Ertesi gün
Ezgi: (Kapı çalar) Kim bu saatte ya? (Açar)
Savaş: Günaydın.
Ezgi: Günaydın!
Savaş: Ne o, ayılamadın mı daha?
Ezgi: Saat sabahın sekizi Savaş. Ayrıca içmedim ki ayılayım? Sadece dün gece uyumadım.
Savaş: Ne?
Ezgi: Ne ne?
Savaş: Gerçek mi duyduklarım?
Ezgi: Neden bu kadar şaşırdın?
Savaş: Seni böyle sabahın köründe dimdik görünce...
Ezgi: Dimdik de değil. Ayağım hâlâ iyileşmedi.
Savaş: E gidelim baktıralım diyorum istemiyorsun.
Ezgi: Gerek yok çünkü.
Savaş: Sen bilirsin.
Ezgi: (Telefon çalar) Naz arıyor.
Savaş: Aç!
Ezgi: Off sabah sabah... (Açar) Alo?
Naz: Evime sen mi girdin?!
Ezgi: O nereden çıktı?
Naz: Evde eşyalarımın yerlerini değiştiren kişi senden başka kim olabilir?
Ezgi: Ne alakası var? Hırlısı var hırsızı var gelip benden mi biliyorsun?
Savaş: Ne diyor?
Ezgi: Şşş...
Naz: Annemin ölüm belgesinin komodinin üstünde ne işi var?..
Ezgi: Yalan söyleyip söylemediğinden emin olmam lazımdı. (Kapatır)
Savaş: Anladı değil mi eve girdiğini? Ne yaptın sen, ya polis çağırırsa?!
Ezgi: Sakin ol, çağırırsa çağırsın. Gerçekleri bilmeye benim de hakkım var. Ben Fukara'nın yanına gidiyorum.
Savaş: Hiçbir yere gitmiyorsun.
Ezgi: Pardon?
Savaş: Sana ayda bir demiştim.
Ezgi: İçeceğimi kim söyledi?
Savaş: Tecrübe diyelim.
Ezgi: İyi, ara Fukara'yı.
Savaş: Tamam, arayayım.
...
Fukara: Efendim?
Savaş: Fukara, neredesin?
Fukara: Her zamanki yer, ne oldu ki?
Savaş: (Güler) Ezgi seni merak etmişte, nerede, nasıl, kimlerle diye sordu.
Ezgi: Ne?!
Savaş: (Gülerek) Bir arayıp yoklasana dedi.
Ezgi: Ya siktir git! (Telefonu alır) Alo, aşkım inanma sen buna!
Fukara: Yalnızım hayatım, gel bekliyorum. (Gülerek)
Ezgi: Bana içki vermeyecekmişsin. Şimdi Savaş'ın yanında söyleyeyim de, inanmıyor sonra.
Fukara: Tamam, o iş bende. Sen merak etme Savaş.
Ezgi: Duydun mu?
Savaş: Sağol Fukara. (Telefonu kapatır) Sakın geç kalma. Ben eve gidiyorum.
Ezgi: Tamam.
Yarım saat sonra
Ezgi arabasından inip Fukara'nın yanına gidecekken Naz'ın orada olduğunu farkeder ve duvarın arkasına saklanır.
Ezgi: Senin ne işin var burada?..
Birkaç dakika onları izler ve Naz'ın Fukara'yı öptüğünü görür...
Ezgi şokunu şiddetli yağmurun altında sırılsıklam bir şekilde yaşıyordu. Öfke ve üzüntüsüyle arabaya tekrar binip Savaş'ı arar.Savaş: Alo?
Ezgi: Ben kimseye güvenemeyecek miyim Savaş?!
Savaş: Ne?
Ezgi: Benim bir hayatım olmayacak mı? Ben hep yalnız mı kalacağım?! (Direksiyona vurmaya başlar)
Savaş: Ezgi, sakin ol! Arabada mısın?
Ezgi: Evet. (Ağlayarak)
Savaş: Tamam. Frene bas, sağa çek. Derin derin nefes al. Kriz geçireceksin!
Ezgi: Kime sırtımı dayasam terk edip gidiyor... Ben mutlu olamayacak mıyım?!
Savaş telefondan gelen korna seslerini duyar.
Savaş: Ezgi, ne yapıyorsun, çok hızlı gidiyorsun!
Ezgi: Ben bebeklerimi kaybettim, ağlayamadım! Çok yalnız kaldım, sesim çıkmadı!
Savaş: Ezgi, neredesin?!
Ezgi: Bilmiyorum! Ben kayboldum; zihnimin içinde kayboldum, kalbimin içinde kayboldum! Ben kendimi bulamıyorum! (Nefes nefese kalır)
Savaş: İlacın yanında mı?!
Ezgi: Bilmiyorum...
Savaş: Bak!
Ezgi: (Etrafı aramaya başlar) Yok...
Ezgi ters yönden araba geldiğini görür.
Ezgi: Savaş... Geliyor...
Savaş: Ne geliyor?!
Ezgi: Üstüme... Araba geliyor...
Savaş aniden çarpışma sesi duyar.
Savaş: Ezgi!
Zerya: (Gelir) Aşkım, ne oluyor?
Kumsal: Baba!
Savaş: Hayatım, önemli bir şey yok. Benim bir yere gitmem lazım, anlatacağım her şeyi.
Savaş Ezgi'nin konumundan onun yerini bulur ve gider. Arabadan iner ve donakalır. Ambulansı ve Ezgi'yi görmüştü.
Savaş: Ezgi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli İkizler
Ficción GeneralSavaş: Barış, başka ihtimal yok. Barış: Aslında... Bir ihtimal daha var.