Bölüm 37 - Acı Gerçek.

51 5 5
                                    

ismailhacioglu_2008

Ezgi yavaş adımlarla karakola girer. Korkudan elleri titriyordu ve bunu yapıp yapmamak arasında kararsızdı.

Polis: Buyrun?

Ezgi: ...Ş-şey... Ben bir şikayette bulunacaktım.

Polis: Dinliyorum.

Ezgi: Eee... Benim kocam, Yağız... Onun sicili karadır. Beni yakmaya, boğmaya, vurmaya çalıştı. Ayrıca yıllardır polisten saklanıyor.

Polis: Soyadı neydi?

Ezgi: Karataş.

Polis: Yağız Karataş... Evet, gerçekten yemediği halt yok.

Ezgi: Ondan boşanmaya çalışıyorum ama çekişmeli boşanma yıllarca sürecek.

Polis: Eşinizin başka bir suçu var mı?

Ezgi: Ayrıca benim bir yakınımı vurdu, defalarca adam öldürdü.

Polis: Gereğini yapacağız, teşekkürler.

Ezgi karakoldan çıkarken dışarıda onu bekleyen Yağız'ı görür.

Ezgi: Hassiktir. (Yağız'ın yanına gider) N'apıyorsun burada?

Yağız: Seni bekliyorum aşkım. İşin bitti mi?

Ezgi: Ne içtin sen yine? Biz boşanıyoruz farkında mısın?

Yağız: Farkındayım. (Ezgi'nin kolunu tutar) Ne yapmaya çalışıyorsun sen?

Ezgi: Bıraksana kolumu!

Yağız: Şşş, her taraf polis kaynıyor. Yürü.

Ezgi: Bana başka çare bırakmadın.

Ezgi tam bağıracakken Yağız ağzını kapatır.

Yağız: Sıkıyorsa bağır lan. Hadi! Ben sana çok aşığım-

Ezgi: Senin o boktan aşkın batsın! Bende sana çok aşığım lan! Ama sen sevilecek adam değilsin.

Yağız: Nedenmiş?

Ezgi: Neden miymiş? Kaç yıl kendini ölü gösterdin! Beni de bitirdin, kendini de bitirdin!

Yağız: Bitmedik! Sen de bitmedin, ben de bitmedim.

Ezgi: Siktir git!

Onlar kavga ederken fırtına başlamıştı. Gök gürüldüyor, yağmur yağıyor ve rüzgar esiyordu...

Yağız: Gitmeyeceğim! Sen beni sevene kadar bir yere gitmiyorum!

Ezgi: Ben seni zaten seviyorum! Sen benim içimdeki umut kırıntılarını tükettin. Gözümün önünde adam öldüren birine güvenmemeliydim.

Yağız: Kes sesini!

Ezgi: Benimle doğru düzgün konuş. (Kapının önündeki polise bakar)

Yağız: Aklından bile geçirme.

Ezgi: Tek lafımla içeride çürürsün. Hareketlerine dikkat et. (Gider)

Birkaç saat sonra

Ezgi: Polise şikayet etmekle tehdit ettim, bir şey yapacağını sanmıyorum.

Savaş: Nah yapmaz. O sana neler yaptı biliyorsun, değil mi?

Ezgi: Yapmaz... (Sendeler)

Savaş: Saatlerdir yorulmadın mı içmekten?

Ezgi: Yorulmadım, neden sordun?

Savaş: Ben izlemekten yoruldum çünkü. (Ezgi'nin bardağından içer) Zehir gibi zaten, nasıl içiyorsun sen bunu? (Telefonu çalar) Efendim hayatım?

Zerya: Savaş, nerede kaldın? Çocuklar merak etti.

Savaş: Ezgi'nin yanındayım, geliyorum birazdan.

Zerya: Tamam aşkım. (Kapatır)

Ezgi: Sen git daha geç olmadan.

Savaş: Seni bu halde nasıl bırakacağım?

Ezgi: Bir şey yok halimde. Git sen...

...

Zerya: (Gülümser) Hoş geldin. (Sarılır)

Savaş: (Güler) Çok mu özledin beni?

Zerya: Evet... İçtin mi sen?

Savaş: (Gülümser) Belki, biraz...

Kumsal: Baba!

Savaş: Kızım! (Sarılırlar) Sen neden yatmadın bu saate kadar?

Kumsal: Seni bekledim.

Ertesi gün

Can: Anne, babam nerede?

Büge: Yukarıda, uyuyor tatlım.

Can: Neden bu kadar uzun süre uyuyor?

Büge: Baban biraz hasta olduğu için dinlenmeye ihtiyacı var.

Can: ...

Büge: Can... Kim yaptı bunu, hadi söyle.

Can: Söyleyemem, korkuyorum...

Büge: Korkman gerek yok. Biz yanındayız, kimseye söylemem, aramızda kalacak.

Can: ...Dedem... O yaptı... (Ağlayarak)

Büge: Biliyordum!

Can: B-boğdu onu...

Gizemli İkizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin