaten? Ne olurdu ki bir kerelik sadece şimdiyi düşünüp, endişelenmeden hareket etsem... Gerçek huzur bu değil miydi?

Artık bunu o kadar benimsemiştim ki, kendi söylediğim yalanlara inanmak tek çözüm yolu gibi görünmüştü gözüme ve evime aldığım adama gerçekten arkadaşım gözüyle bakmaya çalışmıştım. Bugün çarşambaydı, vakit öğlene yakındı ve kahvaltı masasında onunla otururken iki dost gibi sohbet ediyorduk. Bir haftalık değil de bir ömürlük arkadaşlar gibi, yarını veya dünü düşünmeden. Geçmişsiz ve geleceksiz sadece iki dost gibi.

"Öyle değil! Yamuk sürüyorsun Jungkook. Düzgün yapsana şunu!"

"Ne ya? Böyle sürülmüyor mu?"

"Hayır, bırak da sana göstereyim."

Elinden aldığım ekmeğe bıçak yardımıyla buram buram kokan sıcacık çikolatayı dikkatlice sürerken aynı zamanda "Bak, böyle işte." diye gösteriyordum ona. O da sanki çok önemli bir şey yapıyormuşum gibi dikkatlice elimi izliyor, anlamış gibi mırıltılar çıkarıyordu. Ekmeği ona uzattığımda elimden alarak dikkatlice ağzına yaklaştırdı ve bir ısırık aldıktan sonra dolu ağzıyla konuşmayı denedi. "Reçelden de sür."

Emir kipiyle kaşlarım çatılırken elimdeki çikolata kaplı bıçağı yüzüne doğru tutup "Kendin sür." dediğimde gülerek bıçağı elimden aldı ve lokmasını çiğnerken meyve suyuna uzandı. Bu sabah Hoseok yakınlardaki bir arkadaşına gideceğini söyleyerek evden çıkmıştı. Geleli daha çok kısa bir süre olmuşken nasıl arkadaş edindiğini merak etsem de sorgulamamıştım. Jimin ile Yoongi ise karşı komşumuz olan Jeonginlerdeydi. Yani evde yalnızdık ama bu kez telaş yapmamış, korkup kekelememiş ve ona gerçekten arkadaş gözüyle bakmıştım. Bu iletişimimizi kolaylaştırmıştı, bu yüzden mutluydum.

Aslında görünüş olarak inanılmaz çekici, karakter olarak ise biraz karanlık olsa dahi tatlı sinir birisiydi. Eğlenmeyi ve dalga geçmeyi seviyordu. Kimi zaman korkutmaktan da hoşlandığını düşünüyordum fakat bu muhtemelen işi gereği normaldi. Çevrenizdeki insanları olduğu gibi kabul etmeye başladığınızda, hayat daha yaşanabilir bir hale geliyordu. Bunu başardığım için kafamdaki tüm o karmaşadan kurtulmuş gibi hissediyordum.

"Bu akşam gelirler."

"Kim?" diye sordum kafamı kaldırıp ısırdığım ekmekle ona bakarken.

"Beni almak için. Bu akşam gelmeliler."

Neden bahsettiğini anladığımda kaşlarımı kaldırdım. Bunu aklımdan diğer her şeyle beraber çıkarmış olmalıydım. Dün gece ıslak hamburgerler sonrası biraz mide fesatı geçirmiş olsak dahi iyi bir uyku çekmiş olmalıydım ki, sabah uyandığımda farklı birisi oluvermiştim. Uykumda falan efsunlanmış olabilir miydim ki?

"Geldiklerinde ne olacak peki?" Ağzımdakini yutup zor bela konuştuğumda bıçağa uzanıp ekmeğine reçel sürmeye başladı. Bu esnada dudağının kenarındaki çikolata gözüme çarpsa da bunu ona söylemedim. Hangi hapishane kaçkını yemek yerken dudaklarına çikolata bulaştırırdı ki? Onun birilerini incitmiş olabileceğine inanmak dahi zordu.

"Beni alıp götürecekler, medyadan uzak duracağım ve muhtemelen evinizde arama yapılacak."

Kaşlarımı çattım. "Ne?"

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin