Bu kadar iyi hissettirebildiğin için.

1.1K 101 22
                                    

hey?

neden bu kadar hızlı geldim, çünkü taslaklarımda tonla fic var ve çoğu için oldukça heyecanlıyım

hayyydi bölüme geçelim

***

Kapıyı ardımdan kapatarak Jimin'in bulunduğu odadan çıktığımda, gözlerim yeni odağını bulmuş gibi mermer yüzeylerde geziyor ve zihnimin içindeki düşünceler beni meşgul ediyordu.

Öyle ki yanımda bana seslenen Namjoon'un sesini bile zor işitmiş, gözlerimi zeminden ayırmadan öylece yürümeye devam etmiştim. Bunu fark edip de durduğum zaman, Namjoon'un kolumdan tutması ile bire birdi.

"Taehyung?" diye sorar bakışlarla baktı yüzüme, dalıp gittiğimi fark ederek. "Hmm?" diye mırıldanarak aniden yüzüne döndüm ben de olduğum yerde dururken.

"Jiminle diyordum, konuştun mu?"

Söylediklerini algılamayı denerken az önce çıkmış olduğum odaya bakmış, sonrasında biraz düşünerek kafamı sallamıştım. "Evet, konuştuk."

Kapının diğer yanında durduğunu gördüğüm Seokjin'in bedenine dönen gözlerim bana yönelik olan sorusuyla gerçekleşirken başımı ağır ağır ona çevirdim. "Peki ya... Daha iyi misin?"

Dudaklarımı dilim yardımıyla ıslatırken bir elim pantolonumun kumaşı üzerinden tutunacak bir yer arayarak bulunduğu yeri avuçları arasında sıktı. Ne cevap verebilirdim bilmiyordum.

Daha iyi hissediyor muydum?

Evet.

Peki daha az suçlu?

Hayır.

"Biraz." diyerek yanıtladığım sırada bu yine de içini rahatlatmış gibi kafasını sallamış ve teyit etmek amaçlı gözlerini Namjoon'a çevirmişti. Ben odadan çıkar çıkmaz odaya girmiş olan Yoongi dışında, etrafta kimsecikler yoktu. Bay Min'in gelen doktorla -ki oğlu müdahale etmek istese dahi cerrahi malzemelerin eksikliğinden dolayı yine de doktor çağırmak zorundaydı- kendi odasında görüştüğü dışında başka bir bilgim yoktu.

"Pekala." dedi Namjoon sessizliği bozmak adına. "İstersen odana geçip biraz dinlenebilirsin." diyerek ikna edici bir biçimde yüzüme baktı. "Ve, kesinlikle aklın burada kalmasın çünkü biz buradayız." derken bir eliyle Seokjin'i gösterdi. "Dinlen, eğer herhangi bir sıkıntı olursa sana hemen haber vereceğime emin olabilirsin."

Cümleleri manipülatifti ve bunu iyi kavrıyor olmama rağmen inkar etmek için bir sebebim yoktu çünkü haklıydı; dinlenmem lazımdı. Bu olanlar ve üzerime çöken suçluluk duygusu bedenimi allak bullak etmişti ve henüz bunu atlatabilmiş değildim açıkçası.

"Tamam, ben odamda olacağım." diyerek bakışlarım yerde, arkamı dönüp adımlamaya başladım. Bedenim nereye gideceğini biliyor olsa dahi zihnim kördü ve şu an yaptığım herhangi bir şeyi kontrollü olarak gerçekleştirdiğimi söyleyemezdim.

Yine de ellerim kendi odamın kapısını bulduğunda kendimi derin bir okyanustan nefes alma ihtiyacıyla çıkan birisi gibi içeriye atmış, kapıyı kapatır kapatmaz sırtımı yüzeyine yaslayarak soluklanmıştım. Buna gerçekten ihtiyacım vardı.

Bedenimi aşağıya sürüyerek filmlerdeki o klişe sahneyi uygulama niyetinde değildim zira durumum bundan biraz farklıydı. Bu nedenle yatağıma doğru adımlayıp da bir köşeye yavaşça oturduğumda, sırtımı yatak başlığına yaslayarak kafamı biraz geriye atıp duvara dayamış ve yorgun gözlerimi kapatmıştım. Bu şekilde odada sadece hırıltılı nefes seslerim ve vücudumda uyuşan bazı uzuvlarımdan yayılan titreşim hissinin rahatsız edici etkisi hissediliyordu.

‡-C r i m i n a l-‡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin