Bölüm 18 - Barış Uyandı!

81 6 6
                                    

yesariailesi_5683

Savaş: Nasıl yani? (Gözleri dolar) Ben mi..?

Zerya: Evet.

Savaş: Ama... Ne bileyim? Ben onun elini tuttum diye, komadan mı çıkacak?

Zerya: Savaş, bende doktorum biliyorsun. (Elini tutar) Bana güven.

Barış'ın Rüyası

Barış, siyahlar içinde ve kapkara gökyüzünün altındadır. Barış nerede olduğunu anlamaya çalışırken karşısında duran Savaş'ı görür. İkisinin arasında upuzun bir köprü vardır.

Barış: Savaş?

Savaş: Senin hayatın bu işte, Barış. Kapkaranlık, göremiyorsun...

Barış: Neyi? Neyi göremiyorum?

Savaş: Söyleyemem. Ara, bul.

Barış yavaşça, köprüden Savaş'a doğru yürümeye başlar fakat yol kısalmıyordu.

Barış: Neden yanına gelemiyorum?

Savaş: Bilmem. Belki sen beni ya da ben seni istemiyorumdur.

Barış: Savaş, bırak bilmece gibi konuşmayı! Biz neredeyiz şuan? Neden bu kadar uzağız birbirimize?

Savaş: Senin yüzünden. Bizi bu hâle sen getirdin.

Barış: B-ben ne yaptım?

Savaş: Beni, bizi bırakıp yurtdışına giden sendin Barış. Şimdi ben gittim. Senin yaptığını yapıyorum işte. Neden, beni bıraktın, diye soruyorsun ki? Bunu bize ilk sen yaptın.

Barış: Gitmem gerekiyordu... Gitmem lazımdı ben daha fazla orada kalamazdım. Orada nefes alamıyordum. Zahit'in bana ettiği muamele-

Savaş: Babamı karıştırma. Bende mektubumda yazmıştım. Nefes alamıyorum, buradan gitmem lazım... Ben istemedikçe sen ne kadar koşsan da bana asla yaklaşamayacaksın.

...

Hemşire: Hâlâ nabız yok hocam!

Doktor: Elektroşoku hazırlayın çabuk!

Savaş: Savaş, beni bırakma n'olur! (Ağlayarak) Gitme lütfen! Sende bırakma beni!

Doktor: Bir iki üç!

Rüya

Barış: Savaş, sen beni hiç mi sevmedin? Neden böyle konuşuyorsun? (Gözleri dolar)

Savaş: Asıl sen beni sevmedin. Hiç sordun mu Büge'ye, Zerya'ya? Sen gittikten sonra eve hiç geldim mi? Senin yüzünden, sana üzüntümden her gün barlarda sabahladım ben. Ağlamadığım tek günüm olmadı. Hiç mi özlemedin beni? Ben onsuz yaşayamam, demedin mi? Ben çok dedim, ondan soruyorum.

Savaş çok boş ve ruhsuz bakıyordu.

Barış: Savaş, yapma böyle, n'olur...

Savaş: Bana söz vereceksin.

Barış: Ne sözü?

Savaş: Ya bizi bir daha bırakmayacaksın. Ya da...

Savaş geriye adım atar. Arkası uçurumdu.

Barış: Dur! Dur, hayır! Yemin ederim bırakmayacağım!

Savaş: Sana nasıl güveneceğim?

...

Doktor: Hastayı kaybediyoruz!

Savaş: Hayır, hayır! Savaş gitme! (Ağlayarak)

Büge: Savaş! (Ağlayarak)

Rüya

Savaş: Sana son bir şans. Yoksa geriye tek bir adım daha atmak için bu kadar beklemem.

Barış: Tamam, sözüm söz.

Savaş: (Kollarını açar) Hadi, gel.

...

Doktor: Hastayı kaybettik...

Savaş: HAYIR! HAYIR O BENİ BIRAKMAZ LÜTFEN! BIRAKAMAZ O BENİ!

Zerya yoğun bakıma dalar.

Doktor: Hanımefendi, buraya girmeniz yasak.

Zerya: Bende doktorum, lütfen izin verin!

Zerya tüm gücüyle Barış'ın tam kalbine yumruk atar. O anda sessizlik olur.

Rüya

Barış köprüden koşarak geçer ve Savaş'a sarılır. Artık onun yanındadır. Hiçbir güç onları ayırmaya yetmeyecektir...

Rüya bitti

Barış'ın nabzı tekrar atmaya başlamıştı. Ancak herkesi şaşırtan o değil, Barış'ın gözlerini açmasıydı...

Gizemli İkizlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin