Gizemli İkizler

Bölüm 4 - Şimdi Ne Olacak?

Savaş: NE?! Barış ne demek katil oldun? Neredesin sen?!

Barış şok geçirdiği için telefonu elinden düşürür.

Savaş: Alo, Barış!

Savaş aceleyle şirketten çıkar. Barış'ın nerede olduğunu telefonundaki konumdan öğrenmişti. Arabaya biner binmez oraya doğru hızlıca gitmeye başlar...

2 saat önce

Barış: Neden Savaş ile Zerya'yı çağırmadın? Çok mu özledin beni?

Zahit: Evime kimi çağırıp çağırmayacağımı sana mı soracağım?

Barış: Şöyle diyeyim o zaman, bizi niye çağırdın? 

Zahit: Hani senin o çok istediğin holding var ya.

Barış: Ne olmuş ona?

Zahit: Artık Savaş'ın.

Barış: Ne saçmalıyorsun sen yine?

Zahit: Yani şirket artık Savaş'ın üstüne.

Zahit, Barış'ın gururunu ayaklar altına alırken, Barış buna daha fazla dayanamıyordu.

Barış: Peki bunu niye bana söyleme gereği duydun?!

Zahit: Tabii ki canını acıtmak için. Ne kadar hayırsız bir evlat olduğunu farketmen için.

Barış hızla ayağa kalkar.

Barış: Ne diyorsun be sen? Ben sana ne yaptım da hayırsız evlat oldum?!

Zahit: Sen sırf beni görmemek için çocuğunu, karını burada bırakıp yıllarca başka ülkede yaşadın!

Barış: Sus, çocuğun yanında.

Zahit: Susmazsam ne yapacaksın? Yine mi gideceksin Berlin'e?

Can: Hayır babam gitmesin başka yere.

Büge: Şşş... Yok öyle bir şey tamam mı dede bize şaka yapıyor sadece.

Barış: Sus dedim! Senin yanında çalışmadım diye, kendi ayaklarımın üzerinde durup, senden tek bir kuruş almadım diye mi sevmiyorsun beni?

Tomris: Barış...

Barış: Ben sana her Allah'ın günü sordum, anne, babam beni niye sevmiyor, ben ona ne yaptım?! 

Barış: Neden yalan söyledin, neden bu kadar vicdansızsın lan sen..?

Zahit: Sana yapmadıklarımın hepsini Savaş'a yaptım, bu yüzden zerre vicdan azabı çekmiyorum.

Zahit'in bu sözü Barış'ı adeta kalbinden bıçaklar. Savaş'ın hiçbir suçu yoktu. Bütün suç tabii ki Zahit'teydi...

Barış bu laflara daha fazla dayanamaz ve evden çıkar gider. Arabaya biner ve tek başına oradan uzaklaşır.

Sinirden arabayı ne kadar hızlı sürdüğünün farkında değildi. Sürekli ışıkları geçiyor, diğer arabaların kornalarını duymuyordu. Sadece istediği tek bir şey vardı. O da Zahit'in yanından uzaklaşmak...

Tenha bir sokağa dönmüştü, yolda kimse yoktu fakat onun umurunda değildi. O karanlık yolu farlar aydınlatmaya yetmemiş ve önünden geçen insanı farketmemişti. Birine çarptığını farkettiğinde gürültülü bir fren sesi geldi.

Barış ne olduğunu kavrayamadan arabadan indi ve arabanın önündeki insanı farketti. Gözlerini kapalı gördüğünde onu uyanması için dürter fakat işe yaramaz. Hemen yanına koştu ve parmaklarıyla nabzını ölçtü. 

Hamile olduğu belli kadının nabzı atmıyordu.

Nabzı atmıyordu.

O heyecanla ne yapacağını bilemezken telefonda rehbere girdi ve çıkan ilk kişiyi, yani Savaş'ı aradı.

Barış: Hadi aç, ne olur aç...

Telefon birkaç kere çaldıktan sonra Savaş nihayet açmıştı.

Savaş: Alo, Barış?

Barış: ...

Savaş: Barış, niye cevap vermiyorsun?

Barış: S-savaş!

Savaş: Senin sesin niye öyle geliyor? Bir şey mi oldu?!

Barış: Ne yapacağım ben?!

Savaş: Barış, ne oldu diyorum? Cevap versene, duymuyor musun!?

Barış: Savaş, ben katil oldum!

Savaş: NE?! Barış ne demek katil oldun? Neredesin sen?!

Barış şok geçirdiği için telefonu elinden düşürür.

Savaş: Barış!

Barış: Ne yaptım ben, ben ne yaptım?!

Barış kadının şişmiş karnına bakar.

Barış: K-kadın hamile...

Barış'ın gözleri dolar ve titreyen ellerine bakar. 

Barış: Ben ne yapacağım? Ömrümü hapiste mi çürüteceğim? 

Barış kendi kendine konuşurken Savaş onun nerede olduğunu bulmuş ve yanına gelmiştir. Hemen arabasından inip Barış'ın yanına koşarken Barış'a sesleniyordu, onu kendine getirmeye çalışıyordu.

Savaş: Barış, Barış! Bana bak.

Barış yavaşça Savaş'a döner.

Barış: Savaş ben onu... Onu öldürdüm!

Ayakta duracak gücü kalmayınca yere yığılır.

Savaş: Barış! Tamam sakin ol. Sakin ol!

Savaş yerde yatan kadına döner ve nabzını kontrol eder.

Savaş: Nabzı atmıyor...

Hemen telefonunu çıkarır ve 112'yi arar...

Barış: Savaş...

Savaş, Barış'a döner.

Barış: Şimdi ne olacak?