Gerçek mi şarap mı?

1.2K 138 8
                                    

***

"Hey, oyun oynayalım mı?"

Tek kaşımı kaldırırken şaşkınlıkla baktım suratına. "Oyun mu? Burada mı?" Ciddi olup olmadığına emin olmaya çalışıyordum.

Omuz silkerken "Evet." dedi ve bedenini bana doğru çevirirken yerden destek alıp bağdaş kurdu yanımda. Ben dikkatlice izlerken elindeki bardağı havaya kaldırdı ve "Bunlarla." diye yanıtladı.

"Nasıl yani?" derken kaşlarım havalandı. "Yani şey gibi mi..."

"Evet. Tam olarak o. Gerçek mi..." diyerek bardağı biraz kaldırıp parmakları arasında iki yana salladı ve kırmızı sıvı iki yana savrulurken tamamladı. "...şarap mı?"

"Hmm." dedim düşünür gibi bir sesle. Sorularının ne çeşit olacağını zihnimde ölçüp tartarken, bunun fena bir fikir olmadığını düşünüyordum çünkü merak ettiğim çoğu şeye cevap bulmanın en kolay ve hızlı yolu buydu sanırım.

Tabii o cevaplamak istediği sürece.

"Peki." dedim bu nedenle kabul ederek. "Oynayalım, ilk sen sor."

Bir sonraki hamleyi oynamanın en zekice yolu, önce rakibinin hareket etmesini sağlamaktır. Bu bir satranç tahtasıysa ve ben siyah tarafsam, o beyaz olandı ve ben ilk onun başlamasına izin vererek sonraki hamlemi iyice planlamalıydım.

Kafasını sallarken bir elini yere koydu ve bedenini geriye doğru yaslarken gözlerini gökyüzüne dikti. Bir süre düşündü ve ardından aklına basit bir soru gelmiş gibi kafasını eğip yüzüme baktı. Doğrudan söyledi.

"Daha önce hiç uçağa bindin mi?"

Kolay bir soruydu. Belli ki piyonu oynamayı seçmişti. "Evet, bir kere bindim." derken ben de bedenimi ona çevirdim ve oyuna hazır gibi bağdaş kurdum. "Sıra bende, hiç onlardan içtin mi? Yani... Sattığından?"

Gülüp kafasını iki yana salladı. "Kullanmadım. Dediğim gibi, sadece iş."

Anlamış gibi gözlerimi kaçırdım.

"Hiç suç işledin mi? Hırsızlık da olur."

"Küçükken Jiminlerle marketten arakladığımız birkaç çikolata sadece... Sicilim temiz." diyip soruma geçtim. Şimdiye kadar ikimiz de içmemiştik. "Geçmişe dönsek yine peşimden gelir miydin?"

Kaşlarını kaldırırken zor bir soru gibi bir süre sessizce bekledi. "Sanırım..." diyerek gözlerini kısıp uzakta bir noktaya odaklandı. "Gelirdim. Yani başına iş açmak istemezdim fakat gelirdim işte."

Kafamı sallayıp sormasını bekledim.

"İlk öpücüğünü ne zaman aldın?"

Pekala, beklediğim bir soruydu. Bu tür oyunlarda genelde bu sorulurdu. "Lisede, bilirsin. Ergenlik işte."

"Hiç birini yaraladın mı?"

Yüzüme bakarken iç çekti ve kadehi kaldırarak büyük bir yudum aldı. Yutkundum, ne olduğunu sorma şansım yoktu. "Seokjinle nasıl bitti?"

Omuz silktim. "Aşk değildi, takıldık sadece. Hiç kumar oynadın mı?"

Komik bir şey söylemişim gibi kahkaha attı. "Bunu sorman sence de saçma değil mi?"

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin