Final

851 69 48
                                    


***

(3 yıl sonra)

Adımlarım çalan zilin sesiyle kapıya yönelirken yeni uyandığımdan darmadağın olmuş saçlarımı bir elimle geriye doğru ittiriverdim ayaküstü. Gözlerim hala kendiliğinden kapanıyor, bedenim uykunun etkisinden çıkamıyordu. Erken bir vakit de değildi oysa, geç uyumuştum. Ondandı bu mahmurluk.

Delikten bakma gereği duymadan açtım kapıyı. Kimin geleceğini tahmin edebiliyordum. Sayılıydı zaten buraya gelenler. Ya kapıcıydı, ya da Jiminle Hoseoktu. En kötü ihtimalle Yoongi yönündeydi tahminlerim.

"Günaydın, sana pek aymamış gibi ama." diyerek yanımdan sıyrılıp içeriye yürüyen Hoseok ile iç çekerek aralık kapıyı kapattım. Yanlış çıkmamıştı tahminim. Elinde bir adet gazete, iki de baget ekmek bir de evrak çantası vardı. Saçları özenle taranmış, kıyafetleri ütülenmişti. İşyerinden geliyor olmalıydı.

"Uyumaya devam edecektim." diye yanıtlarken peşinden gittim ve koltuğa oturdum. Ekmekleri mutfağa bıraktı. "Hadi ama Taehyung, daha ne kadar o yataktan çıkmayabilirsin? Arkadaşın aradı, kazılarda eleman eksik kardeşim. Siktir git de işini yap bari." Yayvan yayvan konuştuğu sırada gazeteyi bana uzattı. Elinden alarak birinci sayfa manşetlerine göz gezdirdim. "Hangisi?"

"Wendy. Az daha gitmezsen ismini ve diplomanı tarihten silecekler kardeşim. Zahmet edip şu odandan bir çıksan diyorum?"

"Bu hafta başlayacağım. Yıllık izinde de rahat vermiyorsunuz ki."

"İzin dediğin tatil için alınır, sen full yatmak için istemişsin. Ziyan oldu desene."

Omuz silktim. Birkaç sayfa ilerleyerek yazılarda gözlerimi gezdirdim. Mutfağa bıraktığı baget ekmeğin kokusu burnuma ilişirken "Kahvaltı ettin mi?" diye sordum.

"Biz kış uykusuna yatmadığımız için mağaramızdan çıkıp yedik bir şeyler. Sana da tavsiye ediyoruz."

Ters bakışlarım Hoseok'u bulurken beni sabahın köründe -ki saat öğle vaktini geçse bile benim için gün yeni aymıştı- uyandırıp sırf laf çarpmaya geldiği için sinirliydim. Ne olmuştu bir aydır sipariş verip de evden çıkmadan kendime zaman ayırdıysam? Ve de yatağıma? Bence sıkıntı yoktu. Jimin ve kendisi fazla telaş yapmış, yeniden depresyona girdiğimi falan sanmışlardı. Ama değildim işte, iyiydim ve mutluydum.

En azından aynada kendime böyle söylüyordum.

Çıplak ayaklarımla zemine basıp bir köşeye attığım gazete ile mutfağa doğru yürürken konuşmaya başladım. "Jimin ne halde? Bitti mi düğün hazırlıkları?"

Hoseok ardımdan gelip mutfak masasına yöneldiğinde sorumu yanıtladı. "Bitti sayılır. Yoongi davetli istemedi. Jiminse tüm Busan'ı çağırmaya yemin etmiş. Yaza doğru planlıyorlarmış."

Gülümseyerek kahve makinesine fincanımı koydum. Kulpu çevirirken kavrulmuş çekirdeklerin burnuma dolan kokusuyla "Bildiğimiz Jimin." diye yanıtladım onu.

Kafasıyla onayladı beni. Onun için de bir fincan koyarken arkamı döndüm. Ben makine ile ilgilenirken iç çekerek "Onu boşver de," diye söze girdi Hoseok. Sanki dakikalardır söylemek istediği şey için cesaret bulmuş gibiydi çünkü içeri girdiğinden beri yüzünde bir gerginlik olduğu hissedilse de cümleleriyle bunu kapatmaya çalışıyordu. Pek başarılı olamamıştı tabii. "dün haberleri izledin mi sen?"

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin