Ondan nefret ettim.

1.8K 151 123
                                    

çok keyifsiz ve acı çeken bir haldeyim burdan reglin taa amk

neyse hoşgeldiniz. tek z ile. ünlem de yok. ÇOK ACIYOR KAHRETSİN

***

"İçecek bir şeyler ister misiniz?" Yoongi arkasını dönüp Hoseok ve bana bakarken camdan dışarıyı izleyen gözlerimi ona çevirerek diğerlerine de göz gezdirdim. Bir saattir falan yoldaydık ve Jimin ön koltukta uyuyakalacak gibiydi. Hoseok Yoongi'yi hareketli bir şeyler açması için zorlamış olsa da Yoongi bunun dikkat çekebileceğini söyleyerek itiraz etmişti ve küçük bir çatışma yaşanmıştı.

Valizleri arabaya koyar koymaz evi kendi anahtarımla kilitlemiş ve son kez etrafa göz gezdirip yeniden arabaya binmiştim. Hoş, kavgadan dolayı valizleri içeride unuttuğumuzu gören ön arabadaki tayfa gülmekten bir haller geçirmişti ya, orası ayrı.

Neyse ki Jungkook benim valizimi Yoongi'ye ters bakışlar ata ata güçlü kollarıyla bagaja taşımış ve arabanın arkasına koyup bana haber vererek yerine geri dönmüştü. Yoongi de Jimin ve Hoseok'un valizlerini taşımıştı tabii.

Tekrar arabaya bindikten sonra kesintisiz bir yolculuk geçirerek uzun süre duraklamamıştık ve şimdi karşılaştığımız benzincide arabaları durduran beyler bize bir ihtiyacımız olup olmadığını sormuştu. Bir süre düşündüm inip inmemek konusunda.  İnip hava alsam fena olmazdı gerçi ama inanın bir benzinci fantezisi daha yaşamak istemiyordum ve açıkçası biraz da ürküyordum yakalanmaktan işte. O yüzden kafamı iki yana doğru sallayarak "Ben arabada bekleyeyim, hem Jimin'i yalnız bırakmamış olurum." dedim ona.

Uyuklayan sarışına baktığında anlamış gibi kafasını salladı ve Hoseok'a başıyla işaret edip dışarı çıktı. Ardından bizim kızıl da çıkarken arabada sessizce oturuverdim öylece. Kafamı sağa çevirip markete doğru ilerleyen ikiliyi izledim. Arkasından giden gri kafalı çocuğu gördüğümde Namjoonların da benzinlikte durduğunu anlamıştım.

Ki bunu fark etmem birden tıklatılan camımla kafamı çevirmemle bir olmuştu. Parmak eklemleri camı döven ve bileklerinde dövmeleri dizili Jungkookla göz göze geldiğimde şaşkınlıkla içeriden ona baktım ve neden geldiğini anlamaya çalıştım.

Kafamı ne olduğunu sorar gibi iki yana sallarken eliyle camı gösterip aşağı doğru indirmemi işaret etti. Parmaklarım kolu bulduğunda çevirerek indirdiğim camla yüzüme vuran temiz havayı ciğerlerimde soludum. "Ne oldu?" diye sorarken parmaklarını bu sefer tamamını indirdiğim camda kapıya yasladı ve yüzüme bakarken "Hiiç." diyiverdi harfleri uzatarak.

Şaşkınca güldüğümde "Neden geldin peki?" dedim ve üzerimde olan gözlerini izledim.

"Belki fikrin değişir diye düşündüm. Hala bizim arbaya geçebilirsin yani. Eğer o şeytan kılıklı herif seni zorla tutuyorsa burada..."

Birden gülmeye başladığımda parmağımı dudaklarıma attım çünkü Jimin uyuyordu ve ses çıkarmamalıydık. Sus çizgime bastırıken "Sessiz ol yoksa sevgilisini uyandırdığın için gerçekten şeytana dönüşür." diye fısıldadım.

Göz devirirken bu dediğime o da güldü. "Ee, gelmeyecek misin?"

Alt dudağımı büküp kararsız kaldığımı göstermek isterken istemsizce bakışlarını dudaklarıma çekiverdim. Bunu fark etmem yutkunmamla eş vakitte gerçekleşti. Bir anda aramızdaki hava değişirken konuyu dağıtmamak adına "Az kalmadı mı zaten?" diye sordum.

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin